Tencere-tava ile uğraşırken…

NECDET BULUZ

 

 

                                               Başbakan, özellikle iftarlarda yaptığı konuşmalarda hala dikkatleri başka yönlere çekmeye çalışıyor. “Tencere tava çalan komşularınızı şikâyet edin” diyor. “Mısır’da öldürülenlere sessiz mi kalmamızı istiyorsunuz?” diyor. “Kredi kartlarını kullanmayın” diye ekliyor. “Ekonomimiz çok iyi, bizim güçlenmemizi istemeyen iç ve dış güçler önümüze engel koymaya çalışıyor” diyor.

                                                Türkiye’de hiçbir şey olmuyormuş gibi davranılıyor. Dış olaylarda köşeye sıkışmamışız gibi hareket ediliyor. Bölünme noktasına doğru sürükleniyoruz, Suriye politikamız çökmüş, dış Türklere yapılan zulümlerin şiddeti artıyor, ard arda gelen zamlarla geçinemeyenlerin sayısı artıyor, terör örgütü PKK’nın yapılanması ile Suriye’de adı konulmamış Kürt Devleti ile komşu olmuşuz bunların hiç birinden söz edilmiyor.

                                                PKK VE YANDAŞLARI MEYDAN OKUYOR

                                                 Tehdit ve şiddet içeren sözler ve açıklamalardan artık herkesin kaçınması gerekiyor. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın kapımıza dayanan tehlikeyi görmezden gelerek yaptığı açıklamalar artık kamuoyundan da büyük tepki alıyor. Türkiye’yi tehdit eden, bizi bölme noktasına getiren gelişmelerden ve olaylardan uzak kalmamız beklenmemelidir. Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde PKK ve yandaşları ayaklanmış, kurtarılmış bölgeler oluşturuyor, Devlete baş kaldırıyor, kendi güvenlik birimlerini oluşturmuş, Başbakan bunları görmüyor, hala tencere tava çalanlarla uğraşıyor. PKK’nın Suriye uzantıları sınırımızdaki kapılara Kürt bayrakları asmaya başlamış, Başbakan hala Mısır’la yatıyor Mısır’la kalkıyor.

                                                         Türk Dünyası kan ağlıyor. Kerkük’te her gün cinayetler işleniyor. Uygur Türkleri’ne katliam yapılıyor. Suriyeli Türkmenler aç-susuz ve sahipsiz ortada kaldılar. Güney Azerbaycan Türkmenleri yardım bekliyor. Türk Dünyası’nın Mısır’dakiler kadar hiç mi değeri yok?

                                                           Suriye Devlet Başkanı Esad’ı devirmek için 2,5 yıldır uğraş veren Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun iflas eden bu politikaları sonunda PKK’nın güç kazandığı da görülüyor. Bu saatten sonra Esad gitse ne olur, gitmese ne olur? Bugün Suriye’de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) aşırı İslami dinci gruplardan oluşuyor. Bu gruplar şimdi PYD ile savaşmaya başladı. PYD, güçlendirilmiş ve silahlandırılmış PKK’nın ta kendisidir. Şimdi Suriye’de Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın desteklediği güçler ile PKK çatışmaktadır.

                                                   TENCERE-YAVA İLE UĞRAŞILIYOR

                                                   İçeride çok daha ilginç ve tehlikeli oyunlar sergileniyor. PKK ve KCK yapılanmasında Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde PKK Asayiş Birlikleri adı altında yol kesip, kimlik kontrolü yapanlara karşı bu devlet nerededir? Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG- H) üyesi bir grup, yüzleri kapalı, üzerlerinde Öcalan posterleri ile şov yaptılar, polisler çatıştılar. Yaptıkları her hareket baştan sona kadar suç olan, adeta devlete meydan okuyan bu olaylar bizi yönetenleri hiç mi ilgilendirmiyor?

                                                              Şimdi soruyoruz:

                                                                Devletin istihbarat birimleri var, devletin güvenlik güçleri var. Bu yapılanmayı bugüne kadar tespit edemediler mi? Ettilerse niye dağıtamadılar? Bu yapılanma devlete karşı işlenen suçtur, kaç kişi gözaltına alındı, kaç kişi tutuklandı? Bunlar daha da güçleniyor, bunlara daha da katılımlar oluyor. Kandil ve PKK’nın siyasi uzantıları Hükümeti ve devleti sürekli tehdit ediyor. İstek üzerine istekte bulunuyor. Sanki içeride her şey düzgün gidiyormuş gibi hala tencere-tava ile uğraşılıyor.

                                                             İşte Cilvegöz sınır kapısında PKK’nın Suriye kolu PYD’liler işgal ettikleri alanlara bayraklarını astılar. Buna sadece seyirci kalmadık mı? Başbakan konuyu üstü kapalı geçiştirmeye çalışıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Gerekirse karşılığı veririz” diyor. Karşılık vermek için daha niye beklendiğini ve neyin gerektiğini merak ediyoruz.

                                                SIKINTILI BİR DÖNEMDEYİZ

                                                  Özetleyecek olursak, aslında son derece sıkıntılı bir dönem geçiriyoruz. İçte, Gezi eylemleri ile başlayan halkın rahatsızlığı devam ediyor. Başbakan, halen kendisine karşı eylem yapanları korku, tehdit ve şiddet içeren sözlerle sindirmeye çalışıyor. “Sen-ben” ayırımı yaparak toplumu bölme noktasına getirdiler.

                                                           Dışarıda iyice yalnızlaştık. Suriye batağı bizi belki de hiç tahmin edemeyeceğimiz noktalara sürükleyecek. Komşularımızın hepsi ile sorunlar yaşıyoruz. Amerika ve Avrupa’dan isteklerimize yanıt alamıyoruz. 5 milyon Suriyeli sığınmacı ile de başımız dertten kurtulmuyor. Bunun yanına bir de ekonomik sıkıntılarımızı koyduğumuzda ortaya çıkan tabloyu içaçıcı görmemiz mümkün olmuyor. Bütün bunları yaşayan Türkiye değilmiş gibi halen başka konularla gündemin doldurulması ve dikkatlerin başka noktalara çekilmesi bizi düzlüğe çıkarabilir mi?

e.mail: [email protected]

 

                                                           

NECDET BULUZ - necdet buluz