HAYDİ ORADAN,NEYİ İSLAM ADINA YAPIYORSUN

BM Güvenlik Konseyi,Suriye’den kimyasal silahlarını yok etmesini, tüm devletlerden resmi olmayan taraf ya da örgütlerin de kimyasal silah üretme ya da sahip olmalarına herhangi bir şekilde yardım etmemelerini talep eden kararı onadı.
Birincisi, Kararın hayata geçirilmesinin sadece Suriye hükümetinin sorumluluğunda olmadığı,
İkincisi, Kararın Suriye’ye ilişkin Cenevre II Konferansının Kasım ayı ortalarında düzenlenmesi yönündeki kararlılıkta önemli bir adım oluşturduğu görüldü.
Nitekim BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Özel Temsilci Ahdar el-İbrahimi’nin bu bağlamda hazırlıklara başladığını duyurdu.

*
Suriye, “Terör gruplarını destekleyen Türkiye hükümeti, Suudi Arabistan, Katar, Fransa ve ABD’den bu desteklerini kesmeleri ve Güvenlik Konseyi kararına bağlı kalmaları” çağrısında bulundu.
Esad,”İsyancılar silahlıysa,bunlar muhalefet değil teröristlerdir.Teröristlerle görüşemeyiz, ne El Kaide taraftarlarıyla, ne de Suriye’ye askeri müdahale çağrısında bulunanlarla. Hükümetimizin Cenevre II Konferansına katılımının kimlerle ve hangi düzeyde olacağı konferansın bağlam ve kriterlerine bağlıdır”dedi.

*
O sırada “Sizleri şaşırtabilir” dediği 4 coğrafyanın Kürtlerinin merakla beklediği “Demokratikleşme Paketini”ni açıklamanın hazırlıklarında olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan;
Pakistan’da 37,Nijerya’da 50,Suriye’de 14,Kuzey Irak’ta 6 kişinin İslamcı terör saldırılarında hayatın kaybettiği bir günde,
Denizli’de bir toplu açılış töreninde -sanki,BM Güvenlik Konseyi’nin kararına gönderme yapıyor ve İslamcı terör örgütlerinin gerçekleştirdiği saldırılara değiniyordu.
“Neymiş, İslam adına yapıyormuş. Hadi ordan,neyi İslam adına yapıyorsun? Dünyanın her yerindeki vahşi, insanlık dışı saldırıları kınıyoruz. Terörün dini olmaz. Hele hele, İslam ve terör kavramlarının yan yana gelmesini biz asla kabul etmeyiz.Bunlar İslam’a en büyük zararı vermiştir” diyordu -ki,

*
Kuzey Suriye’de El Kaide’ci El Nusra Cephesi yanına çektiği Özgür Suriye Ordusu’ndan 13 örgütle birlikte,
ABD ve müttefiklerinin Suriye’nin gerçek temsilcisi olarak onayladığı Özgür Suriye Ordusunu tanımadıklarını,Suriye kuzeyinde bir şeriat devleti kurmayı hedefledikleri açıklamasına şaştı-kaldı!

*
Çünkü,BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri -hele şükür, Başbakan Erdoğan’ın eğitildiği “La şarkıyye la garbiyye illa İslamiyye illa İslamiyye’ ana fikrindeki İslamcı kültürünü,Türkiye’yi İslamcı Ortadoğu’nun bir parçası olarak algılamasını, İslamiyet’in sadece bir din değil topyekün bir hayat tarzı olduğu fikrini, bu fikrin yarattığı taassubun bazı kesimleri İslami Cihad inanışında yüreklendirdiğini ve Erdoğan’ın bu zihniyet cümlesi içinde İslamcı dünyaya lider olmak hırsını da öğrenmişti.

*
Çünkü Başbakan Erdoğan, iktidarının İslamcı radikal örgütlerle sağladığı beraberlikler sonucu -hem, İsrail’in bölgedeki güvenlik ortaklarından izolasyonuna neden olmakla,İsrail’in güvenliğini sekteye uğratmakta -hem,
Suriye’de İslamcı radikal örgütleri silahlandırıp-yönlendirmek ve savaşa salmakla, diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmek, başka bir devlet sınırları içinde iç savaş çıkarmak,barışı tehdit edici davranışlardan uzak durmamak,hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak fiilleriyle -dün,Suriye ve destekleyicilerince -bugün,BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi ülkeler tarafından itham ediliyordu.

*
Çünkü Başbakan Erdoğan, iktidarının Suriye’de BAAS partisinin iktidara gelmesiyle uyguladığı sınır boyunda yaşayan Kürtlerin sınırdan 50 kilometre uzaklaştırılıp yerlerine Arapların yerleştirilmesi uygulamasını -bu kez, uluslararası çevrelerin tasfiyesine karar verdiği El Kaideci radikal örgütler eliyle tekrar etmekte,bölgeyi boşaltmaya yönelik ambargo uygulamakta ve bölgeye Arapları yerleştirmekteydi.

*
Bu çerçevede tüm yatırımını El Kaide örgütleri üzerine yapan Başbakan Erdoğan -şimdi, bunların Kuzey Suriye’de İslam şeriatı devleti kurmaya yeltenmesiyle zordadır. Açıklamak üzere olduğu Demokratikleşme Paketinin-özellikle, Kürtler tarafından en ufak bir iltifata uğramayacağını da anlamış olmanın şaşkınlığında!

*
Doğrusu, uluslararası çevrelerin ittifakla verdikleri İslamcı örgütlerin tasfiye edilmesi kararı karşısında, Suriye’deki İslamcı örgütlerin kendileri korumak amacıyla namlularını ya da provokasyonlarını Türkiye’ye çevirme olasılığından -bu suretle,İslamcı radikalizmin Mısır’dan sonra Türkiye’den de tasfiye edilecek olması paniğindedir.
Süratle Türkiye-Kürdistan-Suriye üçgeninden yeni bir dünya statüsüne gidilirken…

30.9.2013

30.9.2013 - laiklik