NECDET BULUZ
Türkiye-Suriye sınırı delik-deşik olmuş durumda. Sınırdan kimler giriyor, kimler geliyor belli değil. Gece sınır boylarında ışıkların tamamen söndürüldüğü, karanlıkta, eli silahlı grupların Türkiye’den Suriye’ye giriş yaptıkları söyleniyor. Esad ile savaşma adına, çeşitli İslami terörist grupların Türkiye’den Suriye’ye gönderildiğine dikkat çekiliyor. Özellikle sınır boylarımızdaki radikal güçlerin ilerleyen zaman içinde başımıza bela olacakları da çeşitli kanallarca dile getiriliyor.
El Kaide terör örgütü grubu, Suriye’de çok kanlı eylemlere imza atıyor. El Nusra’nın bel kemiğini oluşturan bu grup, şimdi Irak-Şam İslam Devleti adını kullanıyor. Çünkü hedeflerinde ele geçirdikleri bölgede Esad sonrası bir devlet kurmak ve bu şekilde de Türkiye’nin komşusu haline gelmek yatıyor. Biz, daha önce yazdığımız yazılarda “El Kaide, Türkiye’nin yeni komşusu oldu” demiştik.
Sayıları 100 bini bulan Esad muhaliflerinin 1000’in üstüne gruba bölündüğü ve Esad’ı bırakıp birbirleri ile savaşmaya başladıkları da biliniyor.
SINIRIMIZ YOLGEÇEN HANI GİBİ
Şimdi, Esad gitmiş gitmemiş hiçbir şey değişmeyecek gibi görünüyor. Hatta Esad’ın gitmesi ile Türkiye çok daha büyük sıkıntılara girecek. Bugün sınırlarını açtığı radikal İslamcı gruplar, Esad gidince ele geçirdikleri Suriye topraklarını bırakacaklar mı? “Esad gitsin” politikasının iflas ettiğini çok açık biçimde görüyoruz.
Asıl ürkütücü olan, El Kaide’nin yanı sıra Suriye’de çatışan diğer grupları dizginlemek de güçleşecektir. Şu anda bile Esad’a karşı savaşan gruplar birlik olamıyor, tek noktadan hareket etmiyor. Her grup kendi adına çalışıyor. Hepsi de bir ganimet peşinde koşuyor.
Suriye İslam Cephesi, Suriye İslamcı Özgürlük Cephesi, Tevhit Tugayı, Suriye Şehitler Tugayı bile Batı’nın desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı altına girmedi. İran destekli Hizbullah, El Kaide, El Nusra gibi güçlü İslami gruplar şimdi birbiri ile çatışmaya başladı. El Nusra, aynı zamanda PKK’nın Suriye kolu PYD ile de çatışmalara başladı. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Sınır boylarında tam bir curcuna yaşanıyor. Esad’ı devirmeleri için sınır boylarımıza yerleşmelerine izin verilen bu gruplar giderek güç kazanıyor, cephe kazanıyor. ÖSO’ya da destek vermiyorlar. Şimdi, yerleştikleri bölgelerde terör estiriyorlar. Bundan etkilenmemek mümkün mü?
BÜYÜK TEHLİKE OLUŞTURUYOR
Cumhurbaşkanı Gül, bu Radikal İslamcı Grupların Türkiye için büyük bir tehlike oluşturduğunu nihayet görebildi. Hükümeti de uyararak Türkiye’yi ve bölgeye tehdit oluşturacak bu yapılara izin vermeyeceklerini söyledi. Kötü gidişten rahatsız olduğunu vurgulamaya çalıştı. Ancak, bunu Başbakan Erdoğan da, Dışişleri Bakanı da hala göremediler. Onların aklında “Esad gitsin” den başka bir şey yok. Ancak, görünen o ki “Esad gitsin” politikası iflas etmiştir.
Ortada sınır güvenliğimizin olduğunu söyleyebilir miyiz? Yolgeçen hanına dönen sınırda isteyen istediği gibi geliyor, istediği gibi gidiyor. Hatay’daki sınır boylarımızda dış güçlerin ajanları da kaynıyor. Sınır güvenliğinin olmayışı, bölgeyi provokasyonlara da açık duruma getiriyor. Bölgede oturan halkın rahatsızlığının her geçen gün daha da arttığını gözlemleyebiliyoruz.
ETNİK ÇATIŞMALAR YAYILABİLİR
Sınırımızdaki Radikal İslamcı grupların Suriye’de özellikle Şii/Aleviler üzerinde uyguladıkları infazlar dünya kamuoyunda çok büyük tepki oluşturuyor. Suriye’de başlatılan etnik çatışmaların boyutunun bölgeye yayılması ile bu ateş çemberinden Türkiye’nin de kurtulamayacağı ifade ediliyor. Ortadoğu uzmanları, Esad sonrası bölgede büyük bir etnik çatışma yaşanacağını ve bunun önünün alınmasının da uzun zaman alacağını ifade ediyorlar.
Dikkat edilecek olursa, Türkiye’de bunun provaları uzun zamandan bu yana yapılıyor. Sünni/Alevi çatışmaları için zemin yoklanıyor. Bu konuyu ciddiye almak gerektiğini anımsatalım. Dış güçler, özellikle İsrail yayılmacı politikaları gereği bölgede etnik çatışmaların olmasını istiyor ve bunun için de çaba gösteriliyor. Bu nedenle yaşanabilecek provokasyonlara ve sınırımızdaki radikal İslamcı gruplara çok dikkat edilmesi gerekiyor.
Suriye’de ve bölgede güç kazanan PKK ve uzantılarını da bu gelişmelere dahil edersek, ileride bölgede nasıl bir depremin yaşanabileceğini şimdiden tahmin edebiliriz.
İşte biz, bütün bunları göz önüne alarak, bugüne kadar AKP Hükümeti’nin uyguladığı yanlış Suriye politikalarını yeniden gözden geçirip, daha diplomatik ve akılcı politikalara yönelmesi gerektiğini bunun için istiyoruz.
e.mail: [email protected]