NECDET BULUZ
Başbakan Erdoğan, bankaların battığı dönemi anımsatıyor ve “O günleri inceleteceğiz. “diyor. Özellikle de o dönemde iktidar ortağı olan MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi hedef tahtasına oturtuyor. 2002 Kasım ayında sona eren MHP-DSP-ANAP Koalisyon Hükümeti dönemini bütün detayları ile ele alacaklarını da vurguluyor.
Başbakan, gündem değiştirmekte iyice ustalaştı. Durup dururken, 10 yıl öndeki koalisyon dönemine gitmesi, bazı batık bankaların inceletilmesi konusu hem gündem değiştirmeye, hem de partisi içinde başlayan çözülmeleri kamuoyundan saklamaya yönelik olarak değerlendiriyoruz. Çünkü 10 yıldan fazla iktidarda olan bir parti bugüne kadar neden eğer iddia edilen konular varsa ele almadı? Her konuya ele atan Başbakan Erdoğan, bu işe neden 10 yıl aradan sonra el atma ihtiyacı duyuyor?
İKTİDAR KAN KAYBEDİYOR
AKP’nin İmralı canisi Öcalan ile görüşmelere başlamasından bu yana AKP teşkilatlarındaki rahatsızlıklar tavan yapmaya başladı. Birçok belde, ilçe ve illerde toplu istifalar oluyor. Genellikle de “Öcalan’ın muhatap alınması, teröristlerle müzakere bize ters geliyor” açıklamaları Başbakan’ın kimyasın ı da bozmaya başladı.
AKP içindeki milliyetçi milletvekilleri arasında da sıkıntının giderek büyümekte olduğunu görüyoruz. Siz, Hükümet kanadının “Destek ve oyumuz % 50’nin üstünde” açıklamalarına bakmayın. Durum hiç de yansıtıldığı gibi değil. Bağımsız kamuoyu araştırma gruplarının arda arda yaptıkları araştırmalarda AKP’nin oyunun giderek düştüğü, % 40’ların altında olduğu görünüyor. Teröre teslim olmuş bir hükümete bu millet yürekten destek verir mi?
Görebildiğimiz kadarı ile Başbakan gündemi değiştirmek, kamuoyunun dikkatlerini başka konular üzerine çekmek istiyor. 10 yıl sonra Bahçeli’nin de içinde olduğu koalisyon döneminin inceleneceğini bugün gündeme getirilmesinin ana nedeni bizce budur. Devletin bütün kademelerini elinde tutan bir iktidar bugüne kadar iddia ettiği konuları 10 yıl sonra gündeme taşırsa bunun altında bir şeyler aramak gerekmez mi?
“BAŞBAKAN MHP’DEN KORKUYOR”
Hiç kuşkusuz burada bugünkü AKP Hükümeti döneminde olan ve kamuoyunun kafasını karıştıran birçok konuların da ortaya dökülmesi gerekmiyor mu? Siz, şeffaflıktan, doğruluktan, haktan ve hukuktan söz ediyorsanız, sizin de hakkınızda ortaya atılan iddiaların enine boyuna araştırılmasına izin vermeniz gerekiyor. AKP iktidarı döneminde Başbakan’ın mal varlığı, çocuklarının gemileri, yakınlarına verilen usulsüz krediler sıkça gündemin başına oturmuştu. Bunlar da araştırılmalı, bunlar da kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır.
Kaldı ki, bugünkü iktidar döneminde Denizfeneri ile ilgili ortaya konulan iddialar, belgeler ne oldu? Denizfeneri sürecinde nelerin yaşandığını herkes yakından biliyor. Bir tarafı suçlarken, bir tarafı didik didik araştırma yoluna giderken, öncelikle kendi tarafına da bakmak durumundasın.
Geçenlerde MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, konu ile lgili olarak yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan’a çok ağır sözlerle yanıt vermiştir. Vural “Başbakan MHP’den korkuyor. MHP dimdik ayakta ya, Bahçeli dimdik ayakta ya başladılar hemen. (Bu savcılar ne yapar?) dediler. Bursa mitingi korktu bunları. Fezlekeyi gönderdiler savcılar ne yapar? Yok, işte soruyorlar MHP’nin kapatılması filan. Enver Paşalar bizimle baş edemedi Recep paşalar mı bizimle baş edecek? Başlamış, Bahçeli dönemini de inceletecekmiş. İnceletmezsen namertsin. Zaten sen hesap vereceksin, hesaptan korktuğun için karanlıkta ıslık çalıyorsun” diyor.
BARIŞ VE HUZURU HERKES İSTİYOR AMA…
Bizim konumuz başka. Ortada yanlışlar varsa kamuoyunun da bu yanlışlar önüne konulmalıdır. Herkes, her şeyi açık biçimde görmek, hesabını yapmak, eğriyi ve doğruyu görmek durumundadır. MHP’de gözle görünür biçimde bir yükselişin var olduğunu herkes görüyor. Başbakan’ın bu telaşı, gündem değiştirme çalışmalarının kökeninde yatan ana neden bizce budur. Bir de AKP Teşkilatlarındaki çözülmenin önüne geçmek, milletvekilleri arasındaki rahatsızlıkları şimdilik de olsa durdurmanın ancak bu şekilde sağlanabileceği hesaplanıyor.
Burada bir kez daha yineleyelim:
Ülkede barışı, huzuru istemek ve desteklemek ayrı, bunun için üniter yapımızın bozulması ayrı konulardır. Barışın gelmesini, huzuru hepimiz istiyoruz. Ancak, her zaman olduğu gibi üniter yapımızın bozulmasını, toplumun kamplara ayrılmasını, ülkemizin bölünmesini kesinlikle istemiyoruz. Anayasa’dan Türk adının, Atatürk adının çıkarılmasının karşısındayız. Tek vatan, tek bayrak, tek milletten kesinlikle vaz geçmeyiz. Ancak, bunları savunanları “provokatör” olarak görmek ve suçlamak, gerçekleri görmemek demektir. Terör bitsin ama, Türkiye bitmesin.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın