NECDET BULUZ
Suriye’deki karışıklıklar, aslına bakılacak olursa hangi yönde değişirse değişsin, bundan en büyük zararı görecek olan Türkiye olacaktır. Başbakan Erdoğan, bugüne kadar Esad’ın düşmesi için, dışarıdan ithal edilen aşırı dinci grupları destekliyor. Bunun detaylarına indiğimizde, ortaya çıkabilecek tabloda konunun Filistin’e kadar dayanacağını ve Esad’ın düşmesi ile birlikte Filistin’in de kaybedeceğini görmüş oluruz.
Bölgede İsrail, Ortadoğu’daki hedeflerine ulaşabilmesi için, Suriye’de Esad’ın düşmesini bekliyor. Esad’ın düşmesi halinde İsrail’in ana hedefi Lübnan’a girip, belirlenen toprakları ele geçirmek ve daha önceki savaşta Hizbullah’a karşı elde ettiği yenilginin de hesabını sormak olacaktır. Aradan 13 yıl geçmesine rağmen İsrail, Hizbullah’a karşı yenilginin unutulmadığını ve bunun bedelinin ödetileceğini her fırsatta dile getiriyor.
“SURİYE,DİRENİŞİN BEL KEMİĞİDİR”
Hizbullah, şimdi safını belirlemiş, Suriye’de Esad’ın yanında muhaliflere karşı savaşmaya başlamış bulunuyor. Bu, bir yerde Suriye’de Hizbullah’ın güç kaybına da neden olacak. Lübnan’da bulunan Hizbullah güçlerinin çoğu da Suriye’ye kaydırılıyor. Böylece İsrail için Lübnan’da geniş bir koridor da açılmış olacak.
Zaten Hizbullah’ın Lideri Hasan Nasrullah, Suriye’deki durumun önemini anlatırken şu açıklamayı da yapmaktan geri kalmıyor:
“ Suriye düşerse ABD, İsrail ve kölelerinin eline geçerse direniş kaybedecek. İsrail, Lübnan’a girecek. Eğer Suriye düşerse Filistin kaybedecek. Suriye, direnişin arkasındaki destektir, direnişin bel kemiğidir ve arkasındaki destek tehlikeye girdiğinde direniş kollarını kavuşturup duramaz.”
Ortadoğu’da Amerikan Başkanı Obama’nın Eşbaşkanı olan Başbakan Erdoğan, Suriye’de uyguladığı politika ile bir yerde İsrail’e hizmet etmiş olmuyor mu? Filistin sorununa çomak sokmuyor mu? Görünürde Filistinlileri destekleyen, onları bağrına basan Başbakan, aslında Suriye’deki rejimi çökerterek İsrail’in elini güçlendiriyor, Filistin’i de tamamıyla kaderiyle baş başa bırakıyor. Şimdilik bu incelik görünmüyor ama, sorun netleştiğinde iş işten de geçmiş olacaktır.
Kaldı ki, Suriye’deki çatışmalar şimdi mezhep çatışmalarına dönmüştür. Suriye yönetimini devirmeye çalışan Sünni Selefiler’e karşı şimdi Esad’ın yanında, İran’ın da desteklediği Şii Hizbullah çatışmaya başlamıştır. Suriye’deki el Kaide de Sünni Selefiler’le işbirliği içinde bulunuyor. Hizbullah Lideri, bunu da doğruluyor ve “Biz Suriye’de safımızı belirledik, taraf olarak bu savaşın içindeyiz. Suriye’nin düşmesine de izin vermeyeceğiz” diyor.
Kartlar açık oynanıyor. Daha önce de yazmıştık, Suriye’de Esad ve muhalifler değil, çeşitli ülkeler ve gruplar mücadele ediyor. Hizbullah açıkça, Suriye, Lübnan ve Filistin için savaştıklarını söyledi.
Bir de şu noktaya dikkatleriniz çekelim:
El Kaide bağlantılı aşırı dinci grupları ABD ve İsrail adına savaşmak için Suriye’ye gönderen Arap ülkeleri destekledikleri grupların Suriye’de yönetimi ele geçirmesi için çaba gösteriyor. Eğer, bu gruplar Suriye’de yönetimi ele geçirirlerse Irak, Somali, Yemen, Pakistan’da olduğu gibi Lübnan’daki Sünniler dahil, bütün dini grupları hedef alarak mezhep çatışmasını bölgeye yayabilirler. Bunun son derece tehlikeli bir gelişme olduğunu, bu tehlikeden Türkiye’nin kaçamayacağını da bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
“ORTADOĞU POLİTİKALRI ÇÖKTÜ”
Ortadoğu uzmanlarının gelişmelerle ve Başbakan Erdoğan ile ilgili görüşlerini de sizlerle paylaşalım:
“Ancak Hizbullah lideri Nasrallah’ın Suriye’de safını açıklamasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Hizbullah, Suriye’de resmen iki düşman haline gelmiş oldu. Erdoğan, bu açıklamayla birlikte Ortadoğu’daki en büyük müttefiki olan Hizbullah’ı ve kullandığı en önemli koz olan Filistin kozunu kaybetti. “One minute”olayı, Gazze’ye yardım seferleri, İsrail’le ilişkileri koparılması gibi politik girişim ve manevraları boşa giderken Erdoğan’ın Ortadoğu’daki liderlik hayali artık tarih oldu. Böylece Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun oluşturduğu Ortadoğu politikaları da çöktü. Erdoğan’ın politikaları, devirmek için uğraştığı Esad yüzünden bozguna uğramış oldu.
“Haziran ayı içinde Gazze’ye gideceğini açıklayan Erdoğan’ın bu ziyareti de Nasrallah’ın açıklamasının ardından tehlikeye girerken, açıklama, Suriye’deki iç savaşa taraf olan dış güçlerin tam olarak Şii / Sunni diye net bir biçimde ayrılmasına da yol açtı. Artık bir tarafta Suriye yönetimi, İran, Lübnan ve Filistin; diğer tarafta ise Suudi Arabistan, Katar ve Sunni AKP Hükümeti var. Bu mezhep bazlı bölünme bölgede mezhep savaşı tehlikesini de artırdı.”
e.mail: [email protected]