Prof. Dr. Anıl Çeçen
Dünyanın merkez coğrafyasının tam ortasında, tarihin dönüm noktasında yeni bir devleti oluştururken hiçbir devletin yapısal modelini kopya etmeden, tamamen Türkiye koşullarına uygun yeni bir siyasal model ortaya konulması nedeniyle, Türkiye ile Atatürk bir anlamda özdeşleşmiştir.
Atatürk sayesinde Türkler modern bir ulus olarak tarih sahnesine yeniden çıkabilmişler ve varlıklarını koruyarak geleceğe dönük bir yeni süreç başlatabilmişlerdir…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devletin kurucusu olan Türk ulusu bugün sahip olduğu bağımsızlık düzeninin ve devlet modelinin tamamını Atatürk’e borçlu bulunmaktadır.
Dünyanın merkezindeki güçlü devletin içerden çökertilişi ve dışardan askeri saldırılara ve işgallere uğratılarak yok edilişi çerçevesinde tam da her şeyin bittiği bir aşamada, Atatürk gibi birleştirici ve sürükleyici bir önderin tarih sahnesine çıkışı ile, Türk ulusu yeniden şahlanarak imparatorluk sonrasında da büyükçe bir ulus devlet çatısı altında yaşamını sürdürme şansını elde edebilmiştir.
Atatürk’ün ortaya çıkışını ve yaptıklarını kendi döneminin koşulları içinde değerlendirmek, bilimsel açıdan daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Aradan yüz yıl geçtikten sonra onun yaptıklarını küçümsemek ya da bugünün koşulları doğrultusunda onun yaptıklarını olumsuz bir doğrultuda değerlendirmek, hem yanlış hem de insafsız bir yaklaşım olacaktır.
Özellikle bugünün basını ve medyasına bakıldığı zaman, Atatürk eleştirisi yapanların çoğunun böylesine insafsız ve haksız bir tutum içerisinde hareket ettikleri görülmektedir.
Bugünden düne bakarken daha yansız ve objektif bir tutum takınmak gerekirken, tümüyle karşıt bir yaklaşım içerisinde hareket etmek, Atatürk’e karşı yapılan ciddi bir haksızlığı gündeme getirmektedir.
Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarının ya da başka devletler hesabına çalışan bazı ajan tarihçi ya da gazetecilerin Atatürk’e karşı sürekli olarak sürdürdükleri anti tutumlarına israrla devam ettikleri izlenmekte ve bu nedenle de bir türlü Atatürk ile ilgili olarak Türk kamuoyunda yeterince fikir birliği sağlanamamaktadır..
Atatürk olmasaydı, bu topraklarda işbirlikçi, mandacı bir sömürge düzeni, ya da dinci ortaçağ yapılanması veya küçük etnik toplulukların oluşturdukları eyaletlerden oluşacak bir batı sömürgesi konumunda bölgesel federasyon düzeni kurulabilirdi.
Bu devletler kurulabilseydi, günümüzde Mustafa Kemal Atatürk’e böylesi haksız düzeyde saldırılar yapılamazdı.
Kendi çıkarları doğrultusunda istedikleri devlet modelini kuramayan dinciler, etnikçiler ve mandacılar günümüzde işbirliği yaparak toptan bir işbirlikçi satılmış kadro halinde Atatürkdüşmanlığına devam etmektedirler.
Bu topraklar üzerinde proje sahibi olan tüm siyasal kesimler, işbirliği içerisinde olduğu emperyal devletler ya da güçler merkezlerinden aldıkları desteklerle Atatürk’e ve onun eseri olan Türkiye Cumhuriyetine saldırmağa günümüzde de devam etmektedirler.
Böylesi haksız bir saldırı kampanyası ile karşılaşan Türk devletinin yönetiminin şaşkınlık içinde bocaladığı, Türk ulusunun da fazlasıyla üzülerek yeniden umutsuzluk içerisine sürüklendiği görülmektedir.
Türk devletini ortadan kaldırmak isteyen emperyal ve Siyonist güçler ile beraber, onların yerli işbirlikçilerinin bitmek tükenmek bilmeyen olumsuz tutumları ülkeyi bir karışıklığa ve kaos ortamına sürüklemektedir.
Karşılarında Atatürk olduğu için projelerini gerçekleştiremeyenler, bugün küresel kapitalizm ve emperyalizmin dümen suyunda giderek yüzyıl sonra yeniden eski projelerini devreye sokmak için çabalamaktadırlar.
Böylesi kötü niyetli bir saldırı kampanyası ile karşılaşan Türkiye Cumhuriyeti devleti, bugünün koşullarında ciddi sarsıntılar geçirirken, Atatürk’ün devlet modeli de siyasal açılım ve saçılım edebiyatları doğrultusunda çözülmeye doğru zorlanmaktadır…
Atatürk olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet olmazdı ve Türkler dünyanın merkezi coğrafyasında bağımsız bir devlet çatısı altında güvenceli bir yaşam düzenine kavuşamazdı.
Türk dünyası için model olacak çağdaş bir cumhuriyet düzeni Anadolu ve Rumeli topraklarında kurulamazdı.
Türk ulusu ortaçağ uykusundan uyanarak, çağdaş düzeyde bir halk yönetimine kavuşamazdı.
Atatürk olmasaydı, batının büyük devletleri ile yarışacak derecede güçlü bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı.
Atatürk olmasaydı Türk dünyası geleceğe dönük çağdaş bir devlet ve yaşam düzenine sahip olamazdı.
Türkler,Misakı Milli sınırları içerisinde kendi egemenlik düzenlerini kuramazdı.
Yeni Bizans ya da Roma imparatorluğu arayışı, Osmanlı topraklarını yeniden Hristiyanlığın hegemonyası altına sokardı ya da bölgeye yerleşebilmek için İngiliz ve Amerikan devletleri ile küresel sermayeyi kullanan Siyonizm, Büyük İsrail İmparatorluğu’nu dünyanın merkezinde kurardı.
İşte bütün bu devlet modellerini Osmanlı İmparatorluğu sonrasında kuramayan emperyal ve Siyonist güçler, günümüzde elbirliği ve işbirliği yaparak toptan bir koro halinde Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti saldırılarına devam etmektedirler.
Atatürk olmasaydı belki Atatürk düşmanları daha mutlu olurdu ama Türk ulusunun da kara bahtı yenilmezdi..
Atatürk var olduğu içindir ki, Türk devleti de var olmuştur.
Atatürk olduğu içindir ki, O’nun izinden giden bir Türk ulusu ve Türk gençliği günümüzde yeni bir var olma ve yaşama savaşı vermektedir.
Bir yanıt yazın