İslamcılık ve Kürtçülük, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ideolojik karakterini belirlediği, siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye giriştiği ilk yıllardan beri her zaman temel ideoloji doğrultusunda siyasal ve toplumsal yapılanmanın önünde engel oldu.
İslamcı, Cumhuriyetin kurulması ardından Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı, inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda Türkiye’nin İslamın yolundan çıktığına, Batı medeniyetine saptığına,
Kürtçü,ulus devletçi anlayışın Kürtlere büyük acılar yaşattığı ve Kürtlerin yok oluş sürecine neden olduğuna inandı.
*
Ne gaflet! 11 yıldır Türkiye, İslamcı Başbakan Erdoğan ile yüzyıllık köhne pan-islamist Osmanlı konseptinde İslam ülkelerinde cemaatlerin ve dinci örgütlerin sivil toplumu, sendikaları,medyası ve anında harekete geçebilen kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla islami burjuvazi oluşturmak,devletleri ve rejimleri buna denk yapılandırma projesinde model ülkeydi!
Suriye’nin de ulusal,etnik,mezhepsel,sınıfsal farklılıklarının kaşınmasında, ülkenin sosyo-politiğinin istikrarsızlığa yüklenmesinde öncü rol oynandı.
*
Üstelik,Türkiye’de -ne, Ulusalcılığa -ne de,Avrasyacılığa prim verilmedi.
Bu suretle bölgesel dengeler adına Rus ulusçuluğu, antiAtlantikçi -fakat,emperyalist Avrasyacılığa -hâttâ, bölgenin diğer gücü Şii devrimci İran’a
siyaseten yüz verilmedi; var-yok İslamcılık kartına yatırıldı.
*
Bu suretle Türkiye; Türkler,Araplar,Kürtler ve Acemler bileşkesinde Ortadoğu coğrafyasında Kürtçü terör sorununa, Kürtçülük sorununa kendine menkul tek boyutlu çözümler aradı.
Kendi coğrafyalarında farklı siyasi karakterlerine rağmen Kürt Ulus Devleti ideallerinde bir olan Kürt Hareketiyle mücadelede -ne, Suriye -ne, Irak -ne,İran rejimleri -ne de,Rusya ile Kürt siyasetinin yerellerinde demokratikleşmesi ve istikrarları konularında ortak stratejiler geliştirmeye yönelinmedi.
*
Silahların bırakılmasıyla Terör Sorunu’nun sona ermesi karşılığı Kürt kimliğinin anayasal güvence ile kurumlaşması -ardından, Türklerin ve Kürtlerin bir arada kardeşçe ve eşitlik içinde yaşayacağı demokratik düzenin kurulacağı sanıldı.
Kürt Hareketinin Türkiye’de silah bırakmaları halinde bu mücadele yöntemini benimsemeyen, bunun sona ermesi için çaba gösteren 4 coğrafyanın Kürt kesimleriyle de kucaklaşacağı, edinilen tecrübe ile Kürt Sorunun çözülmesi aşamasına geçeceği hesap edilemedi.
Şimdi farklı ideoloji,görüş ve inançta Kürtlerin demokratikleşme perspektifinde kurumsal kimlikleri esasında birlik ve dirliklerini teminen ortak dille siyasal nicelik ve niteliklerini kazanması talebi olan Kürt Sorunu ile uğraşılıyor!
*
Kürt Hareketi,Kürt sorununun Türkiye Cumhuriyetin amili olan Lozan Anlaşmasından kaynaklandığı- o yüzden,cumhuriyetin ulusal,üniter esaslarının bu sorunun çözümünü zorlaştırdığı iddiasındadır.
Stratejisini -bir,”Madem Cumhuriyet’in kuruluşunda siyasi İslami çevreler dışlanmış ve Kürtler inkar edilmişse; bugün siyasi İslam bakış açılı bir iktidar söz konusu olduğuna göre, egoist davranıp her şeyi kendine mal etmemesi gerekiyor” noktasında İslamcı Başbakan Erdoğan iktidarıyla işbirliğinde yanaşmacılık,
İki, uluslararası güç dengelerinin yeniden şekillendirildiği bu süreçte “Tarih boyunca çatışarak kaybetmediklerini,müzakerelerde kaybettiklerini fakat bugün müzakere güçlerinin de çok yüksek olduğu” dinamiğinde belirliyor.
*
Hakikaten, model ülke Türkiye -ardından Arap ülkelerinin İslamcılığa dönüştürülen rejimlerinin ekonomilerini rekabetçi baskılara ve diğer serbest piyasa güçlerine dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutmayı başaramadıkları ve demokrasi başlığında hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarını güvenceye alamadıkları -aksine, toplumlarını Batı’nın canına-malına kasteden cihadçı bir taassuba yöneltikleri anlaşılmıştır.
Üstelik,Suriye’de muhalif güçlerin zafer kazanması halinde asgari bir bölgede iktidarın siyasetçiler yerine uluslararası İslamcı terör örgütlerinin eline geçme olasılığı ve İran’ın her türlü yaptırıma rağmen hâlâ nükleer gelişmesini sürdürdüğünden korkuluyor ve -işte,o projeye kahrediliyor.
*
O meşum projenin yerini ABD’nin küresel lider olarak Rusya’nın Avrasya’da bölge liderliği ile çeşitlenen yeni bir dünyanın kurulmasına, ülkelerin birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirmesine, ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmeye yönelineceklerine dair yeni bir plan almıştır.
Orta Doğu’da İsrail’in Filistin ile arasında yeni bir barış planı çerçevesinde BM merkezli uluslararası hukukun gerek ekonomik gerek siyasi kuruluşlarla uluslararası sistemin yeniden düzenlenmesine yansıtılması ve yeni bir dünyanın kurulması karşılığında,küresel barışa doğru Rusya’nın barış,istikrar ve gelişmeye katkısı bileşkesinde;
Orta Doğu’dan küresel barışı etkileyen zengin kaynakların paylaşımında birleşik ve tek bağımsız bir Kürdistan’da kavgaya yer vermeyecek bir denge öngörülüyor.
Bu öngörü, Kürt Hareketinin ulusal Kongresine giderken “Tarih boyunca çatışarak kaybetmediklerini,müzakerelerde kaybettiklerini fakat bugün müzakere güçlerinin de çok yüksek olduğu” noktasından Kürt stratejisini belirliyor.
*
Türkiye,11 yılda İslamcı Başbakan Erdoğan’ın olmayacak hayallerinden zarardadır.
Yanında hiç bir uluslararası gücün desteği kalmamıştır -üstelik,İslamcı vizyonuyla reddedilmiş bir halde Kürt ve Kürdistan sorunuyla başetmesi olanaksızdır.
24.7.2003