Sayın ;
Cengiz Algan – F.Levent Şener – Metin Algan
İsimlerinizden Türk veya Ermeni kökenli olduğunuzu var sayıyorum.
Aslında kimliğiniz önemli değildir.
Ben sizleri Ermeni diasporasının temsilcileri olarak kabul ediyorum.
1915 Ermeni – Türk kırışmasını ve tehcir olayını soykırım olarak nitelemeniz
ve bu konuda etkinlikler düzenlediğiniz hakkında bana
göndermiş olduğunuz aşağıdaki mektubunuzu yanıtlayarak,
yanlış ve yanlı davrandığınızı size yazmak gereği duydum ;
Diyorsunuz ki ;
“DurDe olarak her yıl 1915’te gerçekleşen soykırımın yıl dönümü olan
24 Nisan’da anma amaçlı olarak çeşitli etkinlikler düzenliyoruz.
Bu yıl Avrupa’dan ırkçılık karşıtları ve Ermeni toplumundan
çeşitli sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşan,
yaklaşık 20 kişilik bir delegasyon da etkinliklerimize katılacak. “
İfadenizden 1915 Ermeni kırışmasını tek taraflı bir olay olarak algılandığı görülmektedir.Ermeni diasporasıyla birlikte davrandığınız görülüyor.
Konu karmaşık ve uzundur.
Ermeni Diasporasının sayın mensupları,
1915 ve öncesinde hem Ermeni’ler hem de Türk’ler büyük acılar yaşamıştır.
Yaşanan acıların insani yönünü inkar etmek olası değildir.
Fakat ;
Olaylara tek taraflı bakmak konuyu özünden uzaklaştırmaktır.
Çıkış yollarını kapatmaktır.Çözümü olanaksız kılmaktır.
Diaspora konuya tek taraflı yaklaşıyor.
Ermeni çeteleri tarafından katledilen 600 bin civarındaki Türk’ü görmüyorsunuz.
1915 olayları kesinlikle SOYKIRIM DEĞİLDİR.
KARŞILIKLI KIRIŞMADIR.
KIRIŞMAYI başlatan ise Ermeni’lerdir.
Bu konuda Rus / İngiliz / Fransa ve Amerikan arşivlerinde bir çok belge mevcuttur.
Taşnak partisinin tarihçesini incelerseniz daha 1890’larda başlatılan Ermeni kalkışmasını göreceksiniz.Ama ben size kısacık yazayım ;
TAŞNAK PARTİSİ
Marksist ve Sosyal Demokrat grupların bileşimi olan Taşnak Partisi (Ermeni İhtilalci Federasyonu) nin 1892 yılına kadar belli bir programı olmamıştır. Taşnaklar’ın 1892 yılında kabul ettikleri programlarında, Osmanlı Devletiyle yapacakları mücadele metodları ve amaçları şöyle sıralanmıştır:
1- Çeteler kurmak ve bunları örgütlemek,
2- Ermenileri silahlandırmak için her yola başvurmak,
3- Resmi görevlilere karşı terör uygulamak,
4- İnsan ve silah için ulaşım şebekeleri kurmak,
5- Hükümete ait binaları basmak tahrip etmek,
6- Aşiretleri de taraflarına alarak isyan çıkarmak,
7- Böylece, büyük devletlerin müdahalesini sağlamak, Müslümanlar’ın kovulacakları ve öldürülecekleri altı Anadolu vilayetinde sosyalist bir Ermeni Cumhuriyeti gerçekleştirmek.
***
BELGE 1/TAŞNAK SUBAYININ RAPORU
Taşnak subayının 1920 yılında Beyazıt-Vaaram bölgesinden yazdığı raporunda şunlar yazılı:
“Basar-Geçar’daki Türk nüfusu ayırt etmeden imha ettim. Bazen kurşunlara yazık olmasın dersin ya. Bu köpeklere karşı en etkili yol, çarpışmadan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve bir daha dünyada bulunmamaları için yukarıdan ağır kayalarla ezmek. Ben de öyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, benim tarafımdan atıldıkları kuyuların içinde kayalarla ezerek hepsinin hayatına son verdim.”
Bu belge, Ermeni Sovyet tarihçisi A. A. Lalayan’ın önce 1936 yılında Revolyutsionnıy Vostok dergisinin 2-3. sayısında, daha sonra 1938 yılında SSCB Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü’nün yayın organı İstroriçeskie Zapiski dergisinin 2. sayısında bulunuyor.
BELGE 2/ERMENİ YARBAYI MELİK-ŞAHNAZAROV’UN RAPORU
Taşnakların Baş-Gyarninsk birliği komutanı Yarbay Melik-Şahnazarov, Ermenistan Devlet Arşivi f. 67, d. 644, y. 1-2 numaralarıyla kayıtlı, 7 Kasım 1918 tarihli acil damgalı raporda, bölgenin bütün köylerini bombaladıklarını, 30 Türk köyünü ele geçirdiklerini ve geri kalan 29 köyü de bombalamak amacıyla harekât izni istediğini bildirmektedir. Bu rapor Tümen komutanlığına gönderilmiştir. Merkezden onay alan Taşnak birliği, Baş-Gyarninsk bölgesindeki onlarca Azeri köyünü yerle bir etmiş, kadın, çocuk, yaşlı, genç yüzlerce insanı öldürmüş ve mallarını yağmalamıştır.
BELGE 3/ TAŞNAK HÜKÜMET YETKİLİSİNİN TAŞNAK BAŞBAŞKANI ORGANCANYAN’A RAPORU
Bir Taşnak yetkilisinin, 21 Haziran 1920 günü Taşnak hükümetinin başı A. Ogancanyan’a yazdığı rapor, Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 65, d. 116, y. 96 numaralarıyla kayıtlıdır. Raporda, şu satırlar dikkati çekmektedir:
“Zangi-Bassar tarafımızdan işgal edildi. Bu ülke öyle zengin ki, bizim borçlarımızı birkaç defa kapatacak durumda. İki gündür burada görülmemiş bir yağma gerçekleşti. Buğdayları, arpaları, pirinçleri, semaverleri, halıları, paraları ve altınları topladılar. Maliye Bakanlığı, iki görevlisini yanlarında örgütlü bir güç olmadan buraya ancak dün gönderebildi. Devasa bir zenginlik ellerimizden gidiyor.”
BELGE 4/ERMENİ DEVLETİNİN KARS VALİSİNİN RAPORU
Son rapor, Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 67, d. 1769, y. 25 numaralarıyla kayıtlı. Rapor, o zaman işgal altında bulunan Kars’taki Ermeni Valisi tarafından merkeze gönderilmiş. Ermeni Vali, bölgedeki Türk ve Kürt nüfusun imha edilmesi ve mallarının yağmalanmasıyla ilgili bilgiler veriyor. Raporda, köylerin işgalinden sonra köyün bütün zenginliğine elkoyma işini, resmî olarak denetim altına alamadıkları için yakınılmaktadır. Vali, devamla şöyle diyor: “Türklerden ve Kürtlerden oluşan bölge gerçekten bir hazine gibi. Ama ne yazık ki biz burayı tam olarak kontrol edemiyoruz.”
BELGE 5/ ERMENİ JOGOVURD GAZETESİ HABERİNDE TÜRK NÜFUSUN BÖLGEDEN SÜRÜLMESİ
Ermenistan’ı yöneten güçlerin yayın organlarından biri olan Jogovurd gazetesinin 1920 yılındaki 105. sayısında, G. Muradyan isimli yazar, Gorçi Gölü’nün kuzey kıyılarındaki Azeri köylerinden geçtiği haberde, Türk nüfusun bölgeden nasıl silah zoruyla sürüldüğünü anlatmaktadır:
“Hükümetimizin çalışmaları sonunda bu köylerin nüfusu Ermenistan sınırlarının dışına atıldı. Ölüm sessizliğinden şaşkına dönmüş, garip bir şekilde miyavlayan ve havlayan, şaşkın sesler çıkaran bir kaç kedi ve ayrıca iki-üç köpeğin kaldığı terkedilmiş köyler gördüm. Bu köylerin halkı göç ederken, artlarında oldukça yüksek miktarda tohum, patates, buğday ve arpa bırakmışlar. Hükümet, bu köylerden iki milyon pudun üzerinde buğday ve yarım milyon pud patates toplayabilir.”
Yukarıdaki belgeler araştırmacı ve öğretim görevlisi Mehmet Perinçek’in Rus Arşivi’nde bulduğu Ermeni Devlet Arşivi’ne ait belgelerdir.Belgeler (9 Ekim 2005) tarihinde çıkan Aydınlık dergisinde yayınlandı.
***
18.10.2006 Yeniçağ gazetesi
*Ermeni tarihçi yazar Levon Panos Dabağyan’DAN ÇARPICI TESPİT
Ermeni tarihçi Levon Dabağyan, Ceviz Kabuğu’nda önemli açıklamalarda bulundu. Dabağyan, tarih boyunca Ermenileri kullanan emperyalist güçlerin tek hedefinin bir iç harp çıkarıp Türkiye’yi parçalamak olduğunu söyledi.
İç harp çıkarmak istiyorlar*
Dabağyan konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Biz Türk vatandaşıyız.
Ermeni, Osmanlı Türk Devleti’nin direği idi. Osmanlıyı yıkmak için bu direği kırdılar. Fransız, utanmaz Amerikalı Ermeni’yi kullanıyor. Niçin Ermeni bu hale getirilmiştir?.. Ben bu vatanın has evladıyım. Ermeniler Türk kesti diye resimler göstermeyin. Türk milletinin bununla alakası yoktur. Rus ermeni getirmiş Rusya’dan katliam yaptırmış burada. Bunun faturasını ben ödüyorum.
*Ermeni lobisi Amerikalıların uşağıdır*
Levon Dabağyan, yırtdışında alınan Türkiye aleyhindeki kararlara mazeret olarak “güçlü Ermeni lobisinin” gerekçe gösterilmesinin ise doğru olmadığını belirterek, böyle bir lobi olmadığını, lobi görüntüsü arkasında İllumünati gibi güçlü kuruluşların bulunduğunu söyledi:
“Amerika’da, Avrupa’da Ermeni Lobisi diye bir şey yoktur. Yalan
konuşuyorlar. Ermeni Lobisi uşaktır. Amerikalıların uşağıdır.”
Programda Büyük Ermenistan Devleti kurulması projesiyle ilgili olarak da konuşan Dabağyan, “Büyük Ermenistan adı kullanılarak başka bir devletin kurulmasına çalışıldığını” ifade etti. Dabağyan, Ermeniler üzerinde siyası oyunlar oynandığına dikkatleri çekerek, Ermeni kilisesinin Avrupa tarafından Gregoryanlar, Papaya bağlı Katolik Ermeniler ve Anglikan Amerikan Kilisesine bağlı Protestan Ermeniler olarak üçe bölündüğünü söyledi. Dabağyan,Cevizoğlu’nun sorusu üzerine
“Etyen Mahçupyan Vatikan’a bağlı olanların,Hrant Dink Anglikan Kilisesi’ne bağlı olanların, ben de Gregoryanların tanınmışıyım” dedi.
***
BOGOS NUBAR PAŞA YAZIYOR
Ermeni Milli delegasyonu başkanı Bogos Nubar paşa ;
3-decembre 1918’de Fransa Dışişleri bakanlığına yazdığı mektupta “Biz diyor, müttefiklerin yanında BİLFİİL savaştık… Ve en son paragrafta ilâve ediyor 150.000(yüzellibin) ermeni Rus ordusunda , ülke içinde de 40.000(kırkbin) Ermeni Çarpıştık.
(Umythe de la Terreur Prof:Erich Feigl Druchaus NONNTAL SALZBURG sa 84)
***
Sayın Diaspora mensupları
Bunlar gibi binlerce belge mevcuttur.
Sizlere verdiğim örneklerin kaynağı ise Ermeni’ler ve arşivleridir.
Sizleri sadece adaletli ve yansız davranmaya davet adına ;
Ermeni’lerin gözünden ,hem de en yetkili ağızdan konuya son olarak dikkatinizi çekeceğim ;
Kaçaznuni, 1923 yılında kurucusu olduğu Taşnaksutyun Partisi’nin kongresine sunduğu geniş raporunda özetle şöyle diyor:
“Türkler ne yapacaklarını biliyorlardı. Ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.”
Aynı raporda Kaçaznuni, “Aklımız dumanlandı.”, “Boş sözlere, hayallere kapıldık.” der. Çarlık Rusyası, Fransa ve İngiltere’nin oyununa nasıl geldiklerini uzun uzun açıklar.
Emperyalizmin yanında yer alarak, mazlum bir milletin boğazlanmasına ve Ermeniler’in kurban edilmesine isyan eder Kaçaznuni. Tarihi gerçekleri cesurca açıklayan Kaçaznuni yükselmiş, ABD’nin yanında Türkiye’ye karşı konumlanmış özür imzacıları alçalmıştır.
SEVR’DEN KÖR OLDUK
Savaştan önce ve savaş koşullarında Rus Çarlığı’na kayıtsız şartsız bağlandık. Emperyalistlerin önümüze koyduğu ‘denizden denize Ermenistan’ gibi hayali bir amacın peşine düştük. Silahlı gönüllü birlikleri oluşturmamız hataydı. Terör eylemlerimiz batı kamuoyunu kazanmaya yönelikti. Karşılıklı Müslüman ve Ermeni kırımları oldu. Güç dengesi Türkler’in lehineydi, macera yaptık.
1915 yılı yazında ve güzünde uygulanan tehcir (zorla göç ettirme) Avrupalı diplomatların bize söz verdiği bağımsız Ermenistan hayalimizi suya düşürdü. Türkiye ne yaptığını çok iyi biliyordu. Bugün pişmanlık duyması için hiçbir neden yok. Sevr Antlaşması gözlerimizi kör etmişti. Sevr yerine, Türkler’le anlaşsaydık çok şey kazanırdık. İngilizler karşılıklı katliamları kışkırttı. Müslüman bölgelerinde düzeni sağlayacak idari önlemler alamadık, silaha sarılmak zorunda kaldık, ordular gönderdik, yıktık ve katliamlar gerçekleştirdik. Türkler savunma güdüsüyle hareket ettiler.
Övünülecek hiçbir işimiz yok. Kendi dışımızda suçlu aramayalım. Evet, intihar etmeyi öneriyorum. Taşnak Partisi’nin artık yapacağı hiçbir şey yok. Partiyi dağıtalım. Bu kararı almazsak, bizi yıkım ve şerefsizlik bekliyor’
Aşağıdaki görsel sunuyu izleyiniz ;
TARAFLI , ADALETSİZ , GERÇEKLERDEN UZAK çalışma içindesiniz.
Umarım ki gerçeklerle uzlaşır ve gerçekleri kabul edersiniz.
Naci KAPTAN
18 Nisan 2013