ERDOĞAN VE İSLAMCILIĞININ AZ ÖTEDEKİ TÜKENİŞİNE

Dünya, Kuzey İrlanda G8 Zirvesi’nde geliştirilen mutabakatla tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı ülkelerin genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri yöne evriliyor.

*
Bu yönde yeni Avrasya’da Rusya’nın işbirliğinde İsrail-Filistin arasında yeni bir barış planının hayata geçirilmesini teminen, yeni Suriye’nin kurulması:İran’ın nükleer gelişiminin engellemesi: ABD’nin füze savunma sistemlerinde Rusya ile işbirliği: Silahlanmanın yeniden Stratejik Silahların Azaltılması Andlaşması’ndaki düzeye getirilmesi: İslamcı radikalizmin ve aşırılarının lağvedilmesi -karşılığında;
Uluslararası hukukun yalnızca ABD’nin değil, Rusya’nın da çıkarları çerçevesinde,BM merkezinden küresel sistem ağlarına yansıtılmasıyla yeni dünya statüsü için gerekli siyasi uzlaşı sağlanmıştır.

*
Uzlaşının alt tümcesi,”Suriye’de geçici bir yönetimi sağlayacak Cenevre sürecinin desteklenmesi; Irak’tan dersler çıkararak devletin temel kurumlarının geçiş sürecinde korunmasını sağlamak; Suriye’yi İslamcı radikal örgütler ve aşırılık yanlılarından arındırmak için çalışmak; kimyasal silah kullanımını önlemek; Sünni,Şii ya da Alevi değil tüm Suriyelilerin onayını alan bir Suriye hükümetini desteklemek ” süreci, sorunların birer-birer çözülmesiyle işliyor.

*
Savaşan tarafların yeni Suriye’nin kurulması için düzenlenecek Cenevre Konferansına katılımları türlü diplomatik çabaya karşın sağlanamamıştır.
Nitekim,Suriye iç savaşında -hem,dünya kamuoyu -hem de,savaşan taraflar üzerinde gerekli hassasiyetleri oluşturmak üzere ABD ve Türkiye tarafının rejim ordusu, Rusya ve Suriye tarafının ise muhaliflerin kimyasal silah kullandıkları iddiası sahnelenmiş,
Bir süre sonra kimyasal silahlarının uluslararası kontrole devredilmesi inisyatifinin geliştirilmesiyle Suriye ve bölgeye yönelik doğrudan tehditler azaltılmış bulunmaktadır.

*
ABD ve Rusya Dışişleri Bakanlarının Cenevre’de kimyasal silahların yok edilmesi görüşmelerinde,Suriye’nin Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütüne üye olması:Silahların depolandığı yerlerin açıklanması:Denetçilerin bu yerleri ziyaretinin sağlanması:Silahların imha yöntemleriyle ilgili konularda yol haritasını belirlenirken- esasen,
G8 Zirvesi mutabakatı doğrultusunda süreç S.Lavrov’un “Suriye’deki sorun konusunda prensipler üzerinde kurulmuş bir anlaşma üzerinde çalışıyoruz” ifadesi,
J.Kerry’nin “Bu gelişmeler Cenevre-2 için fırsat yaratıyor” dediği istikamete götürülüyor.

*
O sırada Filistin ile bir barış planı üzerinde ilerleyen İsrail’de,Başbakan B.Netenyahu,kabine toplantısında Suriye’de başarısız olunması durumunda,İran’ın batı dünyası tarafından kontrol altına alınmak istenen nükleer silah programında cesaret bulacağı konusunda endişelerini açıklamakta-iken,
Suriye sorununun diplomatik çözüme bağlanması ardından Rusya Devlet Başkanı V.Putin Bişkek’te Sanghay İşbirliği Örgütü Zirvesinde Cumhurbaşkanı Rouhani ile Cenevre-2 konferansı sonuçlarına göre oluşacak ortak Rusya-İran stratejisinin belirlenmesine yönelik ikili bir görüşme yapmaktadır.
Cumhurbaşkanı H.Rouhani,İran’ın atom enerjisi haklarına saygı gösterilmesi halinde kısa sürede nükleer programın barışçıl özellik taşıdığına garanti vereceklerini söylüyor…

*
Öte yanda Devlet Başkanı Beşar Esad,ABD’nin Suriye’ye karşı tehdit politikalarına son vermediği sürece kimyasal silahsızlanma alanındaki anlaşma yükümlülüklerini yerine getirmeyeceğini açıklamaktadır, “Ben herkese açık bir şekilde bu mekanizmanın tek taraflı olarak uygulanamayacağını belirtmek isterim. Bu iki taraflı bir süreçtir”diyor.

*
Esad’ın ifadesi,Suriye’de ABD tarafının da ateşkes ilan etmesiyle elverişli ortamın oluşturulması- ardından, Cenevre-2 Konferansında yer alacak taraflarca başlangıçta üzerinde uzlaşmaya varılamayan tüm konuların Cenevre-1 Bildirgesi ve Kofi Annan planı çerçevesinde sonuçlar elde etmek üzere hazır hale getirilmesi anlamına geliyor.

*
Suriye’de muhalif taraf Özgür Ordu’yu Suriyelilerin isyanını manipüle eden, Suriye dışında yaşayan ve hepsi İsrail,ABD ya da Suudi Arabistan gibi farklı devletlerle yakın ilişikli, Esad rejiminin devrilmesi ve iktidar olmaları halinde Ortadoğu halklarının selameti açısından hiç de faydalı olmayacak kişilerin liderlik yaptığı, parçalı ve dağınık, Türkiye’de Başbakan Erdoğan iktidarından her konuda yoğun destek alan -esasen, Suriye İhvan-ı Müslimini hareketi oluşturuyor.
Diğer bir muhalif kanadı ise yine Türkiye’de Başbakanlığa bağlı Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) bünyesinde ya da Fethullah Gülen cemaatinin hizmetinde,”Cennet’teki huriler”için Suriye’de savaşan ya da savaşanlara yardım eden 300’ü aşkın sivil toplum kuruluşunun yoğun desteğinde,bütün dünyanın en büyük ve yakın tehlike olarak gördüğü El Kaide terör örgütüne bağlı İslamcı radikal gruplar temsil ediyor.

*
O yüzden,Başbakan Erdoğan iktidarının muhalif Ordu’ya ve İslamcı radikal örgütlerle sağladığı etkili beraberliklerle -hem,onları silahlandırıp-yönlendirmek ve Suriye’de savaşa salmak, diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmek, başka bir devlet sınırları içinde iç savaş çıkarmak,hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak fiilleri -hem de,İsrail’in bölgede izolasyonuna neden olarak güvenliğini sekteye uğratmakla itham edilen Türkiye,Cenevre-2 Konferansıyla başlayacak süreçte Suriye’nin karşısında oturtulacak taraftır.

*
Rusya’nın sürece hazırladığı Suriye ve İran’dan Cenevre süreciyle ilgili olumlu sinyaller alınıyor.
Suriye muhalifleri,Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’yi Cenevre’ye taşımak işi ABD’ye düşüyor.
İslamcı radikal örgütlerin tasfiyesi ve aşırıların lağvedilmesi ise ortak mücadeleyi gerektiriyor.

*
ABD’ye rağmen,Özgür Suriye Ordusu Rusya’nın Suriye’de bulunan tüm kimyasal silahların uluslararası denetimine verilmesi girişimini reddetmiştir.
Özgür Suriye Ordusu -bir yandan da,ABD’nin askeri müdahalesini geciktirmesinin İslamcı radikal gruplarının pozisyonunu güçlendirdiğini açıklıyor.
Bunlar -şimdilik kaydıyla, muhaliflerin Cenevre-2 ye katılmak niyetlerinin olmadığını, Suriye’de işlenen savaş ve insanlık suçlarını -bugüne kadar, ortak olduğu radikal grupların üstüne yıkmak istediğini gösteriyor-ki,
El Kaide lideri Aymen El Zevahiri de dünya genelinde tüm militanlara ABD’ye saldırıda bulunma çağrısında bulunuyor….

*
Başbakan Erdoğan, Suriye’deki kimyasal silahların uluslarası kontrole devredilmesi önerisi için,”Eset rejimi bugüne kadar hiç bir taahhüdünü yerine getirmedi. Kimyasal silahlar konusunda verilen sözlerin yerine getirileceğine kuşkuyla bakıyoruz. Suriye’de olayların başladığı günden bu yana ölenlerin sayısı 110 bine ulaştı. Süreç farklı bir boyut kazandı. Neticesi ölüm olan bir silah kullanımında kimyasal silah kullanıldığında suç, diğer silahlar kullanıldığında suç değil mi? Tankla topla öldürülürse veya uçakla öldürülürse o bunların arasına girmez, insaf be! Ölüm ölümdür. Bu rejimin bunun hesabını vermesi gerekir. Böyle bir cambazlık olur mu? Bunu adil olarak ele alalım. Bu ölümlerin hesabını kim verecek?” diyor.

*
Erdoğan’a yanıt ABD Dışişleri Sözcüsü Marie Harf’ten geliyor,”Kimyasal silahların imhasının Suriye’deki ihtilafı sona erdirmeyeceğini biz de kabul ediyoruz. Biz Suriye’deki ihtilafı Suriye halkının yararına olacak şekilde sona erdirmenin tek yolunun siyasi bir çözüm olduğuna inanıyoruz. Siyasi çözüme ulaşmak için Cenevre-2 sürecine de bu yüzden yatırım yapıyoruz” diyor.

*
Erdoğan’ın Suriye hesap kesilmesinde sanık olarak Cenevre’de olacağı günlere az kalmıştır.
Onun başına gelecek olanlar,Türkiye’yi içine düşürdüğü durumlar için azdır bile…

14.9.2013

Dünya, Kuzey İrlanda G8 Zirvesi'nde geliştirilen mutabakatla tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı ülkelerin genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri yöne evriliyor. - cumhurbaskani erdoga 97a665602c16938dc855