Ali Nejat Ölçen
İslam’ın güzelim Ayetlerinden hiç birisini, hiçbir Cami’de hiçbir din adamından bugüne kadar işitmemişsinizdir. Çünkü İslam kadar hiç bir din, bu denli cahil din adamlarının eline terk edilmiş değildir. İslam’ın özü unutulmuş sadece kuralları kalmıştır. Ve İslam’ın düşmanları İslam’ın içindedir. O nedenle emperyalizmin güdümünde, birbiriyle barışık olan ve kendi ülkesinde birbirini katletmeyen bir tek İslam ülkesine rastlayamazsınız.
Mısır’da Muhammed Said al-Ashmawy’nin yayımladığı “Islama Karşı Islamcılık” adlı kitabında haklı olarak:
Allah Islam’ın bir din olmasını istemişti,ama insanlar onu siyaset yapmaya kalkıştılar,diyor. (Bakınız: Çeviri:Sibel Özbudun, Milliyet Yayınları,1993,s.11; aslı:Kahire,1987.)
Mısırdaki M.Said al-Ashmawy, siyasal Islam’ın Türkiyedeki güvenilmez ikircikli prototiplerini görseydi, İslam dinine acır mıydı? Kesinlikle acırdı. Doğuş yıllarında Islam’ın tarikat ve mezheplere bölünmüşlüğünün yanı sıra, 20 ci yüzyılın başlarında siyasal ve ideolojik bölünme de gündeme girdi. Böylesi bir bölünme, tarihteki benzerlerinden en sakıncalı biçimde İslamı, Islamın karşısına çıkarmaktadır. Gereksiz ve biçimsel “münkir ile mümin” arasındaki farkı tanımak için kullanılırken İslam İslamın karşısına çıkarılmakta. Zaten hangi din siyasallaşırsa, özünden uzaklaşmaya başlar. Ve hangi din, devlete sığınırsa, kötülüğü o devletten görür. Dinlerin karşısında en güvenilmez güc’ün devlet olduğunu bilmek gerekir. Bugün devlete egemen olan AKP iktidarı kadar İslam’ı kötüye kullanan bir başka siyasal iktidara ülke-miz Cumhuriyeti tanık olmamıştır.
İslam’ın özüne sahip çıkarak onu korumak, din adamlarının görevi olabilmelidir. Çünkü teknolojik gelişmenin öncülüğünde Hıristiyan dininin yer küresi’ne egemen olmasına karşı İslam’ın kendini korumasına gereksinim var.Neden?
Sovyetler Bloku dağılmasa ve ABD yer yüzünün tek egemen gücü olmasaydı
emperyalizm bu denli yaygınlaşmaz kendi kuramını yaratarak küreselleşemezdi. İslam dini kendisini aşağıda özünü sergilediğimiz barışcıl ayatleriyle Hıristiyanlığın karşısında dengeyi sağlayabilmelidir. Bugün ABD’nin tek güç olmasının yer küresini nasıl kan gölüne çevirdiğini görerek İslam dünyası bundan ders almayı bilmeli ve cahil, art niyetli iktidarların elinden bu dini kurtulabilmelidir.
Ülkemizde AKP’nin İslam’ı (dindar görünerek) siyasal ve parasal araç olarak kötüye kullanmasına karşı çıkacak tek çare bu dinin aşağıda özümsenmesi gereken Ayetleri’ni korumakla ise girişilmeli ve AKP iktidarının elinden İslam’ın kurtarılmasının çareleri aranmalıdır AKP iktidarı R.T.Erdoğan aracı-lığıyla, ülkemizin bütünlüğüne, Cumhuriyete ve de İslam’a zarar vermek-tedir.Çünkü:
1.R.T.Erdoğan Kutsal kitapta Maide Suresi’nin 42.Ayetine ters düşmeyi sürdürmekte, bu Ayet’e saygı duymamaktadır. O Ayet “Adaletle hüküm vermeyi” koşul görüyor ve “Tanrı’nın adalet yapanları sevdiğini” açıklıyor. Halkımızın sevmediği kadar Tanrı’nında sevmeyeceğini birilerinin R.T.Erdo-ğan’a söylemesi gerekmez mi? Bu görevi o parti içinde üstlenmeyen üyeler siyasal olanakların zebunu mu oldular, haksızlığa, zulme ve ülkeyi karmaşaya sürükleyen kararlara kayıtsız kalmaktadırlar?
2.Başbakan olan R.T.Erdoğan Lokman Suresinin 18.Ayetine de ters düş-mekte, o Ayete saygı duymamaktadır. Çünkü, böbürlenen insanları Tanrı’nın sevmediğini açıklıyor o Ayet. Hatta aynı Sure’nin bir sonraki Ayeti de yüksek sesle bağırarak konuşmamayı koşul görüyor çünkü, seslerin en çirkinin eşek sesi olduğunu belirtiyor. AKP içinde birinin, Başbakan’a bunu anımsatması gerekmez mi?
3.R.T.Erdoğan Nisa Suresi’nin 112.ayetine de ters düşmekte ve bu Ayete de saygı göstermemektedir. Çünkü o güzelim Ayet “ Bir suçsuzun üzerine kim suç atarsa bu büyük bir iftiradır ve açık bir günah yüklenmiş olur”koşulunu öngörmekte. R.T.Erdoğan bu Ayeti de hiçe sayarak Reyhanlı cinayetinde belli bir grubu suçlamaya yeltenmiştir. Ve bugün hangi suçu işlediği bilinmeyen binlerce yurtsever seçkin insanlarımız zindandadır. Suçsuz olup olmadığı bilinmeyen kişileri zindana atan bir iktidarın üyeleri bu Ayeti hiçe saymış olmuyor mu?
4. R.T.Erdoğan Hücurat Süresi’nin 12.ayetine de saygı duymamaktadır. Çünkü o Ayet müminlere “Zan’dan sakınmalarını bildirmektedir:” Zan’ın bir kısmı zira günahtır” diyor. Oysa R.T.Erdoğan, zihnindeki zan’a dayalı kendisine karşı herkesi suçlamaktadır. Böyle bir Ayete saygı duymayan kişi münkirler grubuna girmiş olmaz mı. Ona bunu söyleyecek bir AKP’li üye yok mu?
5.R.T.Erdoğan, Hücurat Suresinin 11.Ayetine de ters düşmekte, saygı duymamaktadır. Çünkü Ayet “Birbirinizde kötülük aramayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın” ilkesini koşul görmektedir. Oysa Gezi Parkında yanlış ve sakıncalı bir karara karşı çıkma haklarını kullanan yurttaşlarımızı “çapulcu” diyerek, yalnız onlara değil, aynı zamanda bu güzelim Ayete de saygısızlık etmiş olmuyor mu?
6.Saf Suresinin 3.Ayetine de R.T.Erdoğan ters düşmekte. Çünkü “Yapama-yacağınız şeyi söylememeyi” öngörmektedir. Oysa R.T.Erdoğan, söyledik-lerinin hemen hiç birini yerine getirmiş değil.
7.Araf Suresinin 43.Ayeti de “Göğüslerinizde kinden ne varsa atmışızdır” koşulunu öngörürken R.T.Erdoğan bu ayete de ters düşerek “göğsünüzdeki kini koruyunuz” diyebilmiştir. Kişilerin birbirine kin duymasını önermek bırakınız bir başbakanı suçlu duruma düşürmesini, o kişi olsa her hangi biri olsa, İslam’ın kutsal kitabının bu güzelin Ayetini inkâr etmiş olmuyor mu?
8. Nahl Suresi’nin 30.Ayeti “Güzel iş yapanlara güzellikler bağışladığına” göre, R.T.Erdoğan’ın güzel diyeceğiniz bir sözü ve davranışına bugüne kadar tanık olabildiniz mi?
9.Maide Suresi’nin 8.Ayeti “Bir kavme duyulan kinin adaletsizliğe yönel-memesini” öngörmektedir. Oysa R.T.Erdoğan Suriye Devlet Başkanı Esat’ı dost edinmişken ona kin duymaya ve savaş önlemleri alarak Tanrı’nın öngördüğü adaleti yadsımaya başlamıştır. AKP’nin Meclis Grubunda, İslam’a saygı duyan bir kişi yok mu ki, kutsal kitabın bu çağdaş Ayetlerine uygun davranması gerektiğini ona anımsatsın.
10. Asr Suresi iki tümceden ibaret: “İnsanlar hüsran içindedir, sabır ve iyilik öğütleyenler hariç”. AKP’nin içinde hiç mi İslam’a saygı duyan kişi yok, “ey Başbakan, hüsran içindesin demiyor.” Çünkü, kimseye ve de kendisine onun sabır ve iyilik öğütlediğine tanık olmadık.
11.AKP içinde bir üye çıkıp ta, “Ey Başbakan Necm Suresi’nin 39.Ayeti “ Say’ınden başkası senin değildir” hükmünü getirmiştir. AKP içinden birileri ortaya çıkıp, “emeğimiz dışında gelir edinmekten kesinlikle vaz geçmeliyiz” diyemiyor. Ya da Parti Meclisinde soruşturma önergesi veremiyor? Millet-vekili, Meclisin ödentisi dışında yan gelir sahibi olamaz hükmünün yasada yer almasını önermiyor. Bir başbakan geçinemediğini ileri sürerek firma ortağı olabilir mi? Ey AKP üyeleri, İslam’ın çıkar aracı olarak kullanılmasına niçin karşı çıkmıyorsunuz?
12.AKP’nin üyeleri, Adiyat Suresi’nin 5.Ayetini okumadınız mı? Okuduğunuzda acaba utanç duyacak mısınız? Bakınız o güzelim Ayet, mal düşkünü olan sizleri nasıl tanımlıyor: Vay bütün hümeze ümeze güruhuna, mal toplamış,onu saymaktadır. Mal kendisini ebedî kılacakmış sanır. Basbakan dahil sizlerin hümeze olmaktan kurtuluşunuz çaresini eğer bu Ayetten öğrenmeyecekseniz, nerede ne zaman öğreneceğinizi sizlere bildirmem gerekecek. İktidardan devrildiğinizde mi?
Ey AKP,yukarıda belirttiğim tüm ayetlere saygı duyarak, haksızlık etmeyen kin ve nefretten arınmış bir kişi yok mu içinizde? “Yolsuzluğa, hırsızlığa, hak-sızlığa, zulme karşı tepki göstermekte Tanrı’dan korkmuyor da, R.T. Erdoğan’dan mı korkuyorsunuz? Bunun bir nedeni olmalı. Siyasal ve parasal çıkarınızı yitirmekten korkuyorsunuz. Öyleyse İslam henüz sizlerin kalbine nüfuz etmemiş. Kutsal kitapta bunu betimleyen Ayeti okuyun ve utanç duyunuz. Şimdiki adaletten kaçınırken “Ruz-u Mahşer”e inanıyorsanız ora-daki adaletten kaçınacağınızı mı sanıyorsunuz? İslam’ı R.T.Erdoğan’ın elinden kurtarırsanız, Cumhuriyeti de, ülkemizi ve kendinizi de kurtarmış olursunuz. İslam’ı İslamcıların elinden ve onların kötülüklerinden kurtar-mayı görev kabul ediniz?
Haberiniz olsun içinizden birinin cesedini musalla taşında görürsem (Başbakan dahil) “hakkımı helal etmiyorum mekanı cehennem olsun” diye haykıracağım.
Oruç tutmayan namaz kılmayan fakat haksızlık etmekten, hak yemekten korkan bir kişi varsa ülkemde o benim.
Böyle biline.
Dr.Ölçen.