Adını vermeyen ABD’li bir yetkili, adını vermeyen Batılı bir kaynak girişleri ile verilen haberler, haber midir?
Yoksa bir talimatın iletilmesi midir?
Haberi bir amacın emrine vermek, yani haberi bir ideolojinin, bir maksadın çerçevesinde duyurmak…
Konumuz; Gene Çin’den teknolojisi ile birlikte, yani üretim amaçlı satın alınacak füzeler.
Önce, şuna açıklık getirmek gerekir.
AKP’ye muhalefet yapıyor görüntüsü altında, Batı’nın çıkarlarına hizmet etmek.
AKP’ye muhalefet yapıyormuş gibi yapmak, NATO’yu savunmak.
AKP’ye muhalefet yapıyormuş gibi yapıp, AKP’ye hizmet etmek.
Yani soldaymış, sol yanlısı gibi görünerek, Amerikancılık yapmak.
Bugün(7.10.2013) Cumhuriyet Gazetesi, Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer, Batılı bir kaynaktan alınan haberi aktarıyor.
Batılı bir kaynak, Batılı bir diplomat sıfatlarını, siz, CIA’nın bir yetkilisi, ya da Amerikan devletinin bir yetkilisi diye okuyabilirsiniz.
Kaynak verilmeden habermiş gibi verilen haberler, kişinin kendi yorumları da olabilir.
Kişi hitap ettiği kitle nedeniyle, açıktan, NATO’yu savunma cesaretini gösteremiyorsa, gizli bir kaynaktan habermiş gibi verebilir.
Burada kaynağı saklı tutmak, haber akışının sürekliliğini sağlamaktan ziyade, bir ideolojinin şırıngası görevini görür.
Böyle durumlarda kaynak, gazetecilik namusu adına verilmez.
Gazeteci kaynağı kurtarmış ama ülkeyi kurtarmamış olur.
Çakırözer’in anlattığına göre; Batılı diploat diyor ki; “Normal koşullarda,(füze) Çin’den alınmaz.”
Batılı kaynak diyormuş ki; “çok büyük olasılıkla, hava sistemlerinin yanında, çok gizli olarak orta menzilli balistik füze teknolojisini transfer etme sözünü verdi.”
Utku Çakırözer’in Batılı diplomata sorması gerek soru şuydu; Batı bu teknolojileri Türkiye’ye neden vermiyor?
Neden eski teknolojileri bile vermiyor?
Neden çok yüksek fiyatlarla harcıalem silahları satıyor ?
Bu durumda, Türkiye kendi savunmasını yeterince güvenemediği kaynaklara teslim etmesi doğru mu? Diye sormaz.
Batının hak ve çıkarlarını, Batının değerleri adına yapılmaz.
Batıyı savunarak, AKP’den kurtuluş yoktur.
AKP’ye muhalefet ediyorum diye, Batının terör örgütü NATO’yu savunmak, aslında AKP’yi savunmaktır.
“Ben daha iyi Amerikancıyım” demektir.
Çakırözer’in şunu anlaması gerekir; füze teknolojisi AKP’ye değil, Türkiye’ye, Orduya gereklidir.
30 yaşındaki uçaklar, 40 yaşındaki tanlarla güvenlik sağlanmaz.
Güvelik ihtiyacını dayatan etrafımızdaki jeostratejik konumumuzdur.
Zaten gerçek düşmanın da NATO, yani haçlının ordusu olduğu aşıklardır.
Seni silahsız ve savunmasız bırakmaya çalışan da Batı’dır.
Batı ile 200 yıllık savaşımız da budur.
Toprak bütünlüğümüze, bağımsızlığımıza yan bakmayan ülkelerle işbirliği kendisini dayatmaktadır.
Çin’den teknoloji alma işi, AKP’nin buluşu değildir. Hayatın dayatmasıdır. Güvenliğin dayatmasıdır.
Güvenlik ihtiyacı ekmek ihtiyacından önce gelir.