AP Türkiye’ye eleştiri dozunu yükseltiyor
Avrupa Parlamentosu’nda oylamaya sunulacak olan raporda, Türkiye’ye yönelik eleştirilerin arttığı gözleniyor. Avrupa’dan barış sürecine ise tam destek var.
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye hakkındaki yıllık olağan ilerleme raporu bu hafta Strasbourg’da tartışılıp oylanıyor. Hollandalı Hrıstiyan Demokrat parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan ‘karar tasarısı’ şeklindeki raporda, hukuk devleti, insan hakları ve demokratikleşme konularındaki eleştiri dozunun arttığı gözlemleniyor.
Türk hükümetinin PKK lideri Abdullah Öcalan’la başlattığı ‘doğrudan siyasi diyalog’ sürecine ise tam destek veriliyor.
Barış süreci
AP, diğer Avrupa Birliği (AB) kurumları gibi Abdullah Öcalan ile yürütülen sürece desteğini bu hafta oylayacağı Türkiye raporunda geniş biçimde işleyip dile getirecek. Konu hakkında raporda yer alan bölümde, ‘müzakere sürecinin başlatıldığı’, bu sürecin ‘Kürt sorununun demokratik ve barışçıl biçimde çözümlenerek tarihi bir anlaşmayla sonuçlanabileceği’ belirtiliyor. Bu perspektiften yola çıkılarak, ‘anlaşmazlık halindeki taraflar bu görüşmeleri yapısal müzakerereye dönüştürmelidirler’ çağrısında bulunuluyor.
Siyasi partiler, sivil toplum ve medyanın süreçte oynadığı role dikkat çekilen raporda, Kürtlerin hakları konusunda son zamanlarda atılan adımlar memnuniyetle karşılanmakla birlikte Kürt sorununa siyasi çözüm için Türkiye’den daha fazla çaba sarf etmesi, siyasi partilerden ise daha yapıcı olmaları isteniyor.
Siyasal çözümün ‘ancak Kürt sorunu hakkında gerçek anlamda demokratik bir tartışmayla mümkün olabileceği’ görüşü dile getiriliyor. KCK davası kapsamında çok sayıda siyasetçi, sendikacı, hukukçu ve insan hakları savunucusunun yargılanması ‘endişe verici’ olarak değerlendiriliyor. Raporda, buna karşılık, PKK geçmiş yıllarda da olduğu gibi ‘terör örgütü’ olarak tanımlanıyor ve eylemleri kınanıyor. AB ülkelerine terörle ve organize suçlarla mücadelede Türkiye’yle işbirliğini yoğunlaştırma çağrısı yapılıyor.
İnsan hakları ve demokratikleşme
Bu yılki raporun insan hakları ve demokratikleşmeyle ilgili bölümlerinde yer alan eleştirilerin dozu son yıllara oranla artmış durumda. AP her ne kadar Avrupa standartlarıyla uyum konusunda atılan adımları memnuniyetle karşıladığını belirtse de Türkiye için pek de olumlu nitelenemeyecek bir tablo çiziyor. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi insan hakları, hukuk devleti ve demokratikleşnme konularında bu yıl da Türkiye’ye üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve AİHM’yi adres gösteriyor.
İfade ve medya özgürlüğü, Pınar Selek davası, yürürlükteki Türk Ceza ve Terörle Mücadele kanunlarının ‘terör eylemi’ kavramını çok geniş bir yelpazede ele alması, geçici tutukluluk süreleri, AİHM kararlarının uygulanışı ve ‘Balyoz’ ve ‘Ergenekon’ davaları Avrupa’da geniş yankı uyandırmış olduğundan AP raporunda da işleniyor. Pınar Selek davası ‘Türk yargı sistemindeki yetersizliklerin göstergesi’ olarak tanımlanıyor. Muhalif siyasi, avukat ve gazetecilere yönelik geçici tutukluluk sürelerinin uzunluğu ‘kaygı verici’ olarak niteleniyor.
AP, ‘ifade özgürlüğünü milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliği adına kısıtladığını’ savunduğu, Anayasa’nın düşünceyi açıklama ve yaymayla ilgili 26’ıncı ve basın özgürlüğüyle ilgili 28’inci maddelerinin değiştirilmesini talep ediyor. Raporda, radyo ve televizyon kurmayla ilgili yasaların AB’nın medya hizmetleriyle ilgili yönergesine uymadığı da belirtilmekte.
Yargı sistemi
Raporda, ‘Balyoz’, ‘Ergenekon’ ve KCK soruşturma ve davalarıyla ilgili şüpheler de dile getirilmekte. Bu davalarla ilgili soruşturmaların ‘Türk yargı sistemi ve demokratik kurumlarının sağlam, doğru, bağımsız, tarafsız ve saydam işlediğini göstermesi gerektiği’ görüşü not ediliyor.
Bu davalarda ‘davalılara karşı dayanağı olmayan kanıtlara başvurulması kaygı verici’ olarak değerlendiriliyor. Sürecin eksikleri ve çok geniş tutulmasının yarattığı kaygılarla davaların ‘lekelendiği’ kaydediliyor.
Sendikal haklar ve eşcinsel hakları
Türkiye’de sendikal haklara da değinilen raporda, grev ve toplu sözleşme haklarının Uluslararası Çalışma Örgütü standartlarına taşınması ve AB ile müzakerelerde bu konuyu da kapsayan 19 numaralı başlığın açılması isteniyor. Ayrımcılıklar dosyasını da açan AP, cinsel kimlik ve cinsel eğilim konularının ayrımcılıkla mücadele konusunda hazırlanan yasa tasarısında yer almamasını eleştiriyor.
Türkiye’de transseksüellere yönelik sıkça görülmeye başlanan tacizler ve LGBT olarak bilinen lezbiyen, gay, biseksüel ve transseksüellerin korunması konusunda adım atılmaması da AP tarafından eleştiriliyor. Türk hükümeti eşcinsel düşmanlığıyla mücadeleye çağrılıyor.
İnanç özgürlüğü
Raporun inanç ve din özgürlüğüyle ilgili bölümünde ise dinî cemaatlere tüzel kişilik verilmesi, Alevilerin haklarının tanınması, kimlik kartlarında din ibaresinin kaldırılması ve okullardaki din eğitiminin Türk toplumunun dini çeşitliliği dikkate alınarak sağlanması isteniyor.
Kıbrıs sorunu
Raporda her yıl olduğu gibi Yunan ve Kıbrıslı Rum parlamenterlerin de talebi üzerine Kıbrıs sorununa bir kez daha olağanüstü geniş yer veriliyor. Ankara’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönem başkanlığı sırasında bu ülkeyle ‘ilişkilerini normalleştirme’ konusunda ‘önemli fırsat kaçırdığı’ savunuluyor.
BM Deniz Hukuku Sözleşmesi tüm AB üyesi ülkeler tarafından imzalanıp onaylanmış olduğundan ‘AB müktesebatının parçası’ olarak değerlendiriliyor ve Ankara’ya da bu sözleşmeyi imzalayıp onaylama çağrısı yapılıyor. AP geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ankara’dan adadaki askeri varlığına son vermesini, Maraş’ı boşaltmasını ve adaya ‘yerleşmeci’ göndermemesini de istiyor.
Suriye krizi
Suriye konusuna da değinilen raporda, bu ülkenin içinde bulunduğu ‘trajik krize’ son vermek için AB ve Türkiye’nin ‘ortak stratejik vizyon geliştirmeleri gerektiği’ savunuluyor. AP, Ankara’nın ‘dış ve ortak güvenlik politikasını yeterince AB çizgisinde yürütmediğini’ de düşünüyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Kayhan Karaca / Strasbourg
Editör: Hülya Schenk
Bir yanıt yazın