Site icon Turkish Forum

FATURAYA ORTAK OLMAK ZAMANI

20 kişilik BM uzman kurulu ABD, Fransa ve İngiltere'nin Suriye İç Savaşında rejim ordusunun,Suriye ve Rusya'nın ise muhaliflerin kimyasal silah kullandıkları istihbaratıyla kimyasal silah kullanımı iddialarını yerinde araştırmak üzere Pazar'dan beri de Şam'dadır. - 7593

20 kişilik BM uzman kurulu ABD, Fransa ve İngiltere’nin Suriye İç Savaşında rejim ordusunun,Suriye ve Rusya’nın ise muhaliflerin kimyasal silah kullandıkları istihbaratıyla kimyasal silah kullanımı iddialarını yerinde araştırmak üzere Pazar’dan beri de Şam’dadır.

*
Bu sırada,Suriye Genel Devrim Konseyi isimli muhalif örgüt,ordunun Şam’ın doğusunda kimyasal içerikli roketler kullandığını iddia ediyor.
Esad yönetimi saldırının BM kimyasal silah ekibinin ülkede inceleme yaptığı sırada gerçekleşmesine dikkat çekerek “Biz yapmadık” diye-dursun,
Türkiye’de İslamcı parti-devletin Milli Güvenlik Kurulu,Suriye rejim güçlerince Şam’ın çeşitli semtlerinde kimyasal silah kullanmak suretiyle yapılan saldırılarda yüzlerce masum sivilin katledilmesini şiddetle kınıyor, hükümet mensupları ve medya büyük boyutta tantana yapıyor.

*
O sırada gündeme, 5 Ağustos’ta ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’in Temsilciler Meclisi Dış ilişkiler Komitesi üyesi Eliot Engel’e gönderdiği mektup düşüyor.
Dempsey, ABD Ordusu’nun Suriye’ye müdahalesinin birçok açıdan faydalı olmayacağını, Esad rejiminin hava gücünü yok edebileceklerini – ancak, bu durumda savaşa girmelerinin kaçınılmaz olacağını -üstelik, askeri müdahalenin Suriye’deki iç karışıklığı ortadan kaldırmayacağını, Esad rejimine karşı mücadele eden muhaliflerin kontrolü ele geçirmeleri halinde ise ABD çıkarlarının desteklenmeyeceğini yazıyor…

*
Bir hafta önce, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un arasında ana gündem maddesi Cenevre-2 Konferansı olan görüşmeden sonra -yine aynı sıralarda,
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadi Gatilov, gelecek hafta Lahey’de ABD ve Rusya heyetleri ile BM ve Suriye Özel Temsilcisi Ahdar İbrahimi’nin de katılımıyla Cenevre-2 Konferansı üzerine görüş alışverişinde bulunulacağını açıklamaktadır.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Suriye muhalefeti ve Türkiye’nin Esad bahanesiyle durmaksızın toplanmasını engellediği Cenevre Konferansına kimlerin katılacağının görüşüleceğini söylüyor.
Özel temsilci İbrahimi, Cenevre görüşmelerine Suriye krizinin çözümünde oynayacağı rolün önemine vurgu yaparak İran’ın, Rusya Dışişleri Bakanlığı da Kürtlerin katılması talebindedir…

*
Peki,ne oluyor?

*
Dünya, Suriye savaşının yayılarak radikal bir çatışmaya dönüşmesi ve İran’ın nükleer sorununun dünya toplumunda uyandırdığı endişe düzeyinin düşürülmesi -ya da, Ortadoğu’dan dünyayı tehdit eden Sünni-Şii radikalizmine engel olunması noktasındadır.

*
Mayıs’ta Paris’te, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, yeni Suriye için Cenevre-2 Konferansı hazırlıklarını sürdürmekte -iken,
John Kerry’nin,”ABD ve Rusya Suriye’nin kaderini Suriyelilerin kendisinin belirlemesinden yanadır.Ancak ABD ve Rusya kanıtlanması durumunda Suriye’de kimyasal silah kullanımına çok sert bir tepki vermek konusunda anlaştılar”ifadesi,
Sergey Lavrov’un “Cenevre Görüşmelerine engel olacak adımlardan kaçınılmasını gerekir. Bu tür adımlar tek taraflı olarak tüm günahlardan Esad rejiminin suçlanması, teröristlerin yaptıkları zulüm ve muhalif güçler tarafından işlenen insani hukuk ihlallerinin göz ardı edilmesi ve bu durumun BM Genel Kurulu’nda tek taraflı kararlarla kabul ettirmek istenmesidir” ifadesi, sürecin niteliğini göstermesi bakımından önemliydi.

*
ABD ve Rusya’nın Suriye İç savaşının çözümlenmesinde -işbu,stratejik ortaklıkları, dünyanın bölgesel pazarlarla çeşitlenmeye yöneldiğini,
Rusya’nın geleneksel siyasi,ekonomi ve askeri gücüyle küresel piyasalarda barış,istikrar ve gelişmeye katkısının,BM merkezli uluslararası hukukun üstünlüğünün uluslararası sistem ağlarına yansıtılmasıyla karşılanacağı anlamındaydı.

*
Hukukun üstünlüğü sosyal, ekonomik ve politik sonuçlarla doğrudan ilgili olduğu için, ulusal ve uluslararası boyutlarda bütün hukuksal ve siyasal tartışmaların
odağını oluşturmaktadır.
Çünkü hukukun üstünlüğü kavramı, devletlerin hükümetlerin ve bireylerin hukuksal ve siyasal karar ve hareketlerinin eleştirilmesi, takdir edilmesi, meşruluğu ya da gayrimeşruluğunun tartışılmasının ortak belirleyicisidir, toplumların özgürlüğü ve gelişmelerinde ön şart olarak kabul ediliyor.
2005’te BM Genel Kurulu’nda üye devletler hem ulusal,hem de uluslararası düzeyde hukukun üstünlüğüne ve uygulamasına bağlılık ihtiyacını oybirliğiyle tanımış,
Devletlerarası iş birliği, barışı ve birlikte yaşama için zorunlu olan uluslararası hukuk ve hukukun üstünlüğü üzerinde temellendirilmiş bir uluslararası düzene katkılarını teyid etmişlerdir.

*
Şimdi,dünya kimi diğer sorunların da çözülmesi ardından meşruiyeti ve güvenilirlik sorunu ile tartışılan BM Güvenlik Konseyinde, ulusal çıkarları için ayrıcalıklı pozisyonlarını dünya siyasetinin belirleyicisi yapan mevcut statükonun değişeceği bir sınırda bulunuyor.
Teminen eski dünyayı düzenleyen IMF,Dünya Bankası,NATO gibi gerek ekonomik gerek siyasi kuruluşlarla uluslararası sistemin yeniden düzenlenmesi -ya da,
Uluslararası ilişkilerde devletlerin -hem, siyasi, ekonomik ve stratejik çıkarlarını korumak -hem de, kendilerine yönelik tehlikelere karşı korunmalarını sağlamak amacıyla, diğer devletlere karşı ölçülü bir siyaset biçiminin geliştirilmesi öngörülüyor.

*
Türkiye, bu çerçevede Ortadoğu kaynayan kazanından barış çıkarmak için -hangi gerekçe ile olursa-olsun, devletlerin uluslararası ilişkiler açısından görevlerini belirleyen, 1947’de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen kararlara aykırı davranmakla itham ediliyor.
Suriye’de NATO,Suudi Arabistan,Katar’ın fonladığı İslamcı radikal örgütleri silahlandırıp-yönlendirimek ve savaşa salmakla diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmek, başka bir devlet sınırları içinde iç savaş çıkarmak,insan hakları saygılı olmamak,barışı tehdit edici davranışlardan uzak durmamak,hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak fiilleriyle karşı-karşıya bulunuluyor.

*
İşte,Suriye’de İç Savaşında karşıt iki lider; Cumhurbaşkanı Beşar Esad,”Şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda eder” ithamında olduğu Başbakan Erdoğan’a,”çok şey satın alıp satarak Filistin davasını sözde destekleyerek, Arap ve İslam arenasında kendilerine yer bulmaya çalıştı. Efendilerinin kendilerine biçtikleri rolü aşıp, kendilerine izin verilenin çok ötesine gitti. Bu rolden geri adım atması gerekiyordu. Ama Suriye’nin rolünde ısrar etmesi sıkıntı yaratmıştır. Bu nedenle Suriye davası, o’nun için siyasi açıdan sıkıntı yaratan ölüm- kalım meselesi haline geldi” derken,
Başbakan Erdoğan öfke püskürüyor,”Ey Beşşar Esed, vallahi bunun hesabını vereceksin. İnşallah, Rabbimin Müntakim sıfatı mucibince, Kahhar sıfatı mucibince, senin üzerine kutlu bir intikam olarak inecek. Allah izin verirse, bu caninin, bu katilin, dünyada hesaba çekildiğini görecek ve bundan dolayı hamdedeceğiz, şükredeceğiz” diyor, dünyanın gözü önünde kapışılırken -belli ki, kantarın topuzu kaçmıştır!

*
Cenevre -2 Konferansı Suriye’de 100 bini aşkın hayatını kaybeden her yaşta insanın vebali, yaşayanların trajedisi üzerinde Beşar Esad’ın ve Recep Tayyip Erdoğan’ın;
“Konferansın Esad’sız toplanması halinde bütün vebalin Esad’a yükleneceği”, “Konferansın Esad’lı toplanması halinde vebalin Recep Tayyip Erdoğan’a da ortaklaştırılacağı” yönünde zor ve oyun bozan bir hesaba dönüşmüştür -ki,
Cenevre 2 Konferansı toplanmakta güçlük çekiyor.

*
İşte,BM Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddialarına karşın iddiaların en ince ayrıntısına kadar soruşturulmasına olan bağlılıkla Güvenlik Konseyini acilen topluyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün 2011’den beri talep ettiği, Suriye’de sonu gelmeyen hak ihlalleri dizisi ile başa çıkmanın tek yolunun BM Güvenlik Konseyi’nin durumu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk etmesi fikri kuvvet kazanıyor.

*
Güvenlik Konseyinde, Suriye’deki BM uzman ekibin kimyasal silahlar iddiasını soruşturmak için tam erişime sahip olması talebi,sonucu tez zamanda almak üzere Rusya ve Çin’in vetosuyla reddedilmiştir-ama, uzman kurul bu iki ülkenin zehirli gaz içerikli füzenin muhalefet mevziileri yönünden geldiğini istihbaratı yönüne sevkedilmiş bulunuyor.

*
Türkiye’de İslamcı parti-devlet itilmiş-kakılmış olmanın paniğinde tantana yapmaktadır -işte,en son örneği Başbakan Erdoğan veriyor,Ülke Tv’de “BM Güvenlik Konseyi kesinlikle bir reforma tabii. İşe nereden başlamak gerekir dersek, BM Güvenlik Konseyi’nin adil bir çizgiye getirilmesi gerekir. Reforme edilmesine yönelik başlattığım bir kampanya var.Dün sabahtan itibaren bir çok ülkenin liderini aradım aramaya devam ediyorum. Dışişleri bakanımı Avrupa’ya gönderdim. Konuştuğumuz liderlerden bize hayır diyen yok. BM’nin 196 üyesi var. Bu üyelerin kahir ekseriyetinin bir direniş ortaya koyması lazım. Hatta daha da ileri gidilebilir diğer ülkeler çekilebiliriz diyebilir. Bu Güvenlik Konseyini reforme edebilir” diyor, müthiş bir İslamcı Cihad çağrısında bulunuyor.

*
Aklımıza mukayyet ol,ya Rab!

23.8.2013

Exit mobile version