Tahrir’den çıkarılacak dersler…

 

NECDET BULUZ

 

                                               Mısır’da Müslüman Kardeşler’in temsilcisi Mursi’ye karşı son yıllarda dünyanın en büyük gösterileri yapılmış, bu gösteriler sonunda da Mısır Silahlı Kuvvetleri Mursi’ye karşı bir askeri darbe gerçekleştirmiştir. Zaten, Tahrir Meydanı’nda yapılan gösteriler uzun zamandır Mısır halkının Mursi yönetiminden rahatsızlığını ortaya koyduğu eylemlerle sarsılıyordu.

                                               Öncelikle belirtmemiz gereken konu, demokrasilerde darbelerden yana olmadığımızdır. Ancak, meydanın sesine kulak verilmediğinde, bu tür darbelerin çeşitli yollardan geldiğini de görüyoruz. Daha önce Mübarek rejimi de bu meydandaki gösterilerle yıkılmadı mı? Mübarek’in de seçimle geldiğini düşündüğümüzde, demokrasilerin sadece seçimle sınırlı olmadığını da söylememiz gerekiyor.

                                                DEMOKRASİNİN ANA KURALI

                                                    Mısır üzerinde Amerika’nın etkisini yok sayamayız. Halkın daha önce Tahrir’de ortaya koyduğu tepki, Amerika’nın arkasında durduğu Mübarek’i bile ayakta tutamadı. Mursi yönetiminin kurulmasında da Amerika’nın rolü yine ön planda oldu. Ancak, yine halkın direnci, eylemleri ve Tahrir’in sesi Mursi’nin 1 yıl bile dayanamaması ile çöktü. Bunda, Mursi yönetiminin çok büyük yanlışlarının ve halkın isteklerine yanıt verememesinin önemli olduğunu da unutmamak gerekiyor.

                                         Bu noktada Mübarek ile Mursi’yi de birbirine karıştırmamak gerekiyor. Amerika’nın kısa zaman içinde Mursi’den desteğini çekmiş olması da bu eylemlerin hızlanmasında ve bugünkü askeri darbenin gerçekleşmesinde rol oynamıştır. Bu nasıl mı oldu, kısaca ona bir bakalım:

                                                  Mısır’daki askeri darbeden sonra bir değerlendirme yapan ABD Başkanı Obama “Demokrasiler sadece seçimden ibaret değildir. Halkın sesine de kulak verilmelidir” diyerek Mursi rejiminin yıkılmasında hayal kırıklığı yaşamadıklarını vurgulamıştır. Mısır gibi bir ülkede askeri darbenin de Amerika’nın desteğinin dışında yapılmasının imkansız olabileceğini de düşünürsek, bu rejimin yıkılmasında bir dış müdahalesinin de var olduğunu görmüş oluruz.

                                          AŞIRIYA GİTMENİN BEDELİ

                                          Mursi, Müslüman Kardeşler’in temsilcisiydi. Göreve gelir gelmez, Mısır’da yapıyı değiştirmeye başlamış, kendi yetkilerini artırmış, kutuplaşma yaratmış, kadını yok saymış, şeriat kanunlarına göre ülkeyi yönetmeye kalkışmıştı. Sürekli olarak da dini siyasete alet etmeye başlamıştı.  Ülkedeki kilit noktalara da Müslüman Kardeşler kadrolarını yerleştirerek kendisini sağlama almayı amaçlıyordu. Daha da açıkçası bir diktatör görüntüsü çiziyordu. Hatta “Meşru seçimlerle iktidara geldim, istediğimi de yaparım”  havasındaydı. Buna bozulan ekonomiyi de eklediğimizde Mısır halkındaki rahatsızlığın ana nedenlerini görmüş oluruz.

                                                   Zaten Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in aşırılılıklarından başta İsrail, Amerika ve Batı ülkelerinde başlayan bir rahatsızlık vardı. Bu nedenle Mursi ve yönetimi sürekli mercek altında tutuldu. Zaten bölgedeki sıkıntının da had safhaya varmış olması Mursi yönetimini daha da sıkıştırdı ve askeri darbe ile son da gelmiş oldu. Askeri darbelere karşı çıkan dış güçlerin bile şimdi Mısır’daki durumu değerlendirirken “Sokağın sesine kulak verilmeliydi” demeleri bir yerde darbenin arkasında olduklarını da gösteriyor. Bazı Batı ülkeleri darbenin karşısında olduklarını söylüyorlarsa da bunun siyasi bir manevra olduğu da görülüyor.

                                          MISIR’DAN ÇIKARILACAK DERSLER

                                          Biz, yineleyelim: Başta askeri olmak üzere, her türlü darbenin karşısındayız. Bunu da hiçbir zaman alkışlamadık. Mısır’daki askeri darbeye de bu nedenle karşıyız.  Daha demokratik, daha halkın isteklerine eğilen bir yönetimin seçimle iş başına gelmesi ve ülkenin de aynı demokratik çerçevede yönetilmesi hepimizin isteğidir. Çünkü Mısır gibi İslam dünyasının önemli bir ülkesindeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık hem İslam ülkelerinde, hem bölgede depremlere neden olabilir.

                                                   Mısır’dan çıkarılacak ders ya da dersler var mı? Hiç kuşkusuz var. Mısır’daki askeri darbe, gerek askerin, gerekse sivillerin toplum mühendisliğine kalkmasını, demokrasiler için aynı ölçüde tehlikeli olarak görüldüğünün bir sonucudur. Koşullar ne olursa olsun, demokrasiyi savunmak, daha çok demokratik ortam sağlamak yönetenlerin kesinlikle dışlamamsı gereken en önemli konudur.  

e.mail: necdetes@mynet.com

 

 

                                         

 

 

 

 

NECDET BULUZ - necdet buluz