FIRAT’IN KIYISINDAKİ KOYUN
HÜSEYİN MÜMTAZ
Buradaki özne, koyun değil insandır. Mekân Fırat değil, Akyaka’dır. Olay ise basit bir kaybolma değil, “öldürülmek”tir.
Kars’ın Arpaçay ilçesi ile Ermenistan sınırı arasında kalan Akyaka yaylasında hayvanlarını otlatan Mustafa Ülker akşam dönerken sürüsünden Ermenistan topraklarına geçen tek koyununu almaya gitmiş. Ermeni askerleri çat diye vurup öldürmüşler.
Gel de Hazreti Ömer’i hatırlama!
Suriye sınırımızda önce 1000, ertesi gün 350’si yaya 2000 kişi gündüz gözüyle saldırıp sınırı geçmek istiyor.
Irak sınırımızda ise…
…“son olarak Tunceli, Karadeniz ve Garzan bölgesinden 8 Mayıs tarihinde yola çıkan 41 kişilik PKK’lı grup Metina kampına ulaştı. PKK’lı 41 kişilik grup 56 günlük yolculuğun ardından ulaştığı Kuzey Irak’taki kampta örgüt yöneticilerinden Delal Amed tarafından karşılandı. Amed, gruplarının Öcalan’ın çağrısı temelinde uzun ve yorucu bir yolculuğun sonunda Medya Savunma alanlarına ulaşmalarının son derece anlamlı ve sevindirici olduğunu belirtti. Amed, ‘Sürecin yüklediği misyon çerçevesinde hareket eden güçlerimizin Karadeniz’den, Dersim’den ve Garzan’dan yaklaşık 2 aydır yolculuğun sonunda son derece disiplinli, planlı ve örgütlü bir hareket tarzıyla sağ salim Medya Savunma Alanlarına ulaşmaları bizler için bir başarıdır’ dedi”. (Şeyhmus Çakan.18 Temmuz 2013)
41 terörist… silahlarıyla… tam 56 gün… memleketi kuzeyden güneye kat edip “sınırı” geçiyorlar..
Geçerken de Tunceli dağlarına ancak Kamer Genç dolayısı ile haberimiz olabilen bezlerini asıyorlar.
Kimsenin ruhu duymuyor, haberi olmuyor..
Olmuyor mu?
Sonra efendim, “4 parçalı Kürdistan”ın Irak parçasında zaten işlem tamam da, Suriye’deki “oluşum” da yoluna giriyor; Suriye’deki PKK’nın eşbaşkanı davet üzerine gelip Türkiye’de “görüşmeler” yaparken…
Irak’ta Barzani’nin himayelerinde “Kürt Kongresi” toplanıyor; biter bitmez bu sefer “Başbakanları” Neçirvan Barzani “görüşmeye” geliyor.
Üç nalla at tamam, iş kalıyor tek nala ve çocuğun adını koymaya..
İşte bunlarla uğraşırken doğuda Ermeni “tak” diye garip çobanı vurup öldürüyor..
Biz ise Suriye sınırındaki önce 1000, sonra 350’si atlı 2000 kişiye su ve gaz sıkıp “püskürtüyoruz”.
Baştan beri diyorum ki, “Gezi-Taksim”deki üç ağaçla uğraşacağına Irak-Suriye’ye bak.
Tunceli’ye bak..
Kars-Çıldır maceramız 40 yıl önceye dayanır..
Posof-Hanak-Damal; ve Ardahan-Arpaçay-Akyaka…
Televizyon ne kelime, uzun dalga Ankara radyosunun ancak güneş battıktan sonra dinlenebildiği; telefon konuşmalarının “Çık aradan Sivas”lı yapılabildiği; akşam saat sekizden sonra elektriğin olmadığı yıllardı..
Güzel yıllardı, çok güzel yıllardı.
Tatbikat dönüşü aracımız arızalanır da herhangi bir köy evinin kapısını çalarsak hoş karşılanıp sabaha kadar deliksiz uyuduğumuz yıllardı.
Çünkü herkes Türk’tü, Terekeme idi..
Şimdi de öyledir..
Ah şu “AB süreci” olmasaydı..
Tesadüf bu ya İZ TV’de “Gidiş-Dönüş Türkiye” programının Kars-Akyaka bölümünü seyrediyoruz.. Nevruz kutlamaları imiş, yakılan ateşin üzerinden atlanıyor, mahalli oyunlar oynanıyor, sonra törene katılan “erkân” hep beraber halaya kalkıyorlar..
Sunucu; “Barış halayı, umarız sınırın karşısında da aynı duygularla halay çekiliyordur” gibi bir şeyler geveliyor.
Birbirimize bakıp “Allah Allah, yanlış mı biliyoruz. Akyaka’nın karşısı; Ahıska-Ahılkelek değil ama acaba Nahcıvan yahut Güney Azerbaycan mı?”
Haritaya bakıyoruz, Akyaka’nın tam karşısı GÜMRÜ-Ermenistan..
Halay’ı da mı yabancı şirketlere ihaleye çıkardık?
Ermeni askerler çoban Mustafa Ülker’i “dur” filan demeden, su-gaz sıkmadan “tak” diye vurup öldürüyorlar.
Asıl ilginci ne biliyor musunuz?
Bir ay olmadı; “Ermeni soykırımının” 100. yıl dönümü etkinliklerine hazırlık bağlamında başkent Erivan’da düzenlenen konferansta konuşan Başsavcı Agvan Ovsepyan, “Türkiye’de kalan kilise ve araziler Ermenistan Kilisesi’ne iade edilmeli. Ermenistan Cumhuriyeti ise kaybedilen toprakları geri almalı. Bu talepler yasal zeminde olmalı” demişti.
Azerbaycan’dan da toprak talebinde bulunan Ovsepyan, “Ermenistan’ın hem Türkiye hem de Azerbaycan’la (Nahçivan bölgesi) arazi sorunu var. Bunun hukuki çözümü için tüm hukuksal kanıtlarla birlikte bir dava dilekçesi hazırlamalı Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslar arası Mahkemelere sunulmalı” ifadesini kullandıktan sonra sözde soykırım kurbanlarının torunlarına kesinlikle maddi tazminat verilmesini de talep etmişti.
Ovsepyan’ın toprak isteğinden sonra çoban Mustafa Ülker, koyunu için girdiği Ermenistan topraklarında Ermeni askerlerce öldürülüyor.
Mustafa Ülker üzerine keşke “Mavi Marmara tişörtü” filan giymiş olsaydı…2 Ağustos 2013
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Yazıları posta kutunda oku