İnsan’ın evren bilgisi karşısında bilge,sonsuz,yaratıcı Tanrı tasavvurunda yetkinleştiği,beher profesyonelin yetki kullanımındaki otoritesini karizma,gelenekçilik ve rasyonelist alt yapıda sistematikleştirdiği bu zamanda;
Türkiye,Atatürk ve inanmışlarıyla şeriatın karanlığından, din adamının tasalludundan kurtulmuş, aklın rehberliğinde aydınlıklara çıkmıştı.
*
Ne ki, Atatürk’ün,”Milletin hakimiyetini bir şahısta yahut belirli şahısların elinde bulundurmakta menfaat bekleyen cahil ve gafil insanlar vardır. Hükümdarlar, kendilerini aslı olmayan bir kuvvetin temsilcisi tanırlar ve bundan zevk alırlar.
Fakat onların etrafındaki menfaatperestler, bunu din kisvesine büründürerek milleti iğfâle, küçük görmeye çalışırlar.Nihayet milletin kulağı bu söylentilerle dolar ve o telkinleri dinin icabı ve gerçeklerin ifadesi olarak kabul ederler.Bu gibilere gerici, hareketlerine irtica derler” ifadesine aldırmadık!
*
Sonra işbirlikçi ve yüce İslam dinini dünyevileştilen bir cemaat ve siyaset gürûhu yıllarca yeraltından işleyip insanların eğitim,sağlık gibi alanlarda kalitelerini oluşturmayla insan sermayesi yatırımı,
Aşağılık bir çıkar algısına bulanmış din-iman yoluyla kişiler arası ilişkilerin,güvenin,duyarlılıkların sağlanması ve hedefe yönelişlerinden sağlanan sosyal sermaye yatırımından bir dip dalgası gibi geldi.
*
Bağımsızlıkçı, çağdaş ve anti-emperyalist akıl ve vicdanı tepeden tırnağa Yargı’da, Seçim Kurullarında,Merkezi-Yerel İdari ve Mali bürokraside,asker-polis ve istihbarat gücünde,üniversitelerde tasfiye ederek,
O yapının altında kardeşlik fikri,dayanışma hissi, ahlaki fazilet ilkesi ve dini eğilimler üzerinden sivil toplum kuruluşları, dini ve mesleki birlikler,esnaflar,üreticiler,ticaret erbabı,sanayiciler ve sermaye sahiplerinin yarattıkları aş ve iş’e farklı sosyal yapılı,etnik özellikli,değişik mezhep, cemaat,aşiret ailesinden gelenlerle ortaklık kurdular.
Şimdi tümü niteliksiz siyasetçi, sivil-asker bürokratlarla oluşturulan parti-devlet, bunların dışında kalan kesimlerdeki bireyden- sosyal yapıyı değiştirmeye yelteniyor!
*
İşte Başbakan Erdoğan, Yüksek Askeri Şura’sında Silahlı Kuvvetlerinin komuta heyetine İslamcı vizyonu doğrultusunda bir kere daha ayar biçmenin coşkusundadır, Küçükçekmece Belediyesi’nin bir açılışında konuşuyor.
“Millet sandıkta neyi, kimi işaret ediyorsa, herkes buna boyun eğmek, bunu kabullenmek, bunun gereğini yapmak zorundadır” diyor ve herkesin AKP’ye boyun eğmesini söylemeye-getiriyor!
*
Deme yahu! Halbuki değişim dalgasının özgür akıl ve vicdanları tehdit etmeye başlamasıyla birlikte halk bir silindir gibidir hiç bir engel tanımıyor.
Bıçak kemiğe dayanmıştır, dünyaya nesnel bakışın önünü tıkayan, bağımsızlığı iki paralık , ulusal birlik ve beraberliği darmadağın ve Türkiye’yi tüm komşularıyla düşman eden İslamcı AKP-devletine tüm yurtta evlerden-sokaklara-meydanlara, boyun devrilsin dercesine isyanlar ediliyor.
*
Şimdi halkın onbinlercesi -işte, tüm yurdu saran ve amacı sağlanıncaya kadar sürmesi garanti, şanlı Gezi Direnişleriyle birleşilmiş ne adaletin,ne insanlığın,ne hukukun olmadığı Silivri’dedir.
Savcısının başbakan olduğu,Türkiye’nin çözülememiş dosyaları ve düzmece bir çok belgeyle insanların zindanda tutulduğu -aslında,Kemalist Türkiye Cumhuriyetine duyulan nefretten ulusun Cumhuriyet’ini, o ulusun tarihe çıkış efsanesinin adını koyduğu Ergenekon Davasıyla tarihten silme operasyonunun karar gününde Silivri’de!
Onbinlerce yurtsever her yaşta kadın-erkek bol keseden ve hiç bir hukuka sığmayan yasaklara-baskılara aldırmadan Ergenekon Davası’nın karar gününde çağdışılığı, esareti asla kabul etmedikleri ve -kim ne derse desin, çağcıllığına,özgürlüğüne ve lokmasına göz dikenin gözünü çıkarmak için Silivri’dedir.
*
O yurtseverler Atatürk’ün “Mazinin kararsız, çürümüş zihniyeti çökmüştür. Bütün dünya bilmelidir ki, Türk milleti hakkını, haysiyetini, şerefini tanıtmaya kadirdir.Türk milletinin haysiyetinin bir zerresine, vatanın bir avuç toprağına vuku bulacak tecavüzün bütün mevcudiyetine vurulmuş darbe olacağını farketmeyeceğini sanmak hatadır” ifadesinde yükselmiş ruhtadırlar.
*
Yurtseverlerin -bugün buradaki, “Silivri zindanı yıkılacak” sloganları, AKP-Devletini yıkıncaya kadar sürdürecekleri ihtarlarıdır.
Halkın ihtarları, Atatürk’ü,”Ordumuz,Türk birliğinin,Türk kudret ve yeteneğinin,Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir”sözünde yanıltan,
Mensupları Ergenekon Davası’nda bir terör örgütü gibi zindanlarda tutulan parti-devletin sözde insan,sözde asker,sözde silah arkadaşı Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in kulağından girsin ve taa yüreğine insin!
Bu halk “Mustafa Kemal’in askerleridir.”
5.8.2013