Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemi ihalesinde Çin’den 100 km.menzilli füzesavar sistemini tercih etmesi,ABD ve NATO’nun kaygılanmasına yol açtı.
Çin sisteminin NATO’ya entegrasyonunun yüksek maliyeti, seçilen şirketin ABD’nin yaptırımlar listesinde yer alması, Çin sistemine yerleştirilmiş teknolojik virüslerle teknolojik casusluk yapılması olasılığı endişe oluşturdu.
AKP hükümeti tepkilere karşı tercihin en ucuz teklif ve Türk Savunma Sanayii şirketlerine verilecek payın en büyük olması gerekçesini ileri sürüyor.
*
Gazeteci Utku Çakırözer’in bildirdiğine göre ABD ve NATO’nun kaygısı,”Türkiye normal koşullarda bu ihaleyi Çin’e mümkün değil vermezdi. Ancak ihalenin yanında çok daha önemli, stratejik bir başka söz alarak bu tercihi yapmış olabilirler. Çin’den alınabilecek stratejik kazanım ne olabilir? Çok büyük olasılıkla hava savunma projesinin yanı sıra ‘çok gizli’ olarak Türkiye’ye Uzun Menzilli Balistik Füze teknolojisi transfer etme sözü vermiş olabilirler. Türkiye’nin geçmişte zaman zaman bu tür teknolojilerin peşine düştüğünü biliyoruz. Böyle bir arayışa Çin’den olumlu yanıt alınca tercihlerini buna göre şekillendirmiş olabilirler” endişesinden kaynaklanıyor.
*
Peki ama,Türkiye’nin ABD,Rusya,Çin,İsrail,İran,Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore’den sonra Uzun Menzilli Balistik Füze’lere ya da menzili 1000 ile 3000 km. menzile sahip nükleer başlık takılabilen füzelere talebi, ne anlama geliyor?
*
Şu dünyaya bakınız; Çin,modernizasyona tabi tuttuğu sosyalizmini küresel güç yapmak hedefinde askeri gücünü arttırma çabasındadır.
ABD’nin 2013 yılı hedefi savunma bütçesini 100 milyar doların üzerine çeken Çin’i frenlenmek, geleceğini şekillendirmek üzere bölgede rolünü genişletmeye ve kalıcı olmaya dayanıyor.
O yüzden iki ülke üçüncü ülkelerle işbirlikleri geliştiriyor, askeri ağırlık ve etkinliklerini arttırıyor.
*
Ya da Rusya, yaşam standartlarının oluşturulmasında ekonomisi ve geleceğini, lider ve Avrasya’nın çekim merkezi olma yeteneğine bağlamıştır.
NATO’nun füze savunma sistemleriyle sınırları dibine yaklaşmasını ulusal güvenliğine tehdit kabul ediyor.
Ne ABD/NATO -ne de, Rusya füze savunma sistemiyle aralarında başlayan anlaşmazlığı çözemeyince, Rusya uzak çevreyi kapsar yeni askeri doktrininde ilerliyor.
*
Ya da NATO ülkeleri mali kriz,yetersiz rekabet, beraberinde tasarruf önlemleri nedeniyle ulusal savunma yatırımlarını azaltırken,ittifakın caydırma kapasitesini de risk etmişlerdir.
O yüzden NATO, Avrupa’nın korunmasında amacı, çatışma ile düşmanın gücünden sakınmak -fakat, düşmanın hızlı ve saldırgan biçimde zayıflıklarını ortaya çıkararak en fazla zarar verecek yerinden vurmak,fiziki ve moral olarak etkisizleştirmek ve yıkmak olan,”Akıllı Savunma Sistemi”ni geliştirmiştir.
Sistem yüksek teknolojili hava,sualtı,kara,uzay ve bilgi savunma sistemlerine dayanıyor,alt sistemlerinin çokluğu ve karmaşıklığı nedeniyle bakımı-işletilmesinde rafine personel gerekiyor.
En önemlisi çok pahalıdır ve NATO üyeleri savunma bütçelerinde kaynaklarını birleştiriyor,ulusal değil uluslararası çaptaki projeyi ortaklaşıyor.
*
Mesela, birbirlerine saldırmamayı ilke olarak kabul etmiş AB üyesi ülkeler, NATO imkanlarını kullanmak kaydıyla savunma gereksinimleri için Türkiye’yi almadıkları Avrupa Ordusunun ihtiyacı olan,
Hidrojen Yakıt Hücresi teknolojili, 50 gün boyunca su yüzüne çıkmaya ihtiyaç duymayan -bu suretle,havadan bağımsız tahrik sistemli, okyanus-derin su tipinde, 20 bin kilometre yol alan U 214 Denizaltısından 4 adedini Yunanistan’a, 6 adedini Türkiye’ye satın aldırıyor.
Ya atış menzili? Satıhta 15 km/saat seyir esnasında 14 bin 800 kilometredir -ki,Marmaris-Aksaz üssünden bir vuruşta Çin ya da Kuzey Kore vuralabiliyor.
Bu noktada bir çelişki: Türkiye,Türk-Yunan Deniz Kuvvetleri dengesinin sağlanması için 12 adet Milgem sınıfı Korvet de üretiyor…
*
Ya da Türkiye, ABD Savunma Bakanlığı’nın 396 milyar dolarlık dev bütçeli Müşterek Taarruz Uçağı-F 35 projesine de katılan 9 ülkeden biridir.
F35, savaş uçaklarının sahip olduğu fonksiyonların tamamına sahiptir, geçmişteki avcı uçaklarından 4 kat daha fazla havadan havaya mücadele,8 kat daha etkili karaya saldırı özelliğinin yanı sıra keşif, taktik ve savunma gibi çok amaçlı kullanılmak için geliştiriliyor.
*
Bu ve benzeri satınalmalar, AKP hükümetinin askeri caydırıcılıkla ilgili ABD’nin tek başına egemen olduğu dünya statüsüne bağlılığını yansıtıyor.
Türkiye bölgesinde nükleer silahlanmamaya ve ABD-Rusya arasındaki silah kısıtlama anlaşmalarına destek verirken, bölgesindeki füze ve Kitle İmha Silahları tehditleriyle başa çıkmak için silahlı kuvvetlerini modernize etmeyi öngören politikasında temelde konvansiyonel kapasiteyi geliştirmeyi hedefliyor.
Ama Türkiye, NATO’ya ve ittifakın nükleer silah politikalarına olan bağlılıkla,nükleer silahları ve füze savunma sistemlerini de kapsayan geniş bir kapasiteye sahip olmaya yönelirken de caydırıcılık çabasını güdüyor…
Bu satınalımlarda tasarımın satın alınmasına,bunun dışındaki herşeyin Türk Savunma Sanayii firmalarında imal edilmesine önem veriliyor.
*
Ne ki,dünyanın statüsü ABD Ulusal Güvenlik Stratejisinin dört bileşeni Güvenlik, Refah, Değerler ve Uluslararası Düzen çerçevesinde tek küresel sistemin çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı ülkelerin genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil, kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri yeni bir dünyaya doğru dönüşüyor.
*
Üstelik,İnsanlık nükleer devrimle birlikte konvansiyonel ordular tarafından saldırıya uğrama ve işgal edilme korkusundan sıyrıldığı,militarizmin önemli ölçüde dünyadan yok olduğu, sanayi devletlerinde tarihsel mitler yaratma geleneğinin zayıfladığı, demokrasi ve onunla birlikte demokratik barışın yayıldığı, savaşların yok olmaya yüz tuttuğu bir aşamadadır.
*
Rağmen ABD,Çin,Rusya ve NATO’dan sonra-şimdilerde, “La şarkıyye la garbiyye illa İslamiyye illa İslamiyye” ana fikrindeki İslamcılık kültürü, Türkiye’yi Avrasya’nın İslamcı bir parçası olarak algılamakta,İslamiyet’in sadece bir din değil topyekün bir hayat tarzı olduğu fikrinden İnsan Hakları adına yeni dünyadan İslam Birliği’ni talep ediyor.
İşte, eller “Rabia” işareti yaparken, “Dünya 5’ten büyüktür”deniyor.
*
Türkiye’den silahlanma İslam Birliğine yazıyor -üstelik; yandaşlar silah teknolojisinin ilişkili olduğu ana bilim dallarında ve yakıt,metal,optik,kimya,elektrik, elektronik, bilgi ve iletişim gibi teknolojilerde kopya bilgiyle gelişiyor.
Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Osman Yıldırım, “Temel hedefimiz, 2023’te ülkemizin imkanlarını kullanarak, üreteceğimiz uzay gemisi ile uzaya gitmektir” diyor!
8.10.2013