Dr. Doğu Perinçek
Karşıdevrim, kendi tarihini dayatır.
Recep Tayyip Erdoğanların, Abdullah Güllerin, Fethullah Gülenlerin kökleri, Vahdettinlerdir; Anzavurlardır; Damat Feritlerdir; Derviş Mehmetlerdir; Saidi Nursilerdir ve Şeyh Saitlerdir.
Cumhuriyet döneminde birisine, “Sen Vahdettin kökünden geliyorsun” demek, çok ağır bir suçlamaydı. Vahdettin, bir utanç mirasıydı.
Hıyanet kendi tarihini üretiyor
Fakat bugün görüyorsunuz, devir değişmiştir. Tayyip Erdoğan-Abdullah Güllerin devrinde, itibar sıralamasının tahtına Vahdettinler oturtuluyor.
Sistemin yalan makinası, şimdi kendi tarihini üretiyor:
Hıyanet kendi sürüsünü yetiştiriyor
Ve hıyanetin tarihi kendi kullarını da yaratmaktadır. Bakınız, okuyucumuz Ertuğrul Atagün bu köşede 3 Mart 2013 günü çıkan “Mustafa Kemal Paşa’nın üniforması” başlıklı yazı için ne diyor:
“Bu makalenizde İslam’ın halifesi padişaha ağır hakaretlerde bulunarak Gazi Kemal’i yüceltemezsiniz. Bu kafa ile Türkiye’de politika da yapamazsınız. Sultan Vahdettin Han Mustafa Kemal’i bizzat görevlendirmiş, peşin 60 bin altın, iki adet son model araç ve tüm maiyeti ile beraber Samsun’a yollamıştır. Benim kanaatim Gazi İngilizlerle işbirliği içinde idi. Normalde 6 ayda bitecek Yunan harbi Gazi Kemal Paşa’nın ricat emirleri ile 2,5 sene sürmüş rezil bir savaştır. Tek kurşun atmadan Kuvai Milliyeciler Bursa’yı Yunan’a bırakıp kaçmıştırlar! (…) Yani bu Gazinin 2,5 yıl savaşıp kazandığı Yunan Harbi ya da “Kurtuluş Savaşı” öyle ahım şahım bayram yapılacak bir zafer falan değildir!
Gazi konusunda tüm bildikleriniz kulaktan dolma ve yalan yanlış uydurma şeylerdir. Biraz tarih açıp okumanızı ülkenizi tanıyıp kendinizi yetiştirmenizi tavsiye ederim.”
Görüyorsunuz, hıyanet devri, artık kendi toprağından, kendi namusundan, kendi gerçeğinden kopmuş bir sürü yetiştiriyor.
Gerçeği hatırlatan soru
Her karşıdevrim, aynı zamanda gerçeklerle savaştır.
Gerçeği hatırlatmak için, bir tek soru soracağız:
Vahdettin hain değilse, İngiliz zırhlısına binip kaçan kimdi?
Vahdettin hain değilse, İngiliz ve Fransız emperyalizmine karşı savaşan Ankara’daki Mustafa Kemal hükümetinin üzerine o silahlı gerici sürülerini yollayan kimdi?
Silahlı hıyanet
Vahdettin’in hıyaneti, lafla yapılan bir hıyanet değildir; silahlı hıyanettir. Kurtuluş Savaşı Ankarasına karşı silahla savaşmışlardır. İngiliz, Fransız, Yunan ordularıyla birlikte, Mehmetçiğin kanını dökmüşlerdir.
İhanetin doruğunda bir makam varsa, o makam silahlı ihanetin tahtıdır.
Silahlı ihanet, milletin kanını dökmüş olan ihanettir.
Ve o silahlı ihanet, efendisi İngiliz zırhlısına binip ihanet ettiği Türk Milletinden kaçmıştır.
Ve o milletin Kurtuluş Savaşının başındaki önder ise Mustafa Kemal Paşa’dır.
İngiliz zırhlısıyla kaçma geleneği
Gelelim Vahdettin’in bugünkü mirasçılarına.
Kendilerini bağladıkları gelenek, İngiliz zırhlısıyla milletten kaçmaktır.
İngiliz zırhlısıyla kaçanların takipçileri, acaba bu milletten nasıl kaçacaklar?
– Amerikan uçağıyla mı?
– İsrail helikopteriyle mi?
Bilgi:
İstanbul İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harrington, Padişah’ın yaveri Fahri Engin’le görüşerek Vahdettin’e şu mesajı göndermiştir: “Vaziyet Türkiye’de gittikçe fena bir şekil alıyor, Padişah isterse, kendisini Malaya gemimizle, Malta’ya nakledebiliriz. Durum düzelince memleketine dönerler. .“
Fahri Engin, Harrington’un bu mesajını Vahdettin’e iletirken Fddişahı şöyle gözlemlemiştir: “Padişah beni iç mabeyn dairesinde kabul etti. Arkasında ropdöşambr vardı, yüzü tıraşlı, üzgün. Teklifi dinledi. Sonunda hiçbir şey söylemedi, sadece ‘gidebilirsiniz’ dedi. Benimle ikinci bir temas olmadı. Fakat Padişah’ın eşlerinden birinin erkek kardeşi olan Yarbay Zeki’nin, bu işler hakkında Harrington’la temasta olduğunu öğrendim.”
Tahtını ve tacını istemeyerek bırakmak zorunda kalan Vahdettin, 16 Kasım 1922’de İstanbul İşgal Orduları Komutanı General Harrington’a, “İstanbul’da hayatımı tehlikede gördüğümden İngiltere devletine sığınır ve bir an önce başka bir yere götürülmemi talep ederim efendim. Müslümanların Halifesi Mehmet Vahdettin.” diye kısa bir mektup yazarak, İngilizlerden sığınma talep etmiştir.
Vahdettin, 17 Kasım 1922 Cuma sabahı, oğlu Ertuğrul, beş eşi, doktoru, müzik hocası, baş mabeyincisi ve iki sekreteriyle birlikte Yıldız Sarayı’nın yan kapısından gizlice çıkarılarak,bir ambulansla rıhtıma getirilmiş ve oradan İngiliz Malaya Savaş gemisine alınarak Malta’ya götürülmüştür.