NECDET BULUZ
Geçenlerde 11 ülkenin Dışişleri Bakanı Suriye konusunda Katar’da bir araya geldi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da katıldığı bu toplantıda Suriye’nin geleceğinin nasıl belirleneceği masaya yatırıldı. Biz, iki yıldır bu tür toplantıları izliyoruz. Alınan tüm kararlara rağmen, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın bugüne kadar devrilemediği, hatta daha da güçlendiğini görüyoruz. O nedenle bu toplantıların da giderek hedefinden uzaklaştığı izlenimini ediniyoruz. Daha önce konu ile ilgili yazdığımız yazılarda Türkiye’nin Suriye konusunda kaderi ile baş başa bırakıldığını, bütün yükün de Türkiye’nin üzerinde kaldığını yazmıştık.
Bütün olay şu:
Suriye’de, Esad’a karşı savaşan gruplar, dışarıdan derme çatma toplanan aşırı İslamcı gruplardan oluşuyor. Bugüne kadar da aralarında bir türlü anlaşamadılar. Dağınıklar ve birbiri ile de mücadele diyorlar.
TERÖRİST GRUPLARIN SAVAŞI
Esad’a karşı savaşanlar arasında El Nusra örgütü başrol oynuyor. El Nusra, Amerika tarafından “Terörist grup” listesinde yer alıyor. Bu nedenle Amerika, muhaliflere ağır silah göndermede ağırdan alıyor. Bu silahların El Nusra’nın eline geçebileceğinden endişe ediyor. Bu konuda İsrail’in de baskısı var.
Rusya, Suriye’nin arkasında duran en güçlü varlık olarak dikkat çekiyor. Rusya ile Suriye arasında silah anlaşması da bulunuyor. Nitekim, son günlerde Rusya Suriye’ye çok önemli miktarda silah gönderdi.
İran’ın da destek verdiği Esad, şimdi Hizbullah’ın silahlı güçleri ile daha da güç kazandı. Daha önce elinden çıkan birçok stratejik yeri muhalif gruplardan geri aldı. Dengeler de oldukça değişmiş görünüyor.
TÜRKİYE ZOR DURUMDA
Şimdi gelelim bizim durumumuza:
Suriye’deki savaş uzadıkça bundan en fazla zararı gören ülkeyiz. Bugüne kadar uyguladığımız yanlış Suriye politikaları nedeni ile şu ana kadar 200 bini kayıtlı, 300 bini kayıtsız 500 bin Suriyeli sığınmacı Türkiye’de bulunuyor. Sınırımız yol geçen hanına dönmüş, tam kontrol edilemiyor. Bu sığınmacılar hem ekonomik, hem siyasi yönden bize son derece ağırlık veriyor.Gelecekte ne olacağı bu işin nereye uzanacağını da tahmin edemiyoruz.
Zaten Suriye’deki iç çatışmalar ülke boyutunu aşmış, bölgesel bir savaşa dönüşmek üzere bulunuyor. Hatta Ortadoğu uzmanları bunun gelecekte küresel bir savaşa neden olabileceğini de söylüyorlar. Ortaya çıkabilecek bir mezhep çatışmasından en fazla etkilenecek ülkenin de Türkiye olacağına dikkat çekiyorlar.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Katar’daki son toplantıda yaptığı açıklamada Suriye muhalefetine desteğin güçlenerek devam edeceğini söyledi. Zaten baştan bu yana, özellikle dışarıdan ithal edilen aşırı İslamcı gruplara destek veren Türkiye, bizim için son derece yanlış olan bu tutumunu hala sürdürme kararlılığında bulunuyor. Hiç kuşkusuz bunun olumsuz sonuçlarının da faturasını millet ödemek durumunda kalıyoruz.
RUSYA AĞIRLIĞINI KOYUYOR
Bu noktada Rusya’nın tutumu önem kazanıyor. Gerek Rusya Devlet Başkanı Putin, son yaptığı açıklamasında “Esed halkı ile değil, dışarıdan gelen eğitimli militanlarla savaşıyor. “diyor. Sonra da sözlerini şöyle sürdürüyor:
“ Irak’ta problemler var. Libya’da daha fazla sorun var. Dikkatli hareket etmek için bunlar yeterli değil mi? Bölge, kimsenin kontrol edemediği Pakistan-Afganistan sınırına dönüyor. Bundan sonra bu sorunlar altından kalkmak daha da zorlaşacaktır.”
Gerek Rusya Devlet Başkanı Putin, gerekse Dışişleri Bakanı Lavrov Amerika’ya adeta meydan okuyorlar ve “Suriye’de seçiminizi yapın” diyorlar.
Suriye, görüldüğü gibi, birçok ülkenin ve gücünün meydan savaşı verdiği bir yer haline dönüşüyor. Bu, çok daha büyük tehlikeleri de beraberinde getirecektir. Suriye’deki durum nasıl gelişirse gelişsin, bunun sonuçlarından en fazla etkilenen ülke yine Türkiye olacaktır.
e.mail: necdetes@mynet.com