NİSAN/ MAYIS–1915 VAN İSYANI
– 1 –
Birinci Cihan Savaşı’nın ilk aylarında Osmanlı cephelerinde iki büyük saldırı harekâtı planlanmıştı. Birisi o dönemin ünlü görüşü “Pan Turanizm” ideali için yapılan “Sarıkamış Harekâtı” diğeri ise “Pan İslam” ideali için yapılan “Kanal Harekâtı”dır. Her ikisi de ustaca ve büyük düşünülerek hazırlanmış planlar olmasına rağmen, uygulama safhasında hazırlık ve kapasite yetmezliği nedenleriyle başarısızlığa uğramıştır. Sarıkamış harekâtı 23 Aralık 1914 ile 2 Ocak 1915 arasına cereyan etmiş 60.000 ‘e yakın zayiata sebep olmuş, bir askeri felâket halini almış ve Ordu’nun taarruz gücü’nün eksilmesi bir yana, savunma gücünü de etkilemiştir.
Bu olay sırasında Türk Bölgesi’nde yaşayan Ermenilerin, her türlü imkânı kullanarak Rus birliklerine istihbarat topladıklarını inkâr etmenin bir faydası yoktur. Bu muharebeler süresinde bölgede yaşayan Ermeniler düşmanla tam bir işbirliği içinde, kendi anavatanlarına ihanet suçu işlemekteydiler. Bu konuda, Van şehrinde geçen olaylar, insanlık adına ibret alınacak ve Türk-Ermeni sorunu tartışılırken asla hatırdan çıkarılmaması gereken olaylar olarak dikkatle incelenmelidir.
1915 yılının ilk aylarında Van’daki Ermenilerin, Rus taarruzunun arifesinde başlattıkları isyan hareketi, aynı zamanda isyanın en güçlü olduğu Nisan ve Mayıs aylarında Ermenilerle ilgili radikal kararların alınmasının en önemli nedenlerinden biri olacak ve “Tehcir Olayı”nın, “Ermeni İsyanı nedeniyle Devlet tarafından bir tedbir olarak mı ortaya çıktı? Yoksa tam tersi “Ermeni isyanları” mı “Tehcir” nedeniyle başladı şeklindeki tartışmalarına açıklık getirecektir. Bu arada okurlarımızın dikkatini, günümüzdeki PKK olayları ile benzerlikler üzerine çekmek isteriz.
1915 VAN İSYANI
Meşrutiyetin ilânından sonra, Ermeni komitecileri, hem Ermenilerin sırtından geçiniyorlar hem de kendilerine birer mevki hazırlamayı ihmal etmiyorlardı. Ermeniler üzerinde büyük etkinliği olan çoğu dışarıdan gelmiş bu grubun, tıpkı günümüzün PKK militanları gibi bazıları milletvekili, bazıları da komisyoncu, ihtilâl kışkırtıcısı ve silah kaçakçısı oldular ve büyük paralar kazandılar (1) İngiliz, Rus ve Fransız konsolosları, Van’daki komitecilerin akıl hocalığını yapıyorlardı. (2) En önemli konulardaki görüşmeler ve plânlamalar Rus konsolosluğunda yapılmaktaydı. Seferberliğin ilanına kadar meydana gelen olaylar, komitecilerin tertipleriyle çıkarılmış “siyasi cinayetler” den başka bir şey değildi.
Osmanlı Devleti’nin 1330 (1914) yılı nüfus istatistiğine göre Van nüfusu 259.141’di ve bu nüfus içinde Ermenilerin sayısı 67.792 olarak belirtilmiştir. (3) Bu rakam, Toplam nüfusun %26’ya yakın bir kısmının Ermeni olduğunu, yani bu ilde Ermenilerin oldukça yoğun bulunduklarını ifade etmektedir. Rus ve İran hududuna yakın olması nedeniyle de isyancı ve anarşist faaliyetler için oldukça cazip bir bölgedir. 1896 Haziran’ında patlak veren birinci Van isyanından beri de hareketli bir ihtilâl merkezidir. (4) Bölgeyi yakından inceleyen İngiliz Yüzbaşı Norman’ın raporunda (5) ve İngiliz Konsolosu Williams’ın daha sonra ünlü Mavi Kitapta da yayınlanan raporunda Ermeni isyanı ile ilgili şu görüşler yer almaktadır: (6)
“Gazetelerde yayınlanan Ermeni sorunu konusundaki yazılar doğru değildir. Bunlara ait yazılanların hepsi yalandır…”
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bazı yabancı görevliler ve bazı batılı gazetecilerin Ermeni Meselesi hakkına doğru bilgi vermelerine rağmen, özellikle İstanbul’daki yabancı ülke elçilerinin ve bu elçilerin ait olduğu ülkelerin dış politikası ve Osmanlı topraklarında yoğunlaşan çıkarları nedeniyle gerçekleri ters yüzü ederek, kendi kamuoylarına böyle yansıtmalarına sebebiyet vermiştir. Durumun bu şekli almasında, tabii ki Misyonerlerin de büyük rolü olmuştur.(7) Van’da 1890’larda başlayan bu hareketlenme ve örgütlenme; Cihan Savaşı’nın başlaması ile birlikte silahlı isyan hareketlerine dönüşmeye başlamıştı.
Hınçak ve Taşnak örgütlerinin talimatıyla bölgede köylere kadar muntazam teşkilatlar kurmuş olan (8) Ermeniler; Savaşla birlikte önce silahsız ve daha sonra silahlarıyla birliklerinden kaçarak Rusya ve İran’a geçtiler. Ünlü komiteciler Antranik, Muşlu Simpat, Rusya’da yerleşmiş olan Vanlı Hamazosp gibi liderlerinin yanında üçer, dörder yüz kişilik taburlar teşkil etmeye ve Hoy ve Dimon bölgesinde Rus Subayları’nın nezaretinde savaş eğitimi görmeğe başladılar. Hatta savaş ilanından önce bile bu çetelerle sınır muhafızları arasında çeşitli çarpışmalar başlamışdı.(9)
29 Kasım 1914’de Van isyanına ilişkin ilk işaretleri belirten haber Jandarma Tümen Komutanı Kazım (Özalp) Bey’den geldi.(10) Kazım Bey mesajında: “yakalanan iki casusun ifadesine göre bu günlerde Van Vilâyetinde bir isyan çıkarılacağı anlaşılıyor. Düşman ele geçirdiği bölgelerdeki Müslümanların silahlarını toplayıp Ermenilere veriyor, onlardan kıtalar kuruyor, Tümende silahları alınan Ermenilerin tamamı kaçmıştır” diyordu.
Bir gün sonra 30 Kasım’da Van Valisi Cevdet Bey, telgrafında, “Ermenilerin bir olay çıkarmamalarına çalışıyorum. Rus kuvvetleri Kotur’dan ilerlemektedir. Jandarma Tümeninin bu kuvvet karşısında uzun süre direneceğini sanmıyorum. Aileleri Bitlis’e göndermeye başlayacağım” diyordu.(11)
Van vilayetinden 2 Aralık 1914’te İçişleri Bakanlığına gönderilen telgrafta “Selmas bölgesindeki bütün Ermeniler Ruslarla birlikte çalışıyorlar. Sınır boyundaki çetelere kumanda eden, vaktiyle Taluri (İkinci Sasun) isyanını yapan meşhur Antranik ve arkadaşlarıdır.”(12) deniyordu.
Erzurum Valisi Tahsin Bey’in 20 Aralık’ta Başkumandanlığa yolladığı rapor da şu bilgiler vardı:
“Van’ın Karçıkan ve Gevaş kazalarında yaşayan Ermenilerde isyan emareleri vardır. Bölgedeki telgraf telleri kesilmiştir… Bitlis’ten bu bölgeye jandarma ve Milis gönderilmiş ve çarpışmalar başlamıştır. Kuvvetlerimiz az ve Milislerin silahları yetersiz olduğundan takviye kuvvetlerine ihtiyaç vardır.” (13)
Ermeni komiteleri Van ve diğer il temsilcilerine şu tebligatı gönderdiler: “Ruslar Başkale ve Saray istikametlerinde ilerleyecekler, arkadaşlarımız beraberdir. Yaklaştıkları mahallelerde bütün taraftarlarımız silahlı olarak onlara katılacaklardır. Rusların tam olarak galip gelmesi halinde istediğimizi yapabiliriz. Merkezde kuvvet toplandı, şimdiden başlarsak fazla kan dökülecek ve yolların karla kaplı olması nedeniyle seri müdahalelere yapamayacak ve dâhildeki taraftarlarımızı da tehlikeye düşürebileceğiz. Bu nedenle Rusların yaklaşmasını beklemeliyiz.”(14)
Bu tebligatı vaktinde alamayan ve daha önceki talimatı vaktinden önce uygulayan bazı köyler hemen harekete geçerek Havosar nahiyesindeki birkaç jandarmayı, Gevaş Kadısı İsmail Hakkı Efendiyi şehit ettiler. Gevaş ve Bitlis sınırındaki Karçkan’da jandarma karakollarına taarruz edip, telgraf tellerini kestiler. Önemli yol ve yerleri işgale kalkıştılar. Bu şekilde komitecilerin vaktini bekledikleri olaylar kararlaştırılan zamandan önce başlamış oldu.(15)
25 yıla yakın bir süreden beri çok iyi bir şekilde hazırlanan ve teçhiz edilen çetelerin ve Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenilerin büyük çoğunluğunun bu günlerde sabırsız davranmalarının en büyük nedeni Türk Ordusu’nun Ruslar karşısında Sarıkamış’ta aldığı ağır yenilgidir. 60.000 den fazla insan gücü, silah ve malzemeyi soğuk kış şartlarına ve Ruslara terk eden Türk Ordusu, 3’ncü Ordu; ancak 20.000 kişilik bir kuvvete inmişti. Bu ordunun yeniden teşkilatlanması için Hafız Hakkı Paşa görevlendirildi. O da 1915 Mart’ında Erzurum’da Tifüs’ten öldü. 1915 Şubatında uygulanan Bölgesel Seferberlik nedeniyle; askerlik çağındaki bütün erkek nüfusun askere alınması kararlaştırılmış ve bu nedenle Doğu’daki Türk Köyleri erkeksiz ve savunmasız kalmıştı.
DİPNOTLAR:
(1) Faiz Demiroğlu, Van’da Ermeni Mezalimi (1895–1920) s.57 (Ankara – 1985); Ermenilerin Yaptıkları Katliamlar, Rus Generali Mayevski, s.26 (Azmi Süslü), Ankara Üniversitesi –1986).
(2) F. Demiroğlu, a.g.e., s.57, Mayevski, s.32.
(3) E.Uras, s.142–144, Osmanlı Ülkelerinin 1330 yılı Nüfus İstatistiki, Dahiliye Nezareti Sicil Genel İdaresi Müdürlüğü, İstanbul Hilal Matbaası, 1336.
(4) Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları (1896- 1916), s.XVI, (İstanbul – 1994).
(5) C.B. Norman: Ermenilerin Maskesi Düşüyor, s.12-13 ( Ankara Üniversitesi-1993)
(6) Aynı Eser, s.14.
(7) Aynı Eser, s.14–15.
(8) Ergünöz Akçora a.g.e, s.6–10; Hulki Saral Ermeni Meselesi, s.180 (Ankara –1970).
(9) Em.Alb. Faiz Demiroğlu, Van’da Ermeni Mezalimi (1895–1920) s.57–58 (Ankara – 1985).
(10) Genelkurmay, Arşiv No: 4/3671, KLS 2818, Dosya 59, F–2–54 ve 2–55.
(11) Genelkurmay, Arşiv No. ½, KLS.4, Dosya 23, A.F-4, Gürün a.g.e., s.203.
(12) Kamuran Gürün : Ermeni Dosyası, s.203 ( TTK, Ankara- 1983)
(13) Genelkurmay Arşiv No.1/1, KLS. 4, Dosya 23A, F.5.
(14) Ermeni Komitelerinin Amâl ve Herakât-ı İhtilaliyesi, s.260–261.
(15) Faiz Demiroğlu, a.g.e., s.58-59.
Dr. M. Galip Baysan
Yazıları posta kutunda oku