Bilim ve Ütopya yeni sayısını Büyük Haziran Direnişi’ne ayırdı!

 

Tarih : 30 Haziran 2013 – 16:21

Bilim ve Ütopya’nın yeni sayısı, 1 Haziran’dan itibaren bayi ve kitabevlerinde! Derginin kapak sloganı ise, “DİRENİŞİN BİLİMİ”…

Dergide Türkiye’yi sarsan Haziran Ayaklanması, ideolojik, siyasal, sosyolojik, psikolojik ve sanatsal boyutlarıyla işleniyor. Dergideki yazılar şu şekilde:


Örgütlü Güç Oyunu Bozar – Emrah MARAŞO
Direniş tek bir atakla bitecek bir hareket değildir. Direnişin zorbalıkla biteceğini sanan gericilik büyük bir yanılgı içerisindedir. Halk yeni biçimlerle, yeni mücadele araçlarıyla direnişini sürdürecektir. Cumhuriyet’e, özgürlüğe, bağımsızlığa sahip çıkan devrimci güç bu inisiyatifin önderliğini yaptığı, yeni örgütsel araçları ve mekanizmaları halkla birlikte kurduğu oranda halkın önü açılacak ve hareket liderine kavuşacaktır. 

‘Kemalizmle Mücadele Derneği’nin Yeni İcadı – Güney YAMAN 
Ne güzel, “AKP Kemalistleşti” formülüyle, medyadaki idiyokratlarımızın, Komünizmle Mücadele Derneği dönemi İslamcılarını imrendirecek bir metafizik düzeyine ulaştıklarını da görmüş bulunuyoruz: İslamcılık iyilik mertebesine konulurken, Kemalizm bütün kötülüklerle özdeştir. AKP gibi bir partinin bile suçlarını Kemalizm’e yamayacak kadar, Kemalizm’i nefret nesnesi haline getirmişlerdir. Bunlar aydın değil ideolog, ideolojilerinde zerre birikim olmaması açısından da idiyokrattırlar. 

Türk Toplumu, AKP’nin Biçmek İstediği Gömleğe Sığmadı – Yrd. Doç. Dr. Atakan HATİPOĞLU
Yaşanan son olaylar, Türk toplumunun tarihsel ve sosyolojik birikiminin, Siyasal İslamcıların ona biçtiği elbiseye uymayacak kadar gelişkin olduğunu ortaya koydu. Vücudunuza çok dar gelen bir gömlek hareket ettiğinizde nasıl yırtılırsa, AKP’nin dinci-mezhepçi zihniyetinin Türk toplumuna giydirmeye kalktığı gömlek de öyle yırtılmıştır. 

Korku İmparatorluğunun Sonu: İnsanlığın İlanı – Prof. Dr. Hüseyin ÖZEL 
Taksim direnişinin aslında, piyasanın egemenliğinin hem ideolojik olarak hem de, özellikle bugünlerde kendini gösteren biçimiyle, yani devlet şiddeti ya da açık faşizm yoluyla sağlanmasına karşı bir direniş olduğunu söylemek olanaklı görünmektedir. Başka deyişle, direniş piyasaya karşı kendi insanlığımızın dile getirilmesi çabasından başka bir şey değildir.

Kamusallık Yeniden İnşa Edilirken – Doç. Dr. Çağatay KESKİNOK 
Cumhuriyet’in bütün toplumsal değerleri yeniden ayağa kalkmaktadır. Bu süreç, kamusal alanın gelişeceği, halkın özgürleşeceği koşulları yaratacaktır. Eylemler, kamusal alanını yeniden inşa etmeye başlayan halkın gerçekliğidir; Vatan, Emek, Cumhuriyet ve Aydınlanma, kamusal ortak alanlar, doğal ve tarihi çevre, kent yaşamı için verilen mücadelelerin, hatta köylü mücadelelerinin aynı pota içinde kaynaşması sürecidir.

Türkiye’nin Geleceği: Diktatörlüğün Ruhsallığına Karşı Gezi Parkı Ruhsallığı – Dr. Cemal DİNDAR 
Kitlenin ötekine yönelen nefretini bizzat Lider’in nefreti olarak okumak gereklidir. Kitle, Lider’in diliyle, onun arzusu doğrultusunda konuşmaktadır. Despotizmin doruğunda, bu güce eklemlenen her söz ve eylem, ister bir miting alanında “…ezelim” nidaları, ister ölçüsüz bir şekilde şiddet uygulayan polis gücü olsun, bizzat Lider’in söz ve eylemidir.

Gezi Parkı Üzerine Psiko-Sosyal Notlar: Ölüme Karşı Yaşam – Doç. Dr. Haldun SOYGÜR 
Kendisinin malı gibi gördüğü insanları azmettiren ve kendisi gibi düşünmeyenleri kışkırtmaya çalışan bir iktidar neye hizmet etmektedir? Suçu açıkça ortada olanların cezalandırılmak bir yana neredeyse ödüllendirilmesi, mağdur konumundaki direnişçileri şiddet için kışkırtmak değil midir? Böyle bir tutum, sıradan bir polis memurunun kurbanı “insan gibi görmemesine” yol açmaz mı? Bu insanları, Madımak ateşinin karşısında, ağzından salyalar akarak “Cehennem ateşi işte bu” diyebilenlerin durumuna sürüklemez mi? 

Yürüyerek Dik Durmanın, Durarak Yürümenin Yeni Formu: Çağdaş Sanat… – Ekrem KAHRAMAN 
Daha direniş sırasında yaygın olarak özellikle müzik alanında ortaya çıkan marş, şarkı, dönüştürme vb. formlara sahip tepki yapıtlar ocaktan henüz inmiş ilk ateşin ısısını taşıyor olsalar da göreceksiniz önümüzdeki süreçte yepyeni sonuçlara yol açacaklar. Çünkü insani birey ve toplum olmanın beklenen ruhu, kalbi ve aklı uyandı. Uyanmakla da kalmadı hemen ayağa kalkıp kendini sokağın yaratıcı kucağına attı. 

Direniş, Medya ve Sansür – Prof. Dr. Korkmaz ALEMDAR
Gezi Parkı haberlerine sansür uygulayan doğrudan başbakandır. Bu sansür her bir iletişim aracının doğrudan denetlenmesi ya da yayın yasağı konularak yapılan bir sansür değildir. Daha vahimi “aba altından sopa” gösterilerek yapılan sansürdür. 

Komplo Teorisyenlerinin Amerikan Hayranlığı – Haluk HEPKON
Siyasi ufukları uluslararası güçlerin piyonu olmakla sınırlı AKP’li çevrelerin ortaya attığı komplo teorilerinin ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Halk hareketi er ya da geç hem onları hem de üretip yaydıkları saçma sapan senaryoları tarihin çöp sepetine atacaktır.

Tıp ve Sanat – Prof. Dr. Ali KUTSAL
Büyük bestecilerin biyografileri incelendiğinde Schubert, Chopin, Skrjabin gibi bestecilerin bir kısmının yaşamlarının hastalıkları nedeni ile sınırlı olduğunu bildikleri dönemlerde bile önemli besteler yaptıkları görülmektedir. Hatta bazıları ölmek üzere oldukları dönemlerde “hayatlarının eserleri” olarak nitelenebilecek besteler yapmışlardır. Rossini, Bizet, Smetana gibi besteciler ise kronik hastalıklarını yaratıcılıkları açısından itici güç olarak kullanmışlardır. 

Marksist Yabancılaşma Teorisini Doğru Kavramak: Ütopik Sosyalizm mi? Bilimsel Sosyalizm mi? – Prof. YU Wujin 
İki perspektif arasında temel bir farklılık vardır. Birincisinde yabancılaşma ahlaken aşağılanan negatif bir olgudur. İkinci aşamada ise yabancılaşma tarihsel nesnelliği olan kaçınılmaz bir olgudur ve olumlu karakteri tarihsel bakımdan tümüyle olumlanmalıdır. Genel düşünce akışının terimleriyle ifade edersek, birinci aşama, soyut insan tabiatı üzerine oturan, ahlaki yaklaşım içeren komünizm veya hümanizmin alanına girer. İkinci aşama ise tarihsel evrimin nesnel kaçınılmazlığı üzerinde yükselen tarihsel materyalizme bağlanır.

Yüksek Öğretmen Okulları Gerçeği – Prof. Dr. Ali Nihat BOZCUK
Temmuz ve Ağustos aylarının sıcağında her gün verilen 7 saatlik derslerde ve sonrasında gösterdikleri özverili çabalar, o dönemde eğitim ordusunun engin bir görev aşkı ile çalıştığını gören bizlere örnek oluyordu. Akşam etüt saatlerinde bizi ziyarete geliyor ve hepimize moral veriyorlardı. Çünkü bir hedefe kilitlendikleri için bu gayreti gösterecekler ve bizleri lise mezunu ederek bununla gurur duyacaklardı. 

Bilim, Eğitim ve Siyaset: İnsan Doğası Üzerine Bir Deneme… – Çağrı Mert BAKIRCI 
Bilimsel, tarafsız, gerçeklere dayalı ve kişisel beceri ve yetenekleri teşvik edebilecek bir eğitim sistemi, insanlığın ilerlemesi için garantiye alınması gereken en önemli haklardan biridir. Çünkü toplumların ne olacağı hususunda, bireylerinin eğitimi, dolayısıyla algıları, bilgileri, kültürleri ve eğitimle kazanılabilecek daha nice beceri ve yetenekleri yol gösterici olacaktır. ‹şte bu eğitimin art niyet taşımaması ve tarafsız, özgür, ilerici ve aydın olabilmesi için bilimin siyasetle temas ettiği en temel nokta da budur. 

Bilimler – Prof. Dr. Remzi DEMİR 
Öyle anlaşılmaktadır ki “bilim eleştirileri”nin ardında yatan en önemli etmenlerden birisi de, bilim ve teknolojinin binlerce yıllık yaşam biçimlerini ve anlayışlarını, nispeten çok kısa bir sürede yerle-bir etmeleridir. Ancak, geriye dönüş yoktur! Hakikî Dünya’nın sorunlarıyla olduğu kadar Teknolojik Dünya’nın sorunlarıyla da baş etmeyi öğrenmemiz gerekecektir ve bu yoldaki en güvenilir rehberimiz yine bilim olacaktır.

YAŞAM AĞACI’nde Bu Ay: Polis Şiddetinin Araçları ve Sonuçları 
Bu gazların ve kimyasalların birçoğundan kurtulmanın etkili bir yöntemi bulunmasa da, en isabetli olanı bu gazların kullanımının yasaklanması veya sınırlandırılması olacaktır. Çünkü bu kimyasallar, ölümcül etkilere neden olabilmektedir; hele ki belirli dozlar aşılacak olursa… Bu kimyasallarla karşı tepkimeye girebilecek bazı kimyasallar kullanılarak etkileri kısmen azaltılabilecek olsa da, biyolojik olarak bireyler bundan mutlaka kısa ve uzun vadede etkilenecektirler.

Anlatı Ustası Devrimci Bir Yazar: Oktay Akbal – Feyziye ÖZBERK 
Kendine özgü, yumuşak, sıcak ama vurucu bir anlatımı var Akbal’ın. Türkçeyi çok güzel kullanıyor. Kısa, yalın, canlı cümlelerle; kendiyle ya da bir okuruyla dertleşir gibi yazıyor. Bazen tek bir sözcükle meramını anlatmayı başarıyor. Yani az sözle çok şey söylüyor. İçtenlikli bir anlatımı var. 

İslâm Astronomisi – Prof. Dr. Melek DOSAY GÖKDOĞAN 
Ortaçağ İslâm Uygarlığı’nda astronomi bilimine, her şeyden önce dinî gereksinimlerle ihtiyaç duyulmuştu. Bunların başında da Yaradan’ın eseri olarak evrenin sistemini anlama ihtiyacı ve daha sonra da pratik dinsel ihtiyaçlar geliyordu. Ayrıca, her ne kadar İslâm dinine aykırı olsa da astroloji dolayısıyla da astronomi ilgi çekiyordu.

Devletler Kuran Eklembacaklılar ve Etçil Bitkiler – Prof. Dr. Nurdan İNAN 
Bilinçli zihinsel deneyimler konusunda birbirine karşıt iki görüş mevcut. Bunlardan biri bilincin doğal seçilimle ortaya çıkmış olduğu, diğeri doğal seçilimle evrilmediği yönünde. Her iki durumda da asıl konu bilincin hangi hayvan bedenlerinde aranması gerektiği ve bulunduğunda nasıl tanımlanacağı oluyor. Karmaşık davranışlar ve değişen şartlara uyum sağlama yeteneği bilinçli bir zihni işaret etse de, her karmaşık davranış bilincin varlığını göstermiyor.

 

 

BENZER HABERLER

Direniş belgeseli: Artık Yeter!Redhack’i konu alan “Red!” filmi ile adından söz ettiren BSM-Bağımsız Sinema Merkezi, “Artık Yeter” filmiyle izleyici karşısına

Gezi Parkı kapağı NTV Tarih Dergisi’ni kapattırdıDoğuş Grubu tarafından çıkarılan NTV Tarih dergisi, Gezi Parkı direnişini konu alan Temmuz sayısı nedeniyle derginin yayımlanmaması kararı

(27 Mayıs 1915) Hükümet nihayet tehcir kararı aldıERMENİLER İÇ BÖLGELERE GÖÇ ETTİRİLİYOR Bu yazı serimizin altıncı ve son bölümünde sizlere Tehcir yani

Bilim ve Ütopya’nın yeni sayısı, 1 Haziran’dan itibaren bayi ve kitabevlerinde! Derginin kapak sloganı ise, “DİRENİŞİN BİLİMİ”… - image042