SURİYE; KİMİN SAVAŞI?

untitled

SURİYE; KİMİN SAVAŞI?

Hüseyin MÜMTAZ

 

Obama’nın, Suriye’deki kimyasal silah saldırısına verilecek tepki konusunda kesin kararı vermediğini, ama “kısıtlı, dar kapsamlı bir harekât” düşündüğünü açıklamasından kısa bir süre önce basın mensuplarının karşısına çıkan Dışişleri Bakanı John Kerry “giriş taksimini” “kürdicazkâr” makamında yaptı.

Kerry, Obama’nın kararlı olduğunu ve dediğini yapacağını vurgulamakla birlikte, ne zaman bir harekât kararı alacağı konusunda işaret vermedi. Kerry, “Amerika kendi kararını, kendi takvimine göre alır, kendi değerlerine ve çıkarlarına göre belirler” diye konuştu.

Amerika’nın on yıldır başını savaşlardan kaldıramadığını ve halkın artık bıktığını kaydeden Kerry, “Ben de bıktım, ama savaş yorgunluğu bizi sorumluluktan kurtarmıyor” dedi.

O öyle derken ve “aş” tam da pişerken tencereye İngiltere’den “bir bardak soğuk su” katıldı.

Saz, söz ve makam bozuluverdi..

İngiliz Parlamentosu, uzun süren tartışmalardan sonra yaptığı oylamada hükümete geçici savaş yetkisi (tezkere) vermeyi reddetti. Oylama bağlayıcı olmasa da Başbakan David Cameron karara uyacağını açıkladı. Karar İngiltere hükümeti açısından ağır oldu. Cameron, “olası bir harekâtın Suriye’de rejim değişikliğini değil, bir savaş suçunu cezalandırmayı amaçladığını” açıkladı.

İngiliz Parlamentosu bir anlamda “ezber bozdu”..

Obama da yeni oluşan duruma uymak mecburiyetini hissetti ve “Suriye’nin vurulması gerektiğini, ama bunun için ABD Kongresi’nin onayını arayacağını” açıkladı.

Obama, “ABD Suriye’nin askeri hedeflerine karşı askeri müdahalede bulunması gerektiğine karar verdim” diyerek uzun süredir beklenen kararını açıklarken bunun “ucu açık bir operasyon olmayacağını” ve “askerlerin botlarının yere değmeyeceğini” yineledi ve özetle;

“Askerlerimiz bölgeye konuşlandı. Genelkurmay Başkanı’mız bana ne zaman istersek vurmaya hazır olduğumuzu iletti. Bu yarın da olabilir, haftaya da olabilir, önümüzdeki ay da olabilir. Dünyanın en eski kurumsal demokrasisinin başkanıyım. Kongre’nin çağrısına uyacağım. Oylama isteyeceğim. Ve Suriye’deki durumu Kongre’ye anlatacağım. Kongre’den bir arada olduğumuzu göstermeleri için dünyaya bir mesaj göndermelerini istiyorum” deyiverdi.

Bağzı “yetmez ama evet”çilerin aksine adam ne diyor;

“Dünyanın en eski kurumsal demokrasisinin başkanıyım” diyor. Konuyu Kongre’ye götüreceğini” söylüyor, Genelkurmay Başkanı ile “danışıyor”.

“Birleşik Krallık” ve “Başkanlık”, “parlamentoları”ndan icazet alma ihtiyacı hissediyor.

Obama’nın; “düşünüyorum”, “karar vermedim”, “danışıyorum” tavrını dünyanın “heyecanla” izlemesini; kader ve geleceklerini, tavır ve hareketlerini onun ağzından çıkacak iki kelimeye bağlayan

“şahinlerin” şahinliklerini bir kenara bırakıyorum ama şunun altını çiziyorum:

Kerry ne diyor;

“Amerika kendi kararını, kendi takvimine göre alır, kendi değerlerine ve çıkarlarına göre belirler” diyor, “Amerika’nın on yıldır başını savaşlardan kaldıramadığını ve halkın artık bıktığını söylüyor”.

Obama ne diyor;

“Askerlerin botları yere değmeyecek” diyor.

“Genel Kurmay Başkanı ile konuştum, ne zaman istersek vurabiliriz, yarın/haftaya/gelecek ay olabilir” diyor.

Yâni “vuracağım, havadan ve denizden bombalayacağım”, “ucu kapalı olacak” ve “askerlerin botları yere değmeyecek” diyor.

Daha ne desin adamlar?

Siz de benim gibi Amerikalı ve İngilizlerin, onların yerine  “postalları yere değecek” Amerikalı ve İngiliz olmayan başka askerler aradığını mı düşünüyorsunuz?

Ve farkında mısınız “rejim değişikliği” değil, “Esat’a haddini bildirme”yi istiyorlar.

Esat’tan bir türlü “nedense” vaz geç(e)miyorlar.

Bölgesel kaosun, kendilerine hep ve daima ihtiyaç duyulacak şekilde devamını mı istiyorlar?

1 Eylül 2013

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

SURİYE; KİMİN SAVAŞI? - untitled