Dış politikadaki çöküntü ve Suriye gerçeği…

NECDET BULUZ

 

Bizim, iddiamız şuydu:

Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu ikilisinin izlediği dış politika çökmüştür. Suriye batağına boğazına kadar batan Türkiye, Mısır’daki askeri darbeci rejime karşı tavırları ve Müslüman Kardeşler’e olan desteği nedeni ile de dış dünya ile ters düşerek iyice yalnızlaşmıştır. Dış politika ard arda yapılan bu yanlışların faturasını bugün katlayarak ödemekteyiz.

Şimdi dikkat ediniz:

                                                       Daha önce Suriye Devlet Başkanı Esad’ı ağzından düşürmeyen, “Birkaç ay ömrü kaldı” diyen Erdoğan da, Davutoğlu da artık Suriye’yi ve Esad’ı unutmuş durumdalar. Yine aynı şekilde Mısır’daki askeri darbeyi gerçekleştiren Mursi’yi dilinden düşürmeyen, adeta intikam duyguları ile saldıran Müslüman Kardeşler’i öven, Mısır’ı anlatırken gözyaşları dökenler neredeyse Mısır’ı da unutmuş durumdalar. Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in bir “terörist İslami grup” olduğu gerekçesi ile tasfiye edilmesine bile artık ses çıkarılmıyor.

                                                  GAZZE GEZİSİ NE OLDU?

                                                  Bir konuyu daha anımsatalım:

                                                     Başbakan Erdoğan’ın Gazze gezisi vardı. Erdoğan, Temmuz, ya da Ağustos ayında mutlaka Gazze ziyaretini gerçekleştireceğini söylemişti. Hatta konuyu daha da üst sıralara taşımış “Buna kimse engel olamaz” diye de meydan okumuştu. Sahi, Gazze gezisi ne oldu? Bu konuda da artık kimse konuşmuyor.

                                                   Daha önce konu ile ilgili yazdığımız yazılarda “Dış politika öngörü ve geleceği iyi okuyabilme sanatıdır” demiştik. Dış politika incelik ister, ustalık ister. Ağzınızdan çıkacak her kelimeye, virgülüne, noktasına kadar dikkat edeceksiniz. Uyguladığınız politikalarda alternatifler üreteceksiniz. Gerektiğinde yanlıştan dönmesini de bileceksiniz. Eğer bugün Türkiye uyguladığı politikalarda yanlışlar yapmasa, bu kadar yalnız kalabilir miydi? En önemli v büyük müttefikimiz Amerika ile bile ters düşerek bu yalnızlığımızı daha da güçlendirmedik mi?

ESAD DAHA DA GÜÇLENİYOR

Bakınız, Suriye’deki gelişmeler, Esad’ı güçlendirmeye başladı. Bir yandan kimyasalların imha edilmesi çalışmaları, diğer yandan Esad yönetiminin Özgür Suriye Ordusu Temsilcileri ile haftalar önce gizlice görüşerek “Suriye içinde diyalogun sürdürülmesi, bunun için Esad yönetiminin ÖSO temsilcilerinin güvenliğini garanti etmesi, etnik ve mezhep çatışmalarının durdurulması ve Suriye’de hukuk devletinin hakim kılınması konularında” uzlaşmaya varıldığı söyleniyor. Hatta Halep’te ÖSO kontrolündeki bölgelerde kamu memurlarının işlerine döndüğü, okulların açıldığı, hayatın normale döndüğü de vurgulanıyor.

                                                     Suriye’deki yanlışlıklarımız, bize PKK’nın Suriye kolu PYD ile Esad’a karşı desteklediğimiz El Kaide’yi de düşman hale getirmedi mi? Bugün, gerek PYD, gerekse El Kaide yanı başımızda bizim için en tehlikeli patlamaya hazır bombalar durumundadırlar. Özellikle Reyhanlı saldırısının El Nusra desteğinde El Kaide’nin yapmış olduğunun da söylenmesi bu tehlikenin boyutunu enine boyuna ortaya koyuyor.

GERÇEKLERİ GÖREBİLMEK

Başta Amerika olmak üzere, tüm dünya özellikle aşırı terörist İslami gruplara karşı ortak mücadele ediyor. Biz ise, hala Esad’ı devirebilmek için eğer bu gruplara destek veriyor ve bunların Suriye’de çatışmalarını sağlıyorsak, buraya da bir nokta konması gerektiğini söylemeliyiz. Gelecekte dış dünyada Türkiye bu terörist gruplara destek vermekle suçlanacak, üstelik aynı kefenin içine konulmaya çalışılacaktır. Açık söylemek gerekirse Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye, içeride ve dışarıda bu duruma kesinlikle düşürülmemelidir.

                                                Belki Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın Suriye ve Mısır konusundaki suskunlukları yaptıkları yanlışları görmüş olmalarından kaynaklanabilir. Suskun kalmak yeter mi? Yeni politikalar üretmek, girdiğimiz bataktan ve yalnızlıktan kurtulmak için sahneye çıkmak gerekir. Bu tahribatların kolaylıkla giderilebileceğini sanmıyoruz. Ancak yine de “Zararın neresinden dönülürse kardır” mantığı ile hareket etmek daha doğru atılmış adımlar olacaktır.

e.mail: [email protected]

 

                        

       

 

 

 

NECDET BULUZ - syria 1034467 640