NECDET BULUZ
“Barış süreci” ile başlayan ve PKK ile yapılan pazarlıklarda bugüne kadar somut bir sonuç alınmadığı görülüyor. Dikkat edilecek olursa gerek İmralı, gerek Kandil, gerekse PKK’nın siyasi uzantısı BDP’liler AKP Hükümeti’ne “Verilen sözleri tut, adımını at” diyorlar. Adım atılması konusunda da süre veriyorlar. “Bu adımları atmazsanız, biz de gereğini yerine getiririz” diyorlar.
PKK’nın ne istediği belli. Öcalan’ın derhal serbest bırakılması, tüm tutuklu KCK ve PKK’lıların salıverilmesi, koruculuğun kaldırılması, Doğu ve Güneydoğu’daki karakol ve baraj yapımlarının durdurulması, ana dilde eğitim, Anayasa’da hakların garantiye alınması ve Özerk Kürdistan’ın kurulması yolundaki engellerin kaldırılması. Bu isteklerin belirlenen süre içinde yerine getirilmemesi PKK’nın bu kez şehirlerde meydanlara ineceğinin, geniş kitleleri sokaklara taşıyacağının bir mesajı olarak da okunmalıdır. Çünkü bunun hazırlıkları yapılıyor. Gerek internet sitelerinde, gerekse yapılan açıklamalarda bu konu bugünlerde sıkça dillendirilmeye başlandı.
PKK ÇEKİLMİYOR, AKSİNE GÜÇLENİYOR
Terör örgütü tehdit ediyor. Çekilmesi gereken silahlı güçlerini çekmiyor. Silah bırakmıyor. Teslim olan bazı PKK’lıların itirafları da bu gerçeği gösteriyor. Yapılan soruşturmalardan PKK’nın çekilmediği, aksine şehirlere yerleştiği de görülüyor. Terör örgütü şimdi şehirlerde güçleniyor. Yine teslim olan PKK’lıların itiraflarından PKK’nın militan sayısının 100 bini bulduğunu da anlıyoruz. Bu itiraflar, belgeler devletin güvenlik birimlerinde de var. Ortada gizli, saklı bir şey yok.
Devletin valisi de, üst düzey yöneticileri de bu konuda yaptıkları açıklamalarda PKK’ya yeni katılımların olduğunu, çekilmenin ancak % 15’inin gerçekleştiğini söylemediler mi?
Sınır dışına sadece sakat, yaşlı ve hasta olanların çıktığı, son katılımlarla terörist sayısının 25 bin olduğu da görülüyor. Şehirlerdeki 100 bini bulan militan sayısı ile 125 bin teröristin her türlü eylem için hazır bekletildiğini söyleyebiliriz. Bu militan güçlerin milyonlarca Kürt’ü meydanlara, sokaklara indirebilecek şekilde hazırlandıklarını da unutmamak gerekiyor.
MEYDANLARA İNMEYE HAZIRLANIYORLAR
PKK’ya yakın bazı internet sitelerinde yayınlanan açıklamalarda, terör örgütü militanlarının, barış konusunda AKP Hükümeti’nin beklenen adımın atılmaması halinde çok büyük katılımlarla meydanlara inmeye hazırlandığı, bu eylemlerin Gezi eylemlerini katlayacağı, bunun için hazırlık içinde olunduğu vurgulanıyor. Zaten Gezi eylemlerine de BDP’nin destek verdiği Eş Başkan Selahattin Demirtaş tarafından açıklanmıştı. Demirtaş “Biz, Gezi eylemlerinin hem yanındayız, hem içindeyiz. Ancak darbe ile hükümetin düşürülmesine karşıyız” demişti.
Bugün Doğu ve Güneydoğu’da kendi güvelik birimlerini oluşturan PKK’ya karşı hiçbir işlem yapılmıyor. Bu miltan güçler tek tip giyiniyor, yüzlerini poşu ile kapatıyor, eğitim yapıyor, yol kesiyor, kimlik kontrolünde bulunuyor. Üzerlerindeki tişörtlerde Öcalan’ın fotoğrafını taşıyor. Ellerinde kendi bayrakları ile ortaya çıkıyorlar. Zaman zaman polis bu güçleri tazyikli su ile dağıtıyor ama nedense bunları yakalamıyor, gözaltına almıyor, yargıya teslim etmiyor.
Ortada bir bilinmeyen ve kafaları karıştıran bilmece var. Hükümet kanadı “PKK ile hiçbir pazarlık yapmadık” diyor. PKK cephesinden “Adım atılmazsa yaptığımız anlaşmayı açıklarız” tehdidi geliyor. Kamuoyu olup bitenlerden hiçbir şekilde haberdar edilmiyor. Ne oluyor, ne bitiyor, Hükümet olanlar hangi adımları nasıl atacak bunları herkes birbirine soruyor.
TEHLİKE GİTTİKÇE BÜYÜYOR
Yanı başımızda Güney Suriye sınırını ele geçiren PKK’nın devamı PYD’liler, Özerk Kürdistan’ı kurduklarını ve yakında 4 parçalı Kürdistan Federasyonu’nu açıklayacaklarını söylüyorlar. Kuzey Irak’ta Barzani yine bildiğini okuyor, bir yandan da Türkiye’yi tehdit ediyor. İçeride ise KCK gücüne güç katıyor. Bizi yönetenler “Defacto’ya, oldu-bittiye izin vermeyiz” diyorlar ama BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyor.
Şimdi yeni bir kaos ortamına sürüklenebiliriz. Eğer, PKK ve yandaşları meydanlara inmeye başlarsa bu Türkiye’nin geleceğini de tehlikeye atacak ve siyasi otorite belki de beklenmedik şekilde sarsılacaktır. Çünkü böyle bir durumda iç çatışmaların bile başlayabileceğinin görülmesi gerekiyor.
e.mail: [email protected]