“Amerika ve Batı Türkiye’nin önünü açmaz…”

                                              Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin ana hedefi, Türkiye’yi bölgesel güç haline getirmekti. Bunun için de belki kendilerine göre cesur dış politika uyguladılar. Ancak, bu ikili, uyguladıkları bu politikalarda başarılı olamadı. Unuttukları şey, hem Amerika’nın, hem de Batı’nın Türkiye’nin bölgesel güç haline gelmesini hiçbir zaman istemedikleri olmuştur. Türkiye’nin yıldızının parlamaya başladığı her dönemde karşımıza engeller ve sıkıntıların çıkarılması her zaman ülkemizin önünü tıkamıştır. Bu, geçmişte böyle olmuştur,bugün de böyledir, gelecekte de böyle olacak gibi görünüyor.

                                             Kim ne düşünürse düşünsün, bizim görüşümüz çok farklıdır. Dikkat edilecek olursa Türkiye, başta Suriye ve Mısır politikaları ile tek başına kalmıştır. Özellikle Suriye politikalarında Amerika ve Batı’nın adeta kullandığı bir ülke konumuna gelmiştir. Bugün bile, Suriye’nin geleceğinin tartışılacağı masada yeri bulunmamaktadır. Geçenlerde de yazdık, Ortadoğu’dan uzaklaşan Fransa, şimdi Suriye’de Amerika ile birlikte operasyonda hareket ederek bu görevi üstlenecektir.

                                                   ABD, NEDEN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYOR?

                                                      Geçenlerde konu ile ilgili İstanbul Gazetesi’nde çok ilginç ve konuya tarafsız bakan bir söyleşi yayınlandı. Sosyolog Prof. Dr. Mahmut Arslan, kendisi ile yapılan bu söyleşide “Amerika ve Batı, Türkiye’nin bölge liderliğini istemez” diyor. Prof. Dr. Arslan “Şurası kesindir ki, Obama yönetim Türkiye’yi kaybetmeyi göze almıyor, ama bölge lideri olmasını da istemiyorlar”şeklinde görüşlerini dile getiriyor.Son derece önemsediğimiz bu söyleşiden bazı bölümleri bugünkü yazımızda sizlerle paylaşmak istedik.

                                            Aslına bakılacak olursa, Türkiye’nin daha da kontrol altına alınması, AB üyeliğinden geçiyor. Çünkü AB dışında başka alternatiflerin gündeme gelmesi ve Başbakan Erdoğan’ın da bunu sıkça telaffuz etmesi bir noktada Türkiye’nin başka eksenlere kayabileceği endişesini de yaratıyor. Amerika, bunun için Almanya ve Fransa’ya baskı yapıyor. Türkiye’nin daha çabuk AB üyesi olması için adım atılmasını destekliyor. Bölgede güvenilir bir müttefik olarak Türkiye’nin özellikle Büyük Orta Doğu Projesi’nin uygulanmasında Türkiye’nin varlığı önemini koruyor.

                                                 “BÖLGE LİDERLİĞİNİ SİTEMEZLER”

                                                    Prof. Dr. Mahmut Arslan’ın bu konudaki şu görüşlerini de sizlerle paylaşalım:

                                                    “ Eğer Türkiye, dış politikasında radikal değişiklikler yaparak İslam Dünyası’nın lideri olmak, Türk Dünyası’nın lideri olmak isterse ona da müsaade etmezler. Eğer onlara göre boynumuzdan büyük işlere soyunursak bu Kürdistan Bölgesini ve Kürt realitesini ve ayrılıkçı gücü her türlü şekilde kullanırlar.  Yukarıda bir de Rusya Federasyonu var. Onun da Ortadoğu’da emelleri var. Ama şu gün görünüyor ki Obama yönetimi Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamıyorlar. Ama bölge lideri olmasını da hiç istemiyorlar. Avrupa Topluluğu’nın içine alındığı zaman Türkiye’nin kontrolü ABD açısından daha kolay olacaktır. Türkiye yeni müttefikler ararsa Batı’dan ve ABD’den uzaklaştığı oranda sadece Kürt meselesi değil, daha başka meseleleri de kaşırlar. Yani orda artık “düşmanımın düşmanı dostumdur” politikası devreye girer. “

                                                    TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ TIKIYORLAR

                                             20 yıllık geçmişe ve PKK ile mücadeleye bakacak olursak, önümüzü daha net görmüş oluruz. Gelecekte bile Amerika ve Batı, Kürt kartını Türkiye için kullanacaklardır. Kaldı ki, Prof. Dr. Arslan’ın “Diğer unsurları da devreye sokarlar” dediği mezhep çatışmalarını, Alevi/Sünni ayrışmasını kullanmaktan da kaçınmayacaklardır. Türkiye’nin yumuşak karnından her an istifade edebilirler.

                                               Bu noktada yapılması gereken, Türkiye’nin dış politikasında önemli değişikliklere gitmesi olacaktır. Bugünkü tablo hiç de iç açıcı görünmüyor. Özellikle komşularımızla sıfır sorun politikası, yerini çok sorunlu politikalara bırakmıştır. Birçok Arap ülkesi ile de iplerin gerginliği ortadadır. Türk Dünyasına olan açılımlarda gerileme gözleniyor. Zaman zaman da olsa, müttefiklerimizle ters düşen politikalar nedeni ile sıkıntı yaşıyoruz. Bu da demek oluyor ki dış politikalarımızda yanlışlar var.

                                                 Bizi yıllardır PKK ile mücadele içine kimlerin soktuğunu sorguladığımızda bu gerçekleri daha iyi görebilmekteyiz. Terör örgütüne verilen destekle 20 yıldan fazla Türkiye’yi uğraştıranlar, önünü tıkayanlar ülkemizin bölgede lider ülke konumuna gelmesini de bugüne kadar engellemeyi başarmışlardır.

e.mail: necdetes@mynet.com

                                              Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin ana hedefi, Türkiye’yi bölgesel güç haline getirmekti. Bunun için de belki kendilerine göre cesur dış politika uyguladılar. Ancak, bu ikili, uyguladıkları bu politikalarda başarılı olamadı. Unuttukları şey, hem Amerika’nın, hem de Batı’nın Türkiye’nin bölgesel güç haline gelmesini hiçbir zaman istemedikleri olmuştur. Türkiye’nin yıldızının parlamaya başladığı her dönemde karşımıza engeller ve sıkıntıların çıkarılması her zaman ülkemizin önünü tıkamıştır. Bu, geçmişte böyle olmuştur,bugün de böyledir, gelecekte de böyle olacak gibi görünüyor. - abd turkler