Esad’ı bırakıp, birbirlerini boğazlıyorlar…

NECDET BULUZ

 

Suriye’de Esad’a karşı savaşan ve Batı’nın da desteğini alan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) dışında, ülkede irili ufaklı 100’üz üzerinde radikal İslamcı grupların da bulunduğu biliniyor. Batılı Ortadoğu uzmanları, özellikle bu İslamcı grupların Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğini, her grubun kendi adına mücadele verdiğine dikkat çekiyorlar. “Suriye’deki bu iç savaş sona ermezse bundan en çok zararlı çıkacak olan ülke de Türkiye olacaktır” diyorlar.

Bu gelişmelerin ışığı altında sınırımızdaki son duruma bir bakalım:

Suriye’de el Nusra Cephesi ile PKK’nın Suriye kolu PYD arasındaki savaş bütün şiddeti ile sürüyor. Bundan Türkiye’nin etkilenmemesi mümkün mü? Çünkü Türkiye el Nusra cephesine destek veriyor, PYD’yi de karşısına alıyor. Geçenlerde bu konuda yazdığımız yazıda “Yeni düşmanlar kazanıyoruz” demiştik. Nitekim PYD Lideri Müslim, yaptığı açıklamada “Türkiye bize cephe aldı” demiştir.

                                                  MEZHEP ÇATIŞMALARINA DOĞRU

                                                     İç savaşın bununla da sınırlı olmadığını gördük. El Kaide bağlantılı Irak ve Levant İslam Devleti (ISIS) örgütü Kilis’in karşısındaki Azaz Kasabasını ele geçirdi. Cihatçı ve radikal İslamcı gruplar daha önce ÖSO’nun denetimindeki Türkiye sınırındaki 4 ana geçişin kontrolünü de sağlamaya başladılar. Yapılan açıklamalarda Türkiye’den geçişlerinin sağlandığı ifade edilen bu grupların ülkede terör estirdiği, acımasız infazlara imza attığı, Alevi ve Şii’leri katlederek mezhep çatışmalarını körüklediğine de dikkat çekiliyor.

Esad’ı bırakıp, birbirlerine karşı üstünlük sağlamaya çalışan grupların bir araya gelmediği ve her grubun kendi adına mücadele verdiği baştan bu yana biliniyordu. Bu nedenle de Esad’sız bir Suriye’nin bu grupların denetimine geçmesinden endişe edildiği için gerek Amerika, gerekse Batı Suriye’de dengelerin bozulmaması için planlarını uyguladılar.

Bu satırlar yazılırken, Türkiye çatışmaların şiddetlenmesi nedeni ile Öncüpınar sınır kapısını kapatmak zorunda kaldı. Böylece tüm insani yardımlar da durdurulmuş oldu.

PYD, TÜRKİYE’Yİ SUÇLUYOR

Şimdi size bazı örgütlerin adlarından söz edeceğiz. Ahrar el Şam, Jabat el Nusra, el Kaide. Bu örgütlerin Türkiye tarafından desteklendiği, Suriye’de PYD’ye karşı savaştırıldığı iddia ediliyor. Bu iddiaları da PYD Lideri Salih Müslim söylüyor. Yapılanların hepsinin de belgelendiğini vurguluyor. “Türkiye, bize karşı çeteleri savaştırıyor” diye de ekliyor.

                                             Şam’ın banliyölerinde ise daha başka İslami gruplar denetimi altına almış durumdalar. Bu grupların da ÖSO’ dan ayrı hareket ettiğine dikkat çekiliyor. Halep’te ise Hizbullah ile el Nusra ve bağlı grupların çatışmaları aralıksız sürüyor.

                                                Adı geçen bu grupların internete düşen görüntüleri ve uyguladıkları vahşet tüyleri diken diken ediyor. Kaldı ki, bu gruplar vahşetlerini internette kendileri yayınlıyorlar. İnsanların kafalarını satırlarla kesiyorlar, yüreklerini çıkarıp yiyorlar, akıl almaz işkencelere imza atıyorlar. Kadınlara tecavüz, her türlü uzvu acımasızca kesme, kaçırma akla ne geliyorsa bu gruplarca yapılıyor. Korku ve dehşet saçıyorlar.

“İTİ İTE KIRDIRMA”POLİTİKASI MI?

Şimdi tartışılan konu şu:

                                              Eğer Türkiye gerçekten bu adı geçen gruplara destek veriyorsa, bu akıl almaz işkence ve cinayetlere de ortak oluyor demektir. Bu durumda Esad’la savaşı başka yönlere kaydıran bu grupların gelecekte Türkiye’nin de başına bela olabileceği endişeleri giderek artıyor. PYD’yi Esad’dan daha ciddi bir düşman olarak gören Türkiye’nin bu grupları destekleyerek PYD üzerine göndermesi de “iti ite kırdırma” politikası olarak değerlendirilebilir mi? Bütün bu gelişmeleri alt alta koyup değerlendirdiğimizde işlerin Suriye’de beklendiği gibi gitmediği ve işin daha da kötü bir noktaya doğru yön değiştirdiğini söyleyebiliriz.

                                             Suriye’de iç çatışmalar sürdükçe bundan giderek daha fazla zararı gören taraf olduğumuz açık biçimde görülüyor. O nedenle, işin daha da kötüye gitmemesi için Suriye’de iç çatışmaların sona erdirilmesi, siyasi bir çözümün bulunması gerekiyor. Eğer Türkiye bu konuda yoğun çaba harcarsa öyle ansıyoruz ki, işin içinden daha az zararla çıkmış olacaktır. Bunun için de Türkiye’nin artık aşırı İslami gruplardan desteğini kesinlikle çekmesi gerekiyor.

e.mail: [email protected]

 

 

 

                   

 

NECDET BULUZ - esad