Suriye daha da karıştırılırsa…

 

NECDET BULUZ

 

                                           Gözler şimdi Suriye’ye yapılması gündemde olan olası bir müdahaleye çevrildi. İngiltere’nin müdahalenin dışında kalması ile Amerika ve Fransa İngiltere olmaksızın Suriye’ye müdahalede kararlı olduklarını açıkladılar. Ancak, bu satırlar yazılıncaya kadar Amerika’nın da kesin kararını vermediği görülüyor.

                                             Kimyasal silah kullanımının kesinleşmesi ile birlikte, Esad’a gözdağı verilmek isteniliyor. Çünkü ortada kanıtların olması halinde bu gözdağının verilmemesi süper güçlerin prestijinin düşmesine neden oluyor. Eğer, gerçekten Esad kimyasal gaz kullanmış, bunun cezası kesilmemiş olsa Esad’ın bundan cesaret alarak daha çok kimyasal kullanmaya geçebileceği de hesaplanıyor.

                                              SURİYE DAHA DA KARIŞIR

                                              Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry ABD istihbarat raporlarının değerlendirildiğini, bu raporlarda Esad’ın kimyasal gaz kullandığının kanıtlandığını söylediği konuşmasında “Suriye’ye saldırı sınırlı olacak, kara harekâtı olmayacak, iç savaşı bitirme hedefi olmayacak, Suriye’de müzakere edilmiş siyasi çözüm politikasında değişiklik yapılmayacak” demiştir.

                                                Bu açıklamayı iyi okumak, iyi değerlendirmek gerekiyor. Burada ABD Dışişleri Bakanı açık biçimde “Suriye’yi daha da karıştıracağız” demek istiyor. Kara harekâtının olmayacağını söyleyerek sadece Esad’a gözdağı verileceğini, iç savaşın devam etmesini istediklerini söylüyor.

                                                  “Suriye’de müzakere edilmiş siyasi çözüm” sözcüğü Suriye’deki geleceğin Amerika ile Rusya’nın birlikte karar verdiklerini, bunu uygulayacakları anlamına geliyor.

                                               TÜRKİYE DAHA DA ZARAR GÖRÜR

                                               Şimdi bütün bu gelişmeleri ve açıklamaları alt alta koyduğumuzda ortaya şu tablo çıkıyor: Suriye’de Esad kimyasal silah kullanmış. Bunun cezası kesilecek, gözdağı verilecek ve böyle bir harekete daha kalkışması önlenmiş olacak.

                                                         Peki, burada en çok zararı kim ya da kimler görecek. Hiç şüphesiz, Suriye’ye yapılması düşünülen sınırlı operasyonda en büyük zararı Suriye’nin yanı sıra Türkiye ve Lübnan da görmüş olacak. Türkiye’ye daha çok Suriyeli sığınmacının akın edeceğine kesin gözü ile bakılıyor. İç savaşın sürmesi ve uzaması ile Türkiye bugüne kadar gördüğü zararlara yenilerini de eklemiş olacak. Ortadoğu’da Türkiye’nin söz sahibi olmasının da zaten önü kesilmişti, bu sınırlı operasyonla iyice önü kesilecek.

                                                      Şu noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyoruz:

                                                Suriye’ye operasyon ve kara hareketi yapılmasında Türkiye en önde yer alıyor. Şimdi ortaya ve öne Fransa çıktı. İngiltere’nin operasyon dışında kalması ile Amerika Fransa’yı ön plana geçirme fırsatını da buldu. Ortadoğu’da uzun zamandır izi silinmiş olan Fransa Suriye’deki operasyona katılmakla bu fırsatı yeniden yakalamış olacak ve burada söz sahibi olacak. Daha açık ifade ile masaya yer alan ülke olacak. İşte, bu noktada Türkiye’nin dışarıda kaldığını yeniden görmüş oluyoruz. Yükü çeken, sıkıntıyı çeken, taşeron olarak kullanılan Türkiye, Suriye’nin geleceği konusunda böylece masa dışına itilmiş olacak.

                                                 TÜRKİYE’Yİ DİNLEYEN YOK

                                                    Suriye’de iç savaşın başlaması ile ilgili yazdığımız yazılarda bu konuya enine boyuna değinmiştik. Türkiye’nin Ortadoğu’da söz sahibi olması özellikle müttefikimiz Amerika tarafından önlenmiştir. Bugün, bunu çok daha açık ve net biçimde görebiliyoruz.

                                                   “Her şey İsrail’in güvenliği için” başlıklı yazdığımız yazıda da bunun nedenlerini sizlerle paylaşmıştık. Çünkü bölgede İsrail’in en önemli düşmanları olarak görülen Irak, Libya, Mısır istikrarsızlaştırıldı. Sıra Suriye’ye geldi. Suriye de istikrarsızlaştırılacak. Türkiye de İsrail’in gelecekte düşmanı olarak görülüyor. “One minute” ile başlayan gerginlik, Başbakan Erdoğan’ın salvoları, tehdit kokan açıklamaları, Gazze konusundaki israrı İsrail’de rahatsızlık yaratıyor. İşte, sırası gelince diplomatik alanda intikam böyle alınıyor. Türkiye’nin Ortadoğu’da söz sahibi olmasının önünün kesilmesi bu çerçevede değerlendirilmelidir.

                                                           Başbakan Erdoğan Suriye’ye yapılması düşünülen operasyon için “24 saat uğra çekil olmaz. Operasyon rejimi bırakma noktasına getirilmeli ” diyor. Türkiye baştan bu yana kara harekâtını ve Esad’ın devrilmesini bekliyor. Bunun olması için de yapmadığı diplomatik temas kalmadı. Sonuç ortada. Demek ki Ortadoğu’da Türkiye’yi dinleyen yok.

e.mail: [email protected]

 

 

 

 

 

 

 

NECDET BULUZ - woman 1007603 1280