SURİYE’YE ASKERİ MÜDAHALENİN AMACI

Ekonomi-politiğin görünür yüzünden daha çoğunun görünmeyende yürütüldüğü karanlık bir dünyadan daha aydınlık yeni bir dünyaya doğru;
St.Petersburg G20 Zirvesi,tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde ilgileri farklı -fakat, birbirine bağlı yapıda ülkelerin genel ekonomi gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri kimi sonuçlarla bitti.

*
Lider ABD, Suriye’ye müdahale konusunda Rusya’nın Haziran’da Kuzey İrlanda G8 Zirvesi’ndeki mutabakat çerçevesinde kalınması talebini dinledi.
Sonra BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın caydırıcılığını azmettirmek,Suriye’de rejimi değiştirmeyi değil,rejimin kimyasal silah kullanımına askeri yanıt vermek, işlenen bir çok insanlık ve savaş suçunun vebalini yüklenmek istemeyen -bu yüzden,Cenevre -2 süreciyle siyasal çözümü tıkayan tarafları bu yolla müzakerelere çekmeyi teminen askeri müdahalede bulunmak kararlılığını gösterdi…

*
Haziran’daki G-8 Zirvesi’nde,dünyada yaşanan krizde bir ülkede yaşanacak krizin kolayca komşu ülkelere-hatta,dünyaya yayılma olasılığının ülkeleri işbirliğine zorlaması esas alınmıştı.
Ülkeler birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirmeye, fikir ayrılıklarını barış görüşmeleriyle çözmeye yönelmek kararı aldılar.
ABD ve Rusya diğerleriyle birlikte iç savaşı yayılma potansiyelinde Suriye’nin sorunlarını çözümlemek ve Suriyelilere istedikleri değişiklerde yardımcı olmakta anlaştılar.
Geçici bir yönetimi sağlayacak Cenevre sürecini desteklemek; Irak’tan dersler çıkararak devletin temel kurumlarının geçiş sürecinde korunmasını sağlamak; Suriye’yi islamcı teröristlerden ve aşırılık yanlılarından arındırmak için çalışmak; kimyasal silah kullanımını önlemek; Sünni, Şii ya da Alevi değil tüm Suriyelilerin onayını alan bir Suriye hükümetini desteklemeye yöneldiler -ki,

*
Esasen hepsi İsrail-Filistin arasında yeni bir barış planını teşvik etmek üzere, Suriye’de iç savaşın önlenmesi ve yeni Suriye’nin kurulmasından -giderek;birlikte İran’ın nükleer gelişiminin engellemesi:ABD füze savunma sistemlerinde Rusya ile işbirliği: Silahlanma mantığının yeniden Stratejik Silahların Azaltılması Andlaşması’ndaki düzeye getirilmesi: Uluslararası camiayı ve Kuzey Kafkasya- Orta Asya’da Rusya’yı tehdit eder duruma yükselen İslamcı radikalizm ile ortak mücadele etmeyi-karşılığında;
Uluslararası hukukun yalnızca ABD ve müttefikleri’nin çıkarları bileşkesinde değil, Rusya ve Çin’in de çıkar bileşenleri bileşkesinde geliştirilecek stratejik müttefiklikle BM merkezinden küresel sistem ağlarına yansıtılması ve yeni dünya statüsünün oluşturulması çerçevesini belirliyor.

*
G8 ülkeleri uluslararası camiayı tehdit eder duruma yükselen İslamcı radikalizmin lağvedilmesi kararında,
Önce Arap Baharıyla İslamcılar’ın uyum kapasitelerine verilen teşvike rağmen, onların -hem, ekonominin rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde olmayı temin edememelerini -hem de,hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık hakları gibi demokrasi kurallarını güvenceye alamayışlarını,
Sonra, toplumun en alt tabanında kalmış kitlelerini “İslam tarihinin ışığında müminler, kendi sorunlarını şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle çözebileceklerdir” öğretisinde,”İslami Cihad”a yönelttiklerini esas aldılar.
Henüz İslamcı politikalarını devlet kurumsallaşmasına yansıtmamış olan Mısır’da;
Temmuz’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütünün Hürriyet ve Adalet Partisi kolayca iktidardan düşürülüverdi.
Bugün,Mısır’da geçici cumhurbaşkanı atanmış, geçici hükümetin kurulmuş , yeni bir anayasa beraberinde parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri hazırlıkları yapılmaktadır.
İslami Cihadçı Müslüman Kardeşler örgütünün demokratik siyaset kazanımlarını bırakıp silahlı mücadeleye ağırlık vereceği düşünülmüyor-sonuçta,Mısır’da İslami radikalizme karşı verilen mücadele her geçen gün başarıya gidiyor.

*
İslamcı radikalizm ile mücadelede -sırada; siyasi lideri Başbakan Erdoğan,dini lideri Fethullah Gülen’in Türkiye’yi İslam ülkeleri içinde tüm müslümanların haklarını savunan dini bir çekirdek haline getirme siyasetinin geleceğinin nasıl şekilleneceği sorusu bulunuyor.

*
Fethullah Gülen’in yıllar boyunca oluşturduğu insan sermayesi yatırımı ve karşılıklı çıkarlarla kişiler arasında oluşturulan sosyal sermaye yatırımından,Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidar olmasıyla -beraberce, bir İslamcı kadro hareketi gelişmiştir.
Türk Milleti çerçevesinde devletin elit kadroları tüm yapılardan silinmiş, hareketi kısıtlayan ekonomik dengeler yeniden düzenlenmiş ve devlet Osmanlı’nın egemen olduğu İslam toplumlarındaki siyasal kültürün kurumları ve kültürel kodlarının sözde çağdaşlaşmasına yönelik politikalarda kurumsallaştırılmıştır.

*
Bugün, İslam ülkelerinde tüm müslümanların haklarını savunan dini bir çekirdek olmak kaydıyla,
Türkiye’nin genel siyasetini ve ülkenin koruyucusu askeri Milli İstihbarat Teşkilatı merkezinde etkin kanadında demokratikleşmeyi denetleyen ABD/CIA, Kürtlerin demokratikleşmesini denetleyen İsrail/MOSSAD, askeri stratejiyi belirleyen NATO unsurları ile edilgen kanadında Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen unsurları yönetiyor.

*
Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen unsurlarının oluşturduğu kanat -bilhassa, İslamcı radikal örgütlerle sağlanan beraberlikler sonucu İsrail’in bölgedeki güvenlik ortaklarından izolasyonuna neden olmakla,İsrail’in güvenliğini sekteye uğratmakla,
Suriye’de İslamcı radikal örgütleri silahlandırıp-yönlendirmek ve savaşa salmakla, diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmek, başka bir devlet sınırları içinde iç savaş çıkarmak,insan hakları saygılı olmamak,barışı tehdit edici davranışlardan uzak durmamak,hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak fiilleriyle -en azından,Suriye ve destekleyicilerince itham ediliyor.

*
O yüzden Suriye iç savaşının çözülmesinde siyasi müzakelerin yolunu açmak için
Türkiye’de İslamcı radikalizm formunda devletleşmenin düşürülmesinden başka çare bulunmuyor.
ABD’nin Suriye’de rejimin kimyasal silah kullanımına askeri yanıt vermek istemesindeki neden budur.

*
ABD’nin askeri müdahalesi ardından Suriye’de tetikteki bir elin müdahaleyi Türkiye’ye yansıtmasıyla bölgeye yayılmadan,çok sert hamlelerle ve kısa sürede İslamcı siyasi lider Başbakan Erdoğan’ın devlette kalıcı olmak, İslamcı Fethullah Gülen’in cemaatini memleketin sahibi kılmak,CHP ve MHP’nin varolmak, BDP’nin daha çok demokrasi ve özgürlük kavgasına son verilecektir.
Bir yanda bu kısa savaşın yarattığı komplikasyonlarla taraflar Cenevre ya da BM’de siyasi çözümde buluşurlarken,
Bir yanda da Lozan Anlaşmasının hep masada olacağı, Türkiye’de Erdoğan’ın ve Gülen’in tasfiyesiyle AKP’nin muhafazakar liberal kanadı,CHP’nin sosyal demokrat kanadı oluşturacağı ve BDP’nin daha çok demokrasi ve özgürlük bulacağı bir değişime gidiliyor.

*
Affedersiniz bendeniz, Türk’lüğün büyük ruhuna bakınmak üzere -önce, bir miktar makarna,muhtelif bakliyat,un,şeker, yağ,benzin vs. almaya çıkıyorum…

8.9.2013

8.9.2013 - woman 1007603 1280