MUHTEŞEM YALNIZLIK

sinir-kapisinda-gerginlik-2013-08-14_m

MUHTEŞEM YALNIZLIK

Hüseyin MÜMTAZ

                Olağanüstü yetenekle ufkun ötesini görebilen derin stratejinin bizi getirdiği noktada, “muhteşem bir yalnızlık” yaşamaktadır KKTC.

“Macera” 28 Aralık 1967’de OKTY (Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi) olarak başlamış, 13 Şubat 1975’te KTFD (Kıbrıs Türk Federe Devleti) halini almış ve nihayet 15 Kasım 1983’de de KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) şekline dönüşmüştür.

Eski defterleri karıştırırken Dâvutoğlu’nun tam iki yıl önceki bir söylemine rastladım.

61’inci hükümette Dışişleri Bakanlığını yeniden üstlenen ve ilk resmi ziyaretini 9 Temmuz 2011 günü KKTC’ye yapan Ahmet Davutoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile gerçekleştirdiği görüşme ve çalışma yemeğinin ardından “ortak basın açıklaması” yapmış.

Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkına desteğini yineleyen Davutoğlu, yılsonuna kadar (2011) Kıbrıs sorununa çözüm bulunması, 2012 başında referanduma gidilmesi ve Temmuz 2012’de AB dönem başkanlığını ”Birleşik Kıbrıs”ın üstlenmesi hedefini dile getirmiş.

2013’ün Ağustos’u bitiyor, yâni Dâvutoğlu’nun çizdiği/öngördüğü stratejik hedefin üzerinden 2 yıldan fazla bir zaman geçmiş..

Ve…bir arpa boyu yol gitmişiz..

Bir “B planı” vardır da bizim mi haberimiz yoktur?

Nedir o “B planı”?

Bizi ilgilendirmeyen “çok üst düzey” bir politika mıdır?

Bizim, çocuklarımızın, torunlarımızın hayatını hiçbir şekilde etkilemeyecektir de onun için mi duyurulmamaktadır?

Yoksa bir politika yoktur da esen rüzgârın yönüne göre yelken mi açılacaktır?

KKTC’de gerçi şimdi ortalık toz dumandır, göz gözü görmemektedir, nasıl ve ne tür bir koalisyonun kurulacağı ve dış politikada hangi amaçla ve nasıl bir yöntem uygulanacağı belli değildir ama adadaki Türklerin dış politika/müzakere – yürütücülerine/yöneticilerine “başlangıç olarak” ufak bir önerim olacak..

“Tanınmayı” deneseniz?

“Tanınmış” bir bağımsız devlet olarak masada daha kuvvetli olmaz mısınız?

Tanınmaya da yakından, meselâ şimdi gündemde ya; son derece yoğun duygusal ilişkilerimizin, derin tarihsel bağlarımızın olduğu Mısır ve Filistin-Gazze’den başlasanız?

“Tanımazlar” mı diyorsunuz?

Geçmişi bırakın..

Gerçi o zamanlar Mısır’da Müslüman “Cemal” Abdül Nasır (Cemal Paşa’dan mülhem konulmuştur) ve Müslüman “Enver” Sedat (Enver Paşa’dan mülhem konulmuştur); Filistin’de de Müslüman Arafat hep/daima ve her zaman ve her ortamda Türk ve Müslüman Denktaş’ı değil Ortodoks papazı Makarios’u desteklemişlerdi ama şimdi…. kim bilir?

Şimdi o coğrafyada eskinin ilhamı ile oluşturduğumuzu düşündüğümüz yeni dostluklarımız, son derece iddialı yeni hedeflerimiz, yeni yakınlıklarımız var ya belki bu sefer şeytanın bacağını kırarız..

Bir bakarsınız adadaki TÜRK DEVLETİ’ni yâni Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyıvermişler..

Denemeye değmez mi Sayın “Adadaki Türklerin dış politika/müzakere-yürütücüleri ve yöneticileri”?

Not: Bir grup fanatik Rum’un  geçen hafta Derinya’daki Sınır kapısında KKTC bayraklı levhanın üstünü Yunanistan Bayrağı ile kapatmasına bence fazla kafayı takmayın.. Anavatan’ın her köşesinde her gün ne bayraklar açılıyor.. Yavrusu eksik mi kalacak?

 

24 Ağustos 2013

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

MUHTEŞEM YALNIZLIK - sinir kapisinda gerginlik 2013 08 14 m