“Yeni bir düşünce suçu icat ediyorlar…”

NECDET BULUZ

 

Hani en büyük endişemiz” Polis devletine doğru mu gidiyoruz?” var ya, şimdi yeni düzenleme ile AKP Hükümeti’nin bu niyette olduğunu görüyoruz. Polise, eylem yapma ve olay çıkarma olasılığı bulunduğu gerekçesi ile şüphelileri izleme ve 12-24 saatliğine gözaltına alma hakkı verecek düzenleme yapılıyor.

Böyle bir düzenleme öncelikle demokrasiye ve insan haklarına aykırıdır. “Polis devleti “imajını güçlendirir. İleri demokrasilerde böyle bir uygulamanın olduğunu sanmıyoruz. Türkiye’yi Ortaçağ karanlığına ve kargaşa ortamına götüreceğine inandığımız böyle bir uygulama aynı zamanda yeni bir düşünce suçu anlamına da gelir.

                                               NEREDE DEMOKRASİ SAVUNUCULARI?

                                                  Siz, bir insanın niyetini nasıl anlayacaksınız? Böyle bir davranış içinde olmak, düşünce suçu sayılmaz mı? Kaldı ki, hukuk siteminde böyle bir uygulamaya da yer yoktur. Bir kişi suçlu, ya da suçsuz ise buna karar verecek merciler vardır. Burada, polisi hakim, savcı yerine koyarak niyete göz altı fırsatını tanırsanız, gelecekteki kargaşa ve toplumsal barışın dağılmasından da sorumlu olursunuz. Bunun tutarlı ve savunulacak bir yanının olmadığını görüyoruz.

İşin ilginç yönü, bizde ileri demokrasileri savunan, ir hukukun üstünlüğe gölge düşürmek istemeyen çevrelerin ve yandaş medyanın böyle bir uygulamanın karşısında suskun kalmalarıdır. “Polis Devleti”ne doğru hızla gidilmesini neredeyse alkışlamadıkları kalıyor. Böyle demokrasi ve hukuk savunuculuğu olur mu? Kimseden ses çıkmıyor. Doğruları söylemek ve savunmak demokrasinin bir gereğidir.

                                                Eğer biz gerçek anlamda bir hukuk devleti isek, hukuk devlerinde böyle bir uygulama yapılamaz. Savcının izni ve talimatı olmadan polisin vatandaşı herhangi bir şekilde hürriyetinden alıkoyma hukuk devleti ile zaten bağdaşamaz. 1961 Anayasası’ndan önce mülki idare amirlerinin gözaltına alma yetkileri bulunuyordu. Bunun yanlışlığı görüldü ve kaldırıldı. Çünkü bu uygulama hukuk devleti ile bağdaşmıyordu.

KAMUYUNUN TEPKİSİ ARTAR

                                                   Hiç şüphe etmeyin, böyle bir uygulama polis ile insanlarımızı karşı karşıya getirecektir. Toplumun tepkisi daha da artacaktır. Göz bebeğimiz olarak gördüğümüz güvenlik güçlerimize olan güven azalacaktır. İçeride olduğu kadar, dışarıda da böyle bir uygulamaya tepkiler artacak, Türkiye’nin imajı daha da lekelenecektir.

AKP’nin ortaya koyduğu bu düzenlemeye muhalefet partileri şimdiden tepkilerini ortaya koymaya başladı. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “İnsanlığa yapılabilecek en ağır saldırılardan biri, ortaçağ karanlığı” diyor. “Bu adım, iktidarın gerçek yüzünü de ortaya koymaktadır. Engizisyon mahkemelerinin uygulamalarından da geri bir adım. Faşizmin ötesinde bir düzenleme çabası” diye ekliyor.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, çok daha sert eleştirilerde bulunuyor. Yalçın, AKP Hükümeti’nin uygulamalarla muhalefeti yok etmek istediğini, bugünkü hükümetin giderek daha da diktatörleştiğine dikkat çekiyor, “ Yeni bir düşünce suçu icat ediyorlar” diyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın konu ile ilgili görüşleriniz sizlerle paylaşalım:

“ÜLKEYİ KAOSA GÖTÜRÜRLER”

“ Bu polis devletinin özelliğidir. İktidar, hükümdarlığını muhafaza etme adına seçim sistemi ile rahat rahat oynuyor. Muhalif partileri yok etme çabasına girebiliyor.  Kendisine karşı tepkileri önleme adına, niyeti suç sayan yeni bir düşünce suçu icat ediyor. Bunlar, ülkeyi                                  kaosa götürecek girişimlerdir. Bunu deneyen iktidarların sonu hüsrandır. Nefret sucu da aynı mantalitede. Nefret suç olursa, sevgi de suç olur. Bunu niye yapıyorlar? Birinci düşünceleri, PKK’ya veya İmralı’daki caniye nefret duymamızı engelleyecekler. Onları sevimli hale getirmeye çalışacaklar. 11 yıl sonunda kendi iktidarlarına karşı yükselen nefreti suç sayacaklar. Hangi demokratik ülkede bu tür şeyler var? Bunlar diktatoryal nitelikteki iktidarların temel özellikleridir. Kurduğu oligarşiyi bu şekilde muhafaza etmeye çalışıyor.”

Gezi olaylarında gördük ve yaşadık. Birçok gösterici suçsuz yere gözaltına alındı, tutuklandı, çoğu sonradan serbest bırakıldı. Bunlar bile toplumsal huzurun bozulmasına neden olmadı mı? Bugün bile Gezi ve sonrası tartışılıyor. Öyle görünüyor ki, hükümet olanlar yeni gezi olaylarına karşı hazırlık yapıyor. Toplu ve gereksiz gözaltılar olursa bu toplumda daha da rahatsızlıkları artırmayacak mı? Konuya biraz da bu açıdan bakmakta yarar görüyoruz.

e.mail: [email protected]

 

 

İlhan Cihaner