NECDET BULUZ
AKP Hükümeti tarafından ortaya atılan barış sürecinde, bir de akil adamlar devreye sokuldu. 7’şer gruplar halinde 7 bölgeye dağılan akillerin görevi, halkı barış sürecine ikna etmek olarak gösteriliyor. Ancak, bugüne kadar bölgelerdeki çalışmalarda, akillere çok önemli sorular da yöneltiliyor. Bu sorulara akillerin yanıt vermesi gerekirken, yanıt verilmiyor. Bu da kuşkuların daha da artmasına neden oluyor.
Biz, bu köşede çok yazdık, çok vurguladık. Bugün yineleyelim. Ülkemizde barışı, huzuru istemeyen hiç kimse yoktur. Bunu hepimiz özledik ve istiyoruz. Ancak, bu barış ortamının sağlanması için, ülkemizin bölünmesi mi gerekiyor? Teröristlerin baş tacı edilmesi mi gerekiyor? Üniter yapımızın bozulması, Türk kimliğimizin ayaklar altına alınması yok edilmesi mi gerekiyor?
KAMUYOYUNDA ENDİŞE VAR
Geçenlerde Muğla, Antalya, İzmir ve Manisa’da bulunduk. Halkın nabzını da tuttuk. Ege ve Akdeniz halkının akil adamlara karşı olduğu, barış sürecine sıcak bakmadıkları vurgulanıyor. Bunun nedenini araştırdığımızda gerçeklerle de karşılaşıyoruz. Ege ve Akdeniz halkı barış süreci adı altında yürütülen çalışmalardan oldukça tedirgin ve sıkıntılı görünüyor. Özellikle de kafalardaki, sorulara ne Başbakan’ın, ne diğer hükümet yetkililerinin, ne de akil adamların yanıt veremediğini söylüyorlar.
Kamuoyunda bir kaygı var, bu gerçeği görelim. Bu kaygıyı taşıyan sadece Ege ve Akdeniz insanları değil, Türkiye’nin her köşesinden aynı kaygıların yansıdığını görmekteyiz. Peki, bu kaygılar neler, kısaca bunlara bakalım. Çünkü kamuoyu “Bizi barış sürecine ikna etmeye gelen akil adamlar bile bu kaygılarımızı giderecek sorulara yanıt veremiyorlar” diyor.
Nitekim akil adamlar gittikleri birçok yerde tepkilerle karşılanıyorlar. Kendilerini çok kişi dinlemiyor. Bazı yerlerde olaylar bile meydana geliyor. Akil adamlardan Orhan Gencebay memleketi Samsun’a neden gidemedi de mesaj gönderdi hiç düşündünüz mü? Bazı akiller, görevli olduklarım bölgelere bile gidemiyor.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
1.- PKK’nın silah bırakacağı söyleniyor. Peki, bu silah bırakma karşılığında PKK’ya ne veriliyor?
2.- Başbakan’ın hedefinde Başkanlık sistemi var. Bu süreç,bu sistemi hayata geçirmek için mi devreye sokuldu? Başbakan, Başkanlık sistemi için mi bu işi yürütüyor?
3.- Barış sürecinde üniter devlet yapımız ortadan kalkacak mı, ya da zarar görecek mi?
4.- İşin sonunda Türk üst kimliği ve Türklük ortadan kalkacak mı?
5.- Atatürk ve Cumhuriyet değerleri zarar görecek mi?
6.- Hükümet, İmralı’da yatan terörist Öcalan’a ne sözü verdi? Öcalan, zaman içinde serbest kalacak mı?
7.- PKK’lıların silah bırakması ve çekilmesi karşılığı bir Federasyon sözü mü verildi?
DİBİ GÖRÜNMEYEN KUYU
Kamuoyunda bu sorulara yanıt verilemiyor. Bu yanıt alınamayınca da barış sürecine destek verilmiyor ya da azalıyor. Halk “Biz barışın, huzur karşısında değiliz. Ancak, kuşkularımız var, endişe duyduğumuz olaylarla karşı karşıyayız. Bu sorulara yanıt verilmeden bizi kimse bu işe ikna edemez” diyorlar. “Sanki bizi barışı, huzuru istemiyormuşuz gibi göstermeye çalışıyorlar “şeklinde de yakınıyorlar.
Uzaklara gitmeye gerek yoktur. Biz de tüm akil insanlara yukarıda sıraladığımız ve halkın yanıt beklediği bu soruları yöneltelim, gelsinler yanıt versinler. Veremiyorlar, bu konuda endişeleri giderecek açıklamalarda bulunamıyorlar. Bırakınız akilleri, Başbakan Erdoğan bile bu sorulara yanıt veremiyor. Kimse yarın ne olacak bilemiyor. Meclis’teki muhalefet partileri bile bundan endişe duyuyor. Hükümet kanadının Barış süreci ile ilgili olarak kendilerini bilgilendirmediğinden yakınıyor.
Burada akıllara gelen “Acaba federasyon karşılığı, Başkanlık sistemi pazarlığı mı yapılıyor?” oluyor. Kandil’in, PKK’nın siyasi uzantıları BDP’lilerin ve İmralı’daki terörist Başının açıklamalarına bakılacak olursa, böyle bir süreç içinde olduğumuz görülüyor. Yaşanan barış sürecini, dibi görünmeyen bir kör kuyu olarak da değerlendirebiliriz.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın