BARIŞIN AĞIR BEDELİ TÜRKİYE’DEN

Uzak Doğu’da Çin dışarı açılmayı temel alan sosyalist hukuk düzeni, kültür ve sosyalist piyasa ekonomisinin dinamizmi ve bilimsel gelişmesi ile giderek dünya ile daha sıkı bir şekilde birbirine bağlanıyor.
Avrasya’da Rusya geleneksel siyasi,ekonomi ve askeri gücüyle küresel barış,istikrar ve gelişmeye katkı sağlayacağı iddiasından bir an olsun vazgeçmiyor.
ABD’nin Küresel Piyasaların Kollektif Savunma misyonu eşitlik mücadelesine kalkışan diğerleriyle istikrarsızlığa sürüklenmiştir -gün be gün, yeni bir dünya ihtiyacı büyüyor.

*
İşte, ABD’nin kitle imha silahı başlığı taşıyan füzelere karşı Füze Kalkanı Savunma Sistemi baskısı kurması,sınırlarının yanıbaşına Füze Kalkanı yerleştirilen eşitlik mücadelesinde ülkelerin ulusal tehdite maruz kaldığı yönünde ihtilaflara neden oluyor.
Avrupa-Atlantik ve Asya-Pasifik sınırlarında taktik füze gruplarının sayısı artarken, Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması hükümleri eskimiştir,silah dengesi hızla bozuluyor.
Kollektif Savunma Misyonu Kuzey Kore ve İran nükleer füze tehditlerinin önlenmesinde yetersizdir;Küresel Güvenlik,İstikrar ve Gelişme köreliyor.

*
Çağdaş devletler rejimleri ve işleyişlerinde sınırsız uygarlık için oluşturdukları sistematiklerde vicdan ve düşünce özgürlüklerini amaçlayan özgür insanlar yetiştirmeyi planlıyor.
Rağmen Batı’nın -mesela, Ortadoğu’da güvenlikli bir bölge oluşturmak ve itikadî hedefleri teminen Osmanlı’nın pan-islamist resmi ideolojisinin dipten bir dalga gibi sivil toplumdan kamusal ve özel yönetimlerde genişlemenin hareketi olan Arap Baharı ile İslam’ın Birliği çatısında ortak vatan oluşturulması hareketine verilen destek,
Sonuçta milyonlarca insanı vatandaşlık yerine din, eşitlikler yerine din birliği, adalet yerine insan olmayı öngören, dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesine olanak tanımayan taassubî toplumlara sebep olmuştur.
Bu kaynaktan türeyen İslamcı radikalizmin ise küresel piyasaların yeni “Ali kıran-baş keseni” olduğu görüldüğünde de korkuyla titreniliyor -çaresiz, Küresel Güvenlik,İstikrar ve Gelişme için ortaklaşa yeni bir dünyaya kapı aralanıyor…

*
Yeni dünyanın oluşturulmasında lider ülkelerin ortak stratejik işbirliği, İsrail’in Filistin ile barışı çerçevesinde Ortadoğu’da güvenliğinin sağlanması temelinden gelişmektedir.
Suriye savaşının yayılarak radikal bir çatışmaya dönüşmesi ve İran’ın nükleer sorununun dünya toplumunda uyandırdığı endişe düzeyinin düşürülmesi- özetle, bölgeden dünyayı tehdit eden Sünni-Şii radikalizmine engel olunması işbirliği yürütülüyor.

*
Kimi diğer sorunların da çözülmesi ardından meşruiyeti ve güvenilirlik sorunu ile tartışılan BM Güvenlik Konseyi, ulusal çıkarları için ayrıcalıklı pozisyonlarını dünya siyasetinin belirleyicisi yapan mevcut statükonun uluslararası hukukun üstünlüğünde uluslararası sistem ağlarına yeniden yansımasıyla,
Dünyayı düzenleyen IMF,Dünya Bankası,Dünya Ticaret Örgütü,NATO ve AB gibi gerek ekonomik gerek siyasi kuruluşlarla Küresel Güvenlik,İstikrar ve Gelişmenin sağlanması umuluyor.

*
Suriye’de iç savaş İslamcı radikalizmin çökertilmesi odağında sürerken, taraflar yeni Cenevre Konferansı yolunda birbirlerinin güçlerini mütemadiyen politik hamlelerle deniyor.
Tunus,Libya,Yemen’de radikal liderler suikastlerle safdışı ediliyor -işte,dünyanın en büyük İslamcı radikalizmini temsilen Müslüman Kardeşler Örgütünün Mısır’daki Hürriyet ve Adalet Partisi iktidarı -sanki,bir kumanda mekanizmasını andırırcasına, yüzbinlerce Mısırlının meydanlarda “Firavun Mursi” sloganlarını olumlayan Ordu vasıtasıyla indirilmiştir -şimdi, Müslüman Kardeşler örgütünün aşırıcıları tükeninceye kadar bir-bir tasfiye ediliyor…

*
Ortadoğu’da İslamcı radikalizm ile amansız savaş sürerken, Gazze’ye abluka koyan İsrail ile İsrail’in var olma hakkını tanımayan ve terör örgütü olarak kabul edilen HAMAS, son zamanların en sakin dönemini yaşıyor!
Görüntüde 2012 Kasım’ında İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırının ardından Mısır aracılığıyla elde edilen ateşkese riayet eden taraflardan İsrail, Gazze’nin sorumluluğunun HAMAS’ta olduğundan hareketle her türlü roket atışından örgütü sorumlu tutmaktadır, HAMAS ise sınırın kontrolünü polis yerine silahlı kanadı Kassam Tugayları’na teslim ederek güçlendirmiştir.

*
Halbuki, Suriye İç Savaşı,Mısır, Lübnan olayları bileşkesinde Gazze’deki sakinliğin arka planında;
Birincisi,İsrail’in askeri stratejisinin gelişen teknolojik değişimler paralelinde geliştirdiği Demir Kubbe hava savunma sistemiyle -ki amacı;çatışma ile düşmanın gücünden sakınmak -fakat, düşmanın hızlı ve saldırgan biçimde zayıflıklarını ortaya çıkararak en fazla zarar verecek yerinden vurmak,fiziki ve moral olarak etkisizleştirmek ve yıkmak olan manevra savaşlarına yönelmesiyle kazandığı gücün,
Gazze Bölgesinde HAMAS’ın Tel-Aviv, Kudüs ve İsrail’in yüzde 70’ini bombalayacak seviyede 5 bin adet kısa menzilli füzesi,binlerce orta menzilli füzesi, İslami Cihad örgütünün 2 bin füzesi ve diğer grupların da yüzlerce füzesini etkisizleştirmekte çok üstün olması ,
İkincisi,HAMAS’ın Suriye savaşının başlamasının ardından İran ve Hizbullah yörüngesinden uzaklaşması,Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütünün hükümetine ve Türkiye ve Katar ile ilişkilerini geliştirmiş olması, Mısır’da Müslüman Kardeşler örgütü ile bağlılığı ve Mursi iktidarıyla olan siyasi ilişkisinin -şimdi,Mursi’nin iktidardan düşmesi ile sona ermesiyle boşluğa düşmüş olması,
Üçüncüsü, Mursi’nin devrilmesinden sonra Katar Emiri’nin finansal kaynağı kesmesi,
Dördüncüsü, HAMAS’tan memnun olmayan Tamarud (İsyan) Hareketinden duyulan endişe bulunuyor.

*
Nitekim,uzun zamandan sonra ilk kez Başbakan Binyamin Netanyahu ve Özerk Yönetim Lideri Mahmud Abbas, İsrail-Filistin arasında yeni barış planını yüz yüze görüşürlerken,
Görüşmelerin en önemli maddelerinden biri olan sınır güvenliği -şimdiden, HAMAS sayesinde sağlanıyor!

*
Bu sırada siyasi İslamcılığın lideri Recep Tayyip Erdoğan -ki, giderek muhteşem kaderini yaşamak üzere Arap İslam ülkelerinde ve Türkiye’de yalnızlığa terkedilmektedir, Marmara Depremi’nin yıldönümünde Bursa’da düzenlenen kentsel dönüşüm töreninde konuşuyor.
Dört parmağı ile Mısır’da iktidardan düşürülen İslamcıların sembolü olan “rabia” işaretini gösterirken, “Mısır’da iki tablo var.Biri Firavunların izinden gidiyor.İkincisi Musa’nın izinden gidenler. Musa’nın izinden gidenler galip gelecektir. Sisi pisi,ne olursa olsun,bunlar gidicidir”diyor…

*
Marquis de Condorset Fransa Devrimi düşünürüdür,insanın yetkinleşebileceğine ve insanlığın sonsuzca ilerleyebileceğine inandı.
Böylesi durumlar için, “Bilginlerin aydınlatamadığı toplumları şarlatanlar aldatır” dedi.

19.8.2013

19.8.2013 - gazze gaza