DAĞDA KURT VAR!
HÜSEYİN MÜMTAZ
Muteber, mutena ve malûm medya mensuplarının baş başa görüşebilmek için birbirlerini ezerek sıraya girdiği, üzerlerini arattırdığı, telefonlarını teslim ettiği “haricî eşkıya”demiş ki;
“Dağda Kurt var, silah bırakamayız”..
Allah söyletmiş..
Öyleyse önce, “aktivist”ler karşısında “pasifist” kılığına girmeyen ve bu kadar korktukları tek canlı konumundaki KURT’un ne olduğunu öğrenelim..
Ansiklopediler diyor ki;
“Gri kurt ya da orman kurdu olarak da bilinen boz kurt, dünyadaki en yaygın ve en çok bilinen kurt türüdür ve bu nedenle sıklıkla kurt sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılır.
Avrupa’nın ve Asya’nın fazla sıcak olmayan bölgelerinde bozkurtlar çoğunluktadır. Daha kuzeye gidildiğinde siyah ve beyaz renkli kurtlara rastlanır.
Çok iyi uyum sağlayabilen bir hayvan olan kurt, kuzey kutbunun buz çöllerinden, Orta Asya’nın ve Kuzey Amerika’nın kum çöllerine kadar farklı habitatlarda yaşayabilir. Çoğu kurt, bozkırlarda ve ormanlarda yaşar. Erken çağlardan beri insanların sahip çıktığı açık alanlardan ormanlara kaçması yüzünden bir orman hayvanı olarak tanınmıştır.
Ara sıra yalnız gezen kurtlara rastlanırsa da, genellikle bir sürüye bağlı olarak yaşarlar. Bir kurt sürüsü, anne, baba ve yavrularından oluşan bir ailedir. Kurtlar iki yaşını dolduruncaya kadar ailelerinin yanında kalırlar. Bir önceki senenin yavruları kendilerinden küçük kardeşlerine bakarak ebeveynlere yardımcı olur. Anne ve baba, çocuklarına karşı daima serttir, bu yüzden sürünün içindeki hiyerarşi bellidir ve kimse otoriteyi sarsmaya cesaret etmez. Akraba olan iki kurdun çiftleşmesi (ensest) hiç görülmemiştir. Kurtlar çiftleşmek için yabancı bir kurt bulamazlarsa ömür boyu çiftleşmezler.
Bazı eski kitaplarda bir kurt sürüsünün yapısı şöyle tarif edilir:
‘.. Sürünün başı alfa çiftidir ve onların dışında hiçbir üye çiftleşip yavru yapamaz. Sürünün içinde her üyenin farklı statüsü vardır. Sürünün içinde en son sırada, herkesin sataştığı bir ‘Kara koyun’ vardır. Ara sıra kurtlardan birisi alfa üyelerine başkaldırır ve kendi statüsünü yükseltmek için onunla dövüşür.’
Kurt, dünyanın çeşitli kültürlerinde farklı şekilde mitolojiye yansımış, bazen hayranlık duyulmuş, bazen de tehlike olarak görülüp nefret edilmiş bir türdür. Avrupa kültürlerindeki masallarda ve efsanelerde çoğunlukla tehlikeli ve nefret edilen bir kötülük sembolü olarak geçer. Öte yandan antik Roma kültüründe kurt, Roma şehrinin kurucuları Romulus ve Romus’u emziren kutsal bir yaratıktır.
Orta ve Kuzey Asya kültürlerinde ve bu kültürlerle eski bir bağı olan Kuzey Amerika yerli kültürlerinde kurt daima hayranlık duyulan ve kutsal sayılan bir hayvan olarak karşımıza çıkar. Türklerde, Kuzey Amerika’nın Erokez, Aleut ve Tlingit halklarında kutsal ata ve halkın totemi olarak görülür. Alaska’da yaşıyan Aleut halkı, atalarının ruhlarının kurtların içinde yaşadığına inanır.
Bu kurt kültürünün Türklerdeki en eski kanıtları, Türklerin ataları olarak görülen Hsiung-nu(Hsiung-nu = Hun bkz İbrahim Kafesoğlu, ‘Türk Milli Kültürü’) halkında (MÖ 1700 – MS 300) ve bunlardan sonra gelen Türk halklarında, kültürlerinin önemli bir unsuru olarak görülür. Türkler, Tengri tarafından gönderilen Asena adında bir dişi kurdun ilk hükümdarlarının annesi olduğuna inanmış ve kurdu kutsal saymışlardır. Kurt resimleri bazı eski Türk bayraklarında yer almış ve Türk ordusunun başında bulunan kimseye ‘kök börü’ (mavi kurt ya da gök kurdu) denilmiştir. Kurdun eski Türk kültüründeki yerini gösteren bir kanıt da, bir çocuğu emziren dişi kurdun, MS 6’ncı yüzyılda kabartma olarak Bugut dikilitaşına kazınmış resmidir. Türklerin en eski düşmanlarından olan Çinlilerde ise kötülüğün, acımasızlığın ve oburluğun sembolüdür. Ayrıca Orhun Yazıtlarında da Türk ordusu Kurt’a benzetilmiştir.
Türklerin eski inançlarında ve mitolojilerinde kurtlar kutsal sayılır ve göğe doğru uluyarak Tengri’ye dua ettiğine inanılırdı”.
Kurtlar evcilleştirilemeyen-terbiye edilemeyen tek hayvan türüdür.
Siz hiç, herhangi bir sirkte eğitmeninin ıslık çalmasıyla veya kırbaç şaklatmasıyla hoplayıp zıplayan, çemberden geçen, dili dışarıda sahibinin ağzının içine ve “eline” bakan KURT gördünüz mü?
Tasma takılıp zincirin ucunda gezdirilen, sahibinin kulübesinde oturan, “tut” deyince tutan, “zıpla” deyince zıplayan, “eğil” deyince eğilen, “çök” deyince çöken KURT gördünüz mü?
Silahlarını gömüp çıksınlar çağrısına karşın “haricî eşkıya”, ancak silahlarıyla ülke dışına çıkacaklarını açıklamış.
Gerekçesini de “Silahsızlanma o kadar basit değil. Daha farklı bir şeydir. O dağlarda silahsız insanlar nasıl gelecek. Kurtlar bile engel olur o kadar vahşi hayvan var” sözleriyle ifade etmiş.
Allah söyletmiş..
Anlaşılıyor ki korku dağları sarmıştır.
Ve Kurt dumanlı havayı sever.
Aslında Kurt sadece dağda değil, her yerde vardır.. Karanlık, sisli, eşkıyanın bile burnunu çıkarmaya korktuğu puslu ve dumanlı gecelerde her ağacın arkasında, her çalının dibinde, her köşe başında bir KURT vardır.
5000 senedir vardır.
Tekinsiz dağlarda destursuz bağa girilmesini engeller.
Rüyalara girer. Vatan ve millet hakkında hayır düşünmeyenlerin sıkıntılı gecelerinin erken sabahlarında kâbusları olur..
Özellikle taşların bağlanıp köpeklerin serbest bırakıldığı zaman ve mekânlarda KURT’a şiddetle ihtiyaç vardır.
Fakat hayrettir; muteber ve malûm medya mensuplarının hiç biri ağzından her çıkana hayran hayran baktıkları mutena “aktivist”in bu sözünü görmedi, altını çizmedi..
“Dağda Kurt var, silah bırakamayız”..
Öyleyse iyi ki Kurt vardır.
Her çakalın, her sırtlanın, her köstebeğin, her tarla faresinin, her hamam böceğinin, her yılanın; kısaca her kemirgenin ve her sürüngenin, onu hizaya getiren bir KURT’u mutlaka vardır.
Ama dikkat..
Çünkü BOZKURT olmakla MANKURT olmak arasında da kaştan ince, kirpikten kalın çok ince bir çizgi vardır.
Bir de yazıya dökülmemiş bir KURT KANUNU vardır;
“KURTLUKTA DÜŞENİ YERLER”.. 29 Nisan 2013
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ