NECDET BULUZ
Barış süreci ile başlatılan PKK’ya silah bıraktırma işi kamuoyunda şu soruyu oluşturmuştu:
“PKK, 30 yıldır elinden bırakmadığı silahı neyin karşılığı bırakmaya razı oldu? PKK’ya ne vaad edildi, neler verilecek? “
Bu soruyu ana muhalefet Partisi CHP ile MHP de Başbakan Erdoğan’a sürekli yöneltti. Medyadan da aynı biçimde ses geldi. Başbakan’ın Öcalan’ın da onayı ile oluşturduğu akil adamlara da gittikleri her yerde bu sorular soruldu. Şu ana kadar da bu süreci başlatan Erdoğan’dan tatmin edici bir yanıt alınamadı. Başbakan açıklamalarında “Biz, PKK ile hiçbir konuda anlaşmadık, hiçbir vaatte de bulunmadık” diyor.
BARIŞ AMA NEYİN KARŞILIĞI?
Şimdi deniliyor ki, “Barış sürecine olan destek % 70’e yükseldi.” Bu ülkede yaşayıp, barışı istemeyen mi var? Asıl sorun, bu barışın neyin karşılığı sağlanması olacaktır? Buna yanıt verilemiyor. Eğer, ortada bir anlaşma varsa, bu bölünmeye doğru adım olacaksa, Öcalan’ın serbest kalması sağlanacaksa Hükümet yetkililerinin ifade ettiği gibi barış sürecine böylesine bir destek sağlanabilir mi?
Akil adamlara milletin tepki göstermesinin nedenlerinden birisi de budur. Akilleri dinlemeye gelen bir şehit anasının şu feryadı sanıyoruz her şeyi açık biçimde ortaya koyuyor:
“ Abdullah Öcalan sözünü artı duymak istemiyorum. Televizyonlarda bu isimi duydukça televizyonumu kırasım geliyor, çıldırıyorum. Barışı istiyorum ama eğer bu katil serbest bırakılacaksa böyle bir barışın karşısında olacağım.”
HEDEF ÖCALAN’IN SERBEST BIRAKLIMASI
BDP heyeti ile İmralı’da Öcalan arasında yapılan görüşmelerde medyaya yansıyan tutanaklarda Öcalan ne diyordu ona bakalım:
“ Merak etmeyin, tutuklu bulunan tüm KCK ve PKK’lılar serbest kalacaklar. Ben de serbest kalacağım. Her şey istediğimiz gibi olacak.”
Hükümet olanların hiçbiri bunu yalanlamadı. Üstelik herkes bu tutanakların kimin tarafından sızdırıldığının peşine düştü. PKK’nın siyasi uzantısı BDP’lilerden de yalanlama olmadı. Ortada bazı pazarlıkların olduğu da bu şekilde kamuoyuna yansımış oldu.
Başbakan ortaya çıkıp açıkça “Biz PKK’ya silah bıraktırıp, kan akmasını önleyeceğiz ama bunun karşılığında da şu vaatlerde bulunduk, şu ödünleri verdik” diyemiyor. Kendisine yöneltilen soruların hiçbirine yanıt vermediği gibi, bu konunun üzerine gidenleri de “Barış sürecini sabote ediyorlar” diyerek suçlama yapıyor. Ancak, Başbakan’ın söyleyemediklerini, BDP’liler gittikleri her yerde söylüyorlar. Bu da ortada gizli bir anlaşmanın var olduğunu gösteriyor.
BAŞBAKAN’IN SÖYLEYEMEDİKLERİNİ…
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak hafta sonu Adana’daydı ve burada kendisini dinlemeye gelenlere adeta şu müjdeyi veriyordu:
“ Sürecin sonunda liderimiz Abdullah Öcalan serbest kalacak. Devlet son 10 yılda 10 bini aşkın Kürt politikacısını cezaevlerine kapatmıştı. Cezaevlerinde kalan taraftarlarımız artık özgür kalacak. Bu kurtuluş süreci sonunda halen tecrit altında olan liderimiz Sayın Öcalan da halkıyla, sizlerle buluşacak. O da aramızda olacaktır.”
Bunu hemen bütün BDP’liler ve PKK’lılar söylüyor. Kandil’den gelen mesajlarda da “Öcalan serbest kalmadıkça silah bırakmamız mümkün değildir. Biz, bundan sonra Hükümetin atacağı adımları bekleyeceğiz, pozisyonumuzu da ona göre ayarlayacağız” denilmiyor mu?
PKK ile hiçbir pazarlık yapmadıklarını söyleyenler, bu açıklamalara karşı ses çıkarmıyorlar. Kafalardaki sorulara yanıt da verilmiyor. PKK ve yandaşları zafer çığlıkları atıyor, bayram ediyor. Bir zafer sarhoşluğu yaşıyorlar. Bütün bu gelişmeler de ortada kirli bir pazarlığın var olabileceğini göstermiyor mu? Bugün kamuoyunda oluşan endişe de işte budur.
e.mail: necdetes@mynet.com