NECDET BULUZ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Amerika’daki temasları ortaya bir gerçeği koydu. Gül, gerek toplantılarda, gerekse basınla yaptığı görüşmelerde hep şu soru ile karşı karşıya kaldı:
“Türkiye, Suriye’deki iç çatışmalarda başta el Kaide olmak üzere, radikal güçleri destekliyor mu?”
Her ne kadar Cumhurbaşkanı bu sorulara diplomatik bir dille yanıt verdiyse de, Türkiye üzerinde Türkiye’nin aşırı İslami terör gruplarını desteklediği görüntüsünü silemedi. Çünkü başta The Washington Post olmak üzere, Amerika’nın ve Avrupa’nın saygın gazeteleri, belgeler yayınlıyor, Türkiye’nin İslami terör gruplarına destek verdiğini yayınlıyor.
ÜZERİMİZDEKİ KÖTÜ GÖRÜNTÜ
Üzülerek söylüyoruz, Amerika da Batı ülkelerinde de Türkiye’nin böyle kötü bir görüntüsü yer alıyor. Bunu, kısa zaman diliminde silebilir miyiz, şu anda mümkün görünmüyor. Çünkü Gül de kendisine yöneltilen bu sorulara yanıt verdikten sonra yaptığı sohbet toplantılarında, Türkiye üzerinde böyle bir görüntünün her kesime yayılmış olduğunu söylemiştir.
Suriye konusunda kendi sınırlarımıza bakacak olursak, özellikle Hatay’da çok sayıda Amerikalı ve Batıl ajan, medya mensubu cirit atıyor. Sınırda ne oluyor ne bitiyor, bizim kamuoyundan daha iyi biliyorlar. Ellerinde görüntü ve belge var. Türkiye’nin, Esad’ı devirmek için hangi gruplara destek verdiklerini biliyorlar. Bunları da kendi ülkelerindeki ilgili birimlerle paylaşıyorlar. Çoğu da medyada yayınlanıyor.
Gerçekler ortadayken, “Hayır biz hiçbir gruba destek vermiyoruz” diyerek işin içinden sıyrılabilir miyiz? Kaldı ki, Suriye’de Esad’a karşı savaşan radikal güçlerin liderleri, kendilerine en büyük desteğin Türkiye tarafından yapıldığını da söylüyorlar.
Gül’ün Amerika gezisi sırasında Türkiye üzerinde böylesine kötü bir görüntünün var olduğu ortaya çıkmıştır.
GÖRÜLMESİ GEREKEN GERÇEKLER
Bir başka ayrıntıya daha bakalım:
Gül, Amerika’da, BM Zirve Toplantısına katılan liderler için bir resepsiyon verdi. Bu resepsiyonda liderlerle ikili görüşmeler de yapıldı. Kulislere sızan haberlere göre, bazı liderlerin Gül’e, Suriye’de radikal güçlere Türkiye’nin verdiği desteğin sürmesi halinde, bölgede önlenemeyecek bazı gelişmelerin olabileceğini söyledikleri de belirtiliyor. Eğer, bunlar doğruysa, Suriye’de Esad’a karşı savaşan İslami radikal güçlerin varlığından ve desteklenmesinden Batı’nın endişeli olduğunu görüyoruz.
Zaten dikkat edilecek olursa, Amerika ve Batı ülkeleri Esad’ın Suriye’de dengeleri sağladığına inanıyor. Radikal güçlerin Suriye’de yönetimi ele almasını istemiyor. Suriye Devlet Başkanı uzun süredir koltuğunu koruyabiliyorsa bunun asıl nedenlerin biri de budur. Artık, Türkiye’nin de bu gerçekleri görmesi gerekiyor.
Dünya, artık teröre, terörizme ve savaşa kapılarını kapatıyor. Bunun en somut örneği de Amerika’da Başkan Obama ile İran’ın yeni lideri Ruhani’nin geleneklerin dışında el sıkışması olmuştur. Bu kucaklaşma, her iki ülkenin Dışişleri Bakanları’nın yakınlaşmasını da sağlamıştır. Daha düne kadar namlunun uçunda görünen İran için ABD Başkanı Obama “Sorunların siyasi yollarla çözümü en doğru yol olacaktır” diyerek İran için de yumuşak bir mesaj vermiştir.
İRAN BİLE YÖN DEĞİŞTİRİYOR
Özetle söylemek istediğimiz şudur:
İran da artık dünya ile bütünleşme yolunu seçti. Ruhani ile terörden, terörizmden uzaklaşma içine girdiği, Ahmedinejat’tan daha ılımlı bir havanın estirilmesi ile umutların yeşermesini sağladı. İran’ın nükleer silah peşinde olmadığını söylemesi, bunun için kaplarını açabileceğini, bunu ispat etmekten de kaçınmayacağını söylemesi de bölgede barış rüzgârlarının esmesi için bir neden olacaktır.
İran’ın bile, dünya ile bütünleşmeye doğru adım atmaya başladığının mesajlarını verdiği şu günlerde, Türkiye’nin Suriye üzerinde hala aşırı İslami radikal güçlere destek vermesi tartışılıyorsa, buraya bir nokta koymak gerekiyor. Biz, üzerimizdeki bu yükü atmak durumundayız. Türkiye üzerindeki bu görüntünün de silinmesi gerekiyor.
e.mail: necdetes@mynet.com
