YA MİSÂK-I MİLLÎ’NİN BEYAZ TÜRKLERİ?

YA MİSÂK-I MİLLÎ’NİN BEYAZ TÜRKLERİ? - 167812872

YA MİSÂK-I MİLLÎ’NİN BEYAZ TÜRKLERİ?

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

                28 Ocak 1920 tarihli Misâk-ı Millî’nin ilk maddesine geçen gün “mecburen” tekrar başvurmuştuk.

1.Düşman işgali altındaki Arap ahali kaderlerini kendi oylarıyla belirleyeceklerdi…

(Belirlemişler ve apayrı devletler halinde yaşamaktadırlar.)

                2.Peki ”Hiçbir zaman tefrik kabul etmez bir kül olan” –Osmanlı/İslâm- ,yâni “beyaz Türkler” (Aksini iddia eden?) ne durumdadır?

                Perişan durumdadır..

                Karabağ, Kerkük, Musul, Lefkoşa, Mesta/Karasu, Gümülcine, İskeçe, Ege Adaları Türkleri’nin…

                …adı bile yoktur artık.

                İran’da Kaşkay, Şahseven, Kaçar, Karapapak …

Suriye’de Halep, Lâzkiye, Rakka, Bayır/Bucak Türkleri’nin çıtı çık(a)mamaktadır.

                Peki Balkanlar; Bulgaristan, Romanya?

                Avrupa?

                Şu haberler çok taze, daha dumanları tütüyor:

a)”’Türkçe Konuşan Toplumlar’ ifadesi İngiliz emperyalizminin İngiltere’deki Türk vatandaşlarını Kürt, Alevi, Türk ve Kıbrıslı olarak parçalamak amacıyla ortaya attığı bir söylemdi. Şimdi ilk kez Türkiye Cumhuriyetini ve Türk vatandaşlarını İngiltere’de temsil eden Türk diplomatların artık emperyalizmin söylemlerini kullanmaya başladıklarına tanık oluyoruz.

Türkiye’nin Londra Başkonsolosu Ahmet Demirok, Türk Dernekleri Federasyonu ve Konseyini ele geçiremeyince ‘stratejik hamlesini’ yaptı. Türk toplumunun temsilcilerine hiç haber vermeden ‘12 Akil Adamını’ kendisi atadı ve Türkçe Konuşan Topluluklar Meclisi ‘ni (TURKUAS-UK) kurdurttu. İngiltere Büyükelçisi Ünal Çeviköz de atadıkları Akil Adamlara hitaben yaptığı konuşmada, ‘Kürekleri siz çekeceksiniz, biz de dümeni elimizde tutacağız’ dedi.

İngiltere’deki Türk toplum örgütlerinin yöneticileri ise kendilerinin bypass edilerek Büyükelçilik ve Başkonsolosluk tarafından yapılan atamalara tepki gösterdiler.

Geçen yıl İngiltere’de yaşayan Osmanlı Hanedanına evinde yemek vermesiyle ünlenen Londra Başkonsolosu Ahmet Demirok, bir süredir İngiltere’de kurulu Türk derneklerini yandaşlaştırma çabası içerisindeydi. Londra’daki Türk ve Kıbrıslı Türk derneklerin çatı örgütlenmelerini ele geçiremeyen Başkonsolos Demirok, çareyi bir oldubitti ile kendi yandaşlarından oluşan ayrı bir çatı örgütü kurmakta buldu. ‘Türkçe Konuşan Toplumlar Meclisi’ TURKUAS-UK adı verilen bu çatı örgütünde kendisine yakın ‘12 Akil Adamı’ kurucu olarak görevlendirdi. 3 Mayıs’ta da sadece bu Akil Adamlarından ve kendine yakın kişilerle Imperial Kolejde bir tanıtım gecesi düzenledi”.  

 

                b) Bulgaristan’da geçen Pazar yapılan seçim öncesinde son kez halka seslenen Hak ve Özgürlükler Hareketi lideri Lütvi Mestan, konuşmasını Türkçe yaptığı için 2 bin 500 Euro ceza aldığını söyledi. Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) seçim kampanyasının son gününde miting ve konser düzenledi. Karamantzi’de yapılan mitingde konuşan HÖH lideri Lütvi Mestan, seçimin, Bulgaristan için ‘kader günü olacağını’ belirterek, seçimden daha güçlü ve başarılı çıkacaklarını savundu.

Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kırcaali’de konser düzenleyen HÖH, bölge milletvekili adaylarını tanıttı. Lütvi Mestan, Kırcaali halkını Türkçe selamlayarak Karamantzi’de konuşmasını Türkçe yaptığı için anında 2 bin 500 Euro para cezasına çarptırıldığını söyledi”.

 

c) Bulgaristan, Boyko Borisov hükümetinin yıkılışının ardından 12 Mayıs 2013 tarihinde yapılan parlamento seçimlerine hazırlanırken ülke politikasında etkili bir güç olan Türklerin seçimlere huzursuz girdiği ileri sürüldü. Yıllardır Türkleri de temsil eden Halklar ve Özgürlükler Partisi’ne alternatif olarak Ankara tarafından kurdurulduğu iddia edilen Hürriyet, Şeref ve Halk Partisi’nin de (HŞHP) seçimlere girmiş olmasının Türkler arasında ciddi bölünmelere yol açtığı kaydedildi.

Ankara’nın ‘Balkan ve Rumeli Türklerini tek parti içinde tutmama’ politikasını AB’nin ‘siyasi başkenti’ Brüksel’in de desteğiyle hayata geçirmeye başladığı dile getirildi. Brüksel uzun zamandan beri Bulgaristan’daki Türklerin tek parti içinde siyaset yapmaması gerektiği konusunda önerilerde bulunuyor. Bulgaristan’daki Türkler, aralarında Türklerin de yer aldığı ancak çok sayıda Bulgar vatandaşının da içinde bulunduğu Halklar ve Özgürlükler Partisi (HÖH) saflarında politika yapıyor.

Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi Kurucu Başkanı Özcan Pehlivanoğlu, ‘Ankara Bulgaristan’daki Türklerin entegrasyonunu savunuyor. Nasıl Yunanistan, oradaki Türkleri sadece Müslüman olarak görüyorsa Ankara da Yunanistan ve Bulgaristan’daki Türkleri sadece Müslümanlar olarak ele alıyor. Bu çerçevede siyasi hayatta Türkler açısından önemli kazanımlar elde eden HÖH’ün karşısına kendi politikalarını uygulatmak amacıyla HŞHP’yi kurdurdular. Türklerin Bulgaristan siyasi hayatına etki etmeleri Ankara eliyle engellenmek isteniyor. Bunu AB de istiyordu’ diyor”.

 

                “Batı Trakya Türkleri” değil, “Yunanistan Müslümanları”..

                “Bulgaristan ve Romanya Türkleri” değil, “Bulgar ve Romanya Müslümanları”..

                “Balkan ve Rumeli Türklerini tek parti içinde tutmama politikası”nın “Brüksel’in de desteğiyle hayata geçirilmeye başlandığı” ciddi bir saptamadır.

Suçlamadır..

Ancak tam bu noktada ciddi bir kavram kargaşası yaşanılmakta olduğu görülüyor..

1.Balkan ve Avrupa ülkelerindeki Türkler tek parti içinde olmamalıymış, Brüksel öyle istiyormuş.. Bu, entegrasyonu kolaylaştıracakmış.

2.Peki KKTC’deki “74 sonrası göçmenleri”nin, buna zıt olarak “tek parti çatısı” altında toparlanma çabaları neyi kolaylaştıracak?

Tam tersini düşünüyorum..

Balkan ve Avrupa Türkleri tamamen farklı bir tarih ve kültürdeki “yabancı çoğunluk” içinde “azınlık” konumundadırlar. Entegre ve asimile olmamaları için sosyal, ekonomik ve siyaseten “BİR ve BERABER” olmalıdırlar. Bölünmemeli, parçalanmamalıdırlar.

                KKTC’deki 74 sonrası göçmenleri ise 1571 göçmenleri ile aynı tarih ve kültürü yaşamış bir ve benzer topluluklardır. Herkes Türk’tür, herkes çoğunluktur. Onların “farklı” olduklarını düşünerek siyaseten de “farklılaştıracak” bir takım parti çalışmalarına girilmesi “bütünden ayrılmalarını” sağlayacak ve bölücülüğe yol açacaktır.

                “Beyaz Türkler”in hâl ve vaziyetleri böyledir.

Devletleri bölünme/parçalanma durumunda olan, vatan, bayrak isimleri ile kimlik ve kişilikleri değiştirilmeye çalışılan “Mor Türkler”den hiç söz etmiyorum.

“Kırmızı/Beyaz Türkler”in “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramlarını” ise…

Kutluyorum…  19 Mayıs 2013

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

 

Mustafa Kemal Atatürk