Mısır’da akan bu kan kolay kolay durmaz…

 

NECDET BULUZ

 

Mısır’da askeri darbenin gerçekleşmesinde birçok nedenler var. Mursi yönetiminin hatalı tutumu, Müslüman Kardeşler’in tehlikeli boyutlara varan tırmanışı, başta Amerika, İsrail, AB ve birçok Arap ülkesini rahatsız etti. Bu nedenle de “Mısır’a demokrasi gelmesi gerekiyor” görüşü etrafında bütünleşen dış güçler ülkede askeri darbeye destek verdi. Sisi yönetimi, göstericilere karşı çok acımasız davranıyor. Bu satırlar yazılırken, Müslüman Kardeşler cephesinden gelen haberler ölü sayısının 3000’i aştığını gösteriyor.

Darbeyi ve sivil halka karşı katliamın karşısındayız ve bunu kınıyoruz. Mısır’daki olayları da hiçbir zaman savunmadık ve savunmuyoruz. Ancak, askeri cunta Lideri Sisi, arkasına dış güçlerin desteğini almasa böyle katliamlara imza atamaz. Hiç kimse şüphe etmesin, darbeye “darbe” demeyen, katliamlara “katliam” gözü ile bakmayan dış güçler Sisi yönetimine baskı yapmadığı sürece de Mısır’da kanın akması durdurulamaz. Mısır, daha çok kan gölüne döner.

                                                         DIŞ GÜÇLERİN İŞBİRLİĞİ

                                                             Bugün gelinen noktaya baktığımızda uluslar arası kuruluşların da artık küresel güçlerin dümeninde hareket ettiğini görmekteyiz. Birleşmiş Milletler, Mısır’daki katliamı görüşmek için toplanıyor ve yapılanlara “katliam” demiyor. “Her iki taraf da şiddeti durdurmalıdır” diye tavsiye kararı çıkarıyor. Dikkat edilecek olursa bir gün önce Amerikan Dışişleri Bakanı ve sözcüsü de Mısır’daki olayları değerlendirirken “İki taraf da şiddetten uzak durmalı” açıklamasında bulunmuştu.

Bu açıklamaları iyi okumak gerekiyor. Dış güçler Mısır’da askeri darbeyi halen destekliyor, Sisi yönetiminin yaptıklarını onaylıyor ve açıklamaları ile de adeta teşvik ediyorlar.

Geçenlerde yazdığımız bir yazıda, Mısır’daki darbenin hazırlayıcılarının Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkeleri olduğunu söylemiştik. Hatta Başbakan Erdoğan’ın hiçbir zaman adı geçen bu Arap ülkelerini suçlamadığını yadırgadığımızın da altını çizmiştik. Yazımızın mürekkebi kurumdan Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz yine bir açıklama yaptı ve “Mısır’ı teröre karşı savaşta destekliyoruz. Fitneyi ateşlemeye çalışanlar karşısında Sisi ile birlikte oluyoruz” dedi.

SUUDİ ARABİSTAN BAŞ ROLLERDE

Suudi Arabistan, askeri darbeyi gerçekleştiren Sisi yönetimine daha önce 5 milyar dolarlık yardım sözü de vermişti. Suudiler, şimdi Sisi yönetimine daha fazla yardım edeceklerini de açıkladılar. Kral Abdülaziz’in bu açıklamalarına anında Katar, BEA ve Ürdün de katılmış ve Mısır’daki Sisi yönetimin yanında olduklarını açıklamışlar.

                                                          Dikkat edilmesi gereken nokta, Mısır’daki katliamlar kınanmadığı gibi, darbe yönetiminin daha fazla katliam yapmasının da önü açılmıştır. Amerika’nın ve AB’nin zaten tavırları bellidir. Uluslar arası kuruluşlar hem sessiz, hem de küresel güçlerin dümeninde hareket etmektedir. Böyle bir durum karşısında bu ülkede kan akmasının önüne geçilebilir mi? Ağa babaları böyle istiyor, olaylar da o istekler yönünde devam ediyor.

ABD Başkanı Obama, son açıklamalarından birinde “Ortadoğu’da İsrail’in güvenliği ve geleceği bizim için çok büyük önem taşıyor. Öncelikle biz, İsrail’in güvenliği için çalışıyoruz” demiştir. Eğer, Obama’nın bu açıklaması iyi okunursa, bugün Mısır’daki olayların nedeni daha iyi görülebilecektir.

DİPLOMASI GÜÇ VE USTALIK GEREKTİRİYOR

Mısır’daki katliamların sürmesi üzerine Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gece-gündüz telefon diplomasisi yapıyor. Aramadığı ülke ve yetkili kalmadı. Sürekli olarak da Suudilerle, Katarlılarla, BEA ve diğer Arap ülkeleri yetkileri ile görüşüyor. Amerika, Avrupa Başkentlerindeki yetkililerle de temaslarda bulunuyor. Sormak istiyoruz, Türkiye Mısır’daki gidişte bugüne kadar neyi değiştirebildi? Başbakan, dış güçlere verdi, veriştirdi, önüne geleni suçladı, ne değişti? Önemli olan, burada ülkenin ağırlığı, bu ağırlığın verdiği güçle bazı şeyleri istenilen yöne çevirebilmedir. Dış politika, bu gücü ve ustalığı gerektirir. Gerisini yazmak istemiyoruz, teferruattır.

Buradaki bütün olay, Müslüman Kardeşler’in gücünün ve belinin kırılması olayıdır. Bunu Sisi’ye yaptıracaklar, belki de işleri bittiğinde Sisi’yi de düşürüp, yargılatacaklar, Hüsnü Mübarek’ten beter hale sokacaklardır. Bu tür olaylar Ortadoğu’nun bir kaderidir.

e.mail: necdetes@mynet.com

 

                                                        

                                          

  

NECDET BULUZ - necdet buluz