Sokaktaki sıkıntılar, AKP içine de sıçradı…

 

NECDET BULUZ

 

                                                  Gezi Parkı eylemleri ile başlayan süreçte birçokları sapla samanı karıştırdı. Meydanları dolduran gençlerimiz, kadınlarımız, hemen her meslek grubundan vatandaşlarımız hükümet olanlara birçok konuda mesaj vermek istedi. Bunların ne olduğunu daha önceki yazılarımızda sizlerle paylaşmıştık. Masumane başlayan bu eylemlerde ne yazıktır ki, polis orantısız güç kullandı. Hiç kuşkusuz eyleme katılanların arasına bölücü unsurlar, marjinal gruplar da katıldı.

                                                    Polis bizim polisimiz. Hiçbir zaman milletimizin polisimizle karşı karşıya getirilmemesi gerekir. Bölücü, marjinal gruplara hepimiz karşıyız. Eylem için meydanları dolduranlar da karşılar. Bunu da çeşitli tepkileri ile zaten ortaya koydular, halen de koyuyorlar. Yakma, yıkma, kundaklama, çevreye zarar verme, güvenlik güçlerimizle çatışmaya baştan beri karşı olduk. Eylemcilere karşı orantısız güç kullanımına da karşı çıktık. Eğer, bölücü unsurlar etrafta cirit atıyorsa, güvenlik güçlerimiz bunlarla mücadele etmelidir. Masumane biçimde eylem yapanları bunlarla aynı kefeye koymanın yanlışlığı neyse ki geç de olsa fark edilebildi.

                                                     YANLIŞTAN DÖNÜLMELİDİR

                                                     Bu satırlar yazılırken, Taksim Gezi Parkı’ndaki bölücü gruplara karşı polis operasyon yapıyordu. Bu operasyonu biz de destekliyoruz. Kaldı ki, Gezi Parkı’nda bulunan eylemciler de polisin yanında yer aldı ve bölücülere karşı tepkilerini koyarak polisimizin yanında yer aldılar. Siz, hala bu eylemcilere “terörist” gözü ile bakabilir misiniz?

                                                     Başbakan Erdoğan, eylemcilere karşı başlattığı yanlış tutumunu bakıyoruz yumuşatmış görünüyor. Doğru olanı da budur. Eğer, meydanlara taşan bu insanların bazı sıkıntıları varsa, bu sıkıntılarını da eylemlerle ortaya koyuyorlarsa, bizi yönetenlerin bunlara kulak vermesi gerekiyor. İnatlaşmanın, insanları küçümsemenin, hakaret etmenin, bu ülkede yaşayanları kamplara bölmenin bir anlamı yoktur ve bunun ülkeyi bir enkaza çevireceğinin de bilinmesi gerekir.

                                                     TOPLUMDAKİ RAHATSIZLIKLAR

                                                     Toplumun çok büyük bir kesiminde çok büyük rahatsızlıklar vardır. Bu rahatsızlıkların birçoğunu biz de yaşıyoruz. Nitekim AKP içinde de konu ile ilgili rahatsız olan milletvekillerin, yöneticilerin olduğu da son olaylarla ortaya çıktı. Bunların çoğu, Başbakan’a ve yönetim kadrosuna sağduyu çağrısında bulundular. Eyleme katılan gençlerin haklılığını savundular. Parti içinde de çatlakların büyümeye başlaması, Başbakan’ın kendisine çeki düzen vermesiyle sonuçlanmış görünüyor. Bunun başlangıcı olarak, eylemcilerden bir grubu Başbakan dinleyecek, sorunlarını masaya yatıracak. Bunu, sağduyulu bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz.

                                                         Bakın, AKP içinde de rahatsızlıkların olduğundan akanı Ertuğrul Günay, geç de olsa, partisi ile ters düşen görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaya başladı. Cemaat kanadı da bu eylemlerde Hükümetin ters tutumunu sürekli eleştiriyor. Bazı illerde AKP’den toplu istifalar başladı. Milletvekilleri arasındaki rahatsızlıklar tweet’lere atılan mesajlarla su yüzüne çıkmaya başladı.

                                                        AKP İÇİNDE DE SIKINTI ARTIYOR

                                                         AKP İzmir Milletvekili Erdal Kalkan, konu ile ilgili olarak Tweet’e attığı son mesajlarda bakınız neler diyor:

 – Hiç kimse vaz geçilmez değildir. Kutsallar dışında herkes ve her hareket eleştirilebilir. Önce insan..
– Kimse şah değil padişah değil. Önce insan.
– Madem ki Osmanlıyız, her boyutu ile kabul etmeliyiz. Tekrarında yarar var; Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var. Bir de HALK var.
– Sen benim hürriyetim ve esaretimsin. Sen, çıplak
yaz güneşi altında yanan etimsin. Sen memleketimsin. Bu memleket bizim. Önce insan.
– Her çeşit vesayete ve darbeye karşıyım. Çocuklarımı ben, torunlarımı anne ve babaları eğitir.
– YETER! Söz gençliğin.

                                                          Huzuru sağlamak, herkesi kucaklamak, gençlerimize sahip çıkmak, her kesimin hükümeti olmak bugün bizi yönetenlerin görevidir. Bir Başbakan, milleti ile inatlaşmaz. Bir Başbakan, kucaklayıcı olmak, geniş olmak, sabırlı olmak, sağduyulu hareket etmek ve her kesime aynı mesafede olmak durumundadır. Bir Başbakan “Sizler, bizler” diyerek milleti bölmeye ve birbiri ile çatışma ortamına sürüklemez. Bunlar toplumda var olan rahatsızlıkları daha da artırır. Bugün, eyleme katılanlar ne demokrasiden uzaklaşmak, ne iktidarı devirmek, ne askeri göreve çağırmak, ne de darbe yapılmasına zemin hazırlamak gibi bir yapılaşma içinde değildir. Siz, hala bu insanları anlamak istemiyorsanız biz daha ne diyelim?

e.mail: [email protected]

 

 

 

 

 

NECDET BULUZ - akpartilogo