Gecikmiş Bir Bayram Tebriği

Gecikmiş Bir Bayram Tebriği

30 Ekim 1914’ün ilk saatleri

Kurban bayramına saatler kala Goben ve Breslau, namı diğer Yavuz ve Midilli, Osmanlı’nın ipini çekecekti Sivastopol önlerinde. Bir imparatorluğun ardından kalan gölgesi, girdiği savaşta artık peşinden milyonlarca canı sürükleyerek toprağa gömülecekti.

27 Eylül 1982

16 Eylül sabahı, sonraları İsrail başbakanı olacak olan dönemin savunma bakanı Şaron’un tankları “Uluslararası koruma altına alınmış bölge” olan Beyrut’a namlularını çevirmiş yürüyordu. Birkaç gün içinde Filistinli sığınmacıların ve Lübnanlı fakirlerin bulunduğu Sabra ve Şatila kampları Lübnanlı Hristiyan milislerce basılmış, üç binden fazla sığınmacı katledilmişti. Şaron’un askerleri katliamı engellemek bir yana, kampın kapılarını tutmuştu.

Kampa giren ilk gazetecilerden biri olan Kyuichi Hirokava şöyle demişti: “Kampın içinde asılmış temiz çamaşırlar vardı. Gökyüzü maviydi ve güçlü bir rüzgar esiyordu. birkaç adım yürüdüm, sokaklara yayılmış cesetlerden sonra başka cesetler de gördüm. Ağlamaya başladım.”

Anlayacağınız, Beyrut’a Kurban erken gelmişti o sene…

11 Haziran 1992

Yugoslavya’nın Hristiyan ve Müslüman evlatları Avrupa’nın gözleri önünde üç yıl boyunca birbirlerini kurban edecek, kurban diyetlerini kendi kanlarıyla ödeyeceklerdi.

30 Aralık 2006

Amerika’nın yaramaz çocuğu Saddam, 2006’nın kurban arifesinde idam sehpasındaydı. Ardında emperyalizme gümüş tepside sunduğu yüz binlerce kurban bırakan Saddam Hüseyin’den -öncesi de tartışılır ama- sonra Irak bir daha hiç bayram yüzü göremedi.

Irak’tan evvel Afganistan… Afganistan ne zaman bayram yüzü gördü ki? Önce Sovyetler, sonra kökü-başı nereye bağlı olduğu belli olmayan dini-etnik örgütler, en sonunda ise demokrasi nam ve hesabına ABD… Libya iki yıldır alev alev. Peki ya Mısır? Mısır’a kurban, bayramıyla mı geldi bu sene? Ya Suriye?

Doğu Türkistan’da yetmiş yıldır her gün kurban; ama bir tek bayramı yok…

Velhasılıkelam, kurban anlayan için sadece bir bayram değil; bir matemdir de. Bu matemin ise coğrafyası olmaz; dini, dili, ırkı, zamanı hiç olmaz.

Bundan sonraki kurban bayramlarında kimi/neyi – kime/neye kurban ettiğimizi idrak etmemiz dileğiyle, geçmiş kurban bayramınız mübarek olsun(!)…

Rasim Can Çakır

israilturkiye