GİRİT AÇILIMININ HİKAYESİ

GİRİT AÇILIMININ HİKAYESİ

Açılımın birinci aşaması: Genel af çıkarıldı.
Rumlar, Mihail Korakas liderliğinde ayaklandı.
Osmanlı ordusu tam isyanı bastıracakken devreye İngiltere ve Fransa girdi.
Teklifleri şuydu:
Girit Yunanlılara verilemezdi, ancak Osmanlı da Girit Açılımı yapmalıydı. İlk şart, askeri harekat hemen durdurulmalıydı.
Silah bırakacak isyancılar için umumi af çıkarılmalıydı.
Tanıdık geliyor mu? Devam edelim:
Girit yoksuldu;
Ada halkı iki yıl vergiden muaf olmalıydı.
Padişahın atayacağı valinin biri Türk, diğeri Rum iki yardımcısı olmalıydı.
Ayrıca resmi yazışmalarda Türkçe zorunluluğu kaldırılmalıydı.Osmanlı açılımı kabul etti.
Türkler rahatladı; köy ve mezralarına döndü.
Müslümanlar, Bu açılım ne kadar güzelmiş demeye başladı.
Açılımın ikinci aşaması: Jandarma yeniden düzenlendi.
Osmanlı 1878’de Ruslara yenilince, Girit’te ayaklanma oldu.
Olan, köylerine dönen açılım kurbanı Türklere oldu;
Evleri, tarlaları yakıldı; canlarından oldular.
Osmanlı ordusu yine isyancıların peşine düştü.
Ve devreye yine Avrupalılar girdi. Girite özel imtiyazlar tanındı;
Yani yeni bir sözleşme / açılım yapıldı.
25.10.1878’deki bu Halepa Sözleşmesi / Açılımı şöyle olacaktı:
Girit Valisi sadece Müslümanlardan seçilmeyecekti,
Hristiyan da olacaktı.
Vilayet genel meclisinde Rumlar (49/31) çoğunlukta olacaktı.
Hristiyan kaymakamlar Müslüman kaymakamlardan sayıca fazla olacaktı.
Vilayet Meclisi ve mahkeme dili Rumca olacak;
Ancak resmi zabıtlar ve dilekçeler Rumca ve Türkçe olabilecekti.
Ve en önemlisi asayişi sağlayan jandarma, yerli halktan seçilecekti. Osmanlı bu açılıma da Evet dedi.
Yeter ki kardeş kanı dursun diyordu.
Diyeceksiniz ki Durdu mu? Hayır…
Açılımın üçüncü aşaması: Avrupa’ya müdahale hakkı
En büyük isyan 1896’da oldu. Girit yanıyordu.
İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Rusya asayiş amacıyla
Savaş gemilerini Girit’e gönderdiler.
Ve Osmanlıya yine, yeni bir sözleşme / açılım dayattılar.
Girit valisi kesinlikle Hristiyan olacaktı. Vali, adada karışıklık çıkması halinde Batıdan silah ve asker yardımı isteyebilecekti.
Hemen genel af ilan edilecekti.
Memurların üçte biri Hıristiyan olacaktı.
Avrupalı hukukçular adli bir ıslahat reformu hazırlayacaktı.
Osmanlı bu açılıma da boyun eğdi.
İstanbul’un Girit’te açılım yapmaktan başı dönmüştü.
Elleri silahlı Rumlar artık şehir merkezlerinde bile
Türkleri öldürmeye başladı. Girit’te oluk oluk Türk kanı akıyordu.
Toplu katliamlar başladı. Türk köyleri yakılıp yıkıldı;
Türkler adadan kaçış yolu arıyordu artık.
Hanya ve Resmoda altmış bin Müslüman sığınmacı kurtarılmayı bekliyordu.
Sonunda Osmanlı, 18.4.1897’de Yunanistan’a savaş açtı.
Beklendiği gibi bir ay gibi kısa sürede Yunan ordusunu perişan etti.
Türk ordusu Atina’ya girecekken,
Rus Çarı II. Nikolay’ın isteği ve İngiltere’nin baskısıyla
II. Abdülhamit Türk ordusunu durdurdu.
Osmanlı, bırakın bir avuç toprağı,
Savaş tazminatı bile alamadı.
Aksine Girit’teki nüfuzunu kaybetti…
Açılımın dördüncü aşaması: Otonomi ilan edildi.
Diyeceksiniz ki, bu yenilgiden Girit’teki Rumlar korkup sinmişlerdir.
Ne gezer! En acıklısı Girit’te yaşandı. Türkler, Rumları kesecek iddiasıyla Avrupalılar adaya asker çıkardı.
Asayişi artık onların askeri sağlayacaktı! Türk askerine gerek yoktu. Osmanlı askeri gidince Rumlar bir daha ayaklanmazdı!
Gülmeyiniz, aynı gerekçeler günümüzde Kıbrıs için de söyleniyor… Türk askeri 1898’de Girit’ten çekildi.Ada otonom ilan edildi.
Avrupalılar, Rumların ve Türklerin can ve mal güvenliklerini garanti altına aldıktan sonra adadan ayrılacaklardı.
Girit’e böylece barış gelecekti. Harika!
Girit valisini seçme hakkı, büyük devletlerin onaylaması şartıyla Osmanlı padişahına bırakıldı.
Sonunda Prens Otto Girit Valisi yapıldı.
GİRİT AÇILIMININ HİKAYESİ Açılımın birinci aşaması: Genel af çıkarıldı.
Rumlar, Mihail Korakas liderliğinde ayaklandı.
Osmanlı ordusu tam isyanı bastıracakken devreye İngiltere ve Fransa girdi. Teklifleri şuydu:
Girit Yunanlılara verilemezdi, ancak Osmanlı da Girit Açılımı yapmalıydı. İlk şart, askeri harekat hemen durdurulmalıydı.
Silah bırakacak isyancılar için umumi af çıkarılmalıydı.
Tanıdık geliyor mu? Devam edelim: Girit yoksuldu;
Ada halkı iki yıl vergiden muaf olmalıydı.
Padişahın atayacağı valinin biri Türk, diğeri Rum iki yardımcısı olmalıydı. Ayrıca resmi yazışmalarda Türkçe zorunluluğu kaldırılmalıydı.Osmanlı açılımı kabul etti.
Türkler rahatladı; köy ve mezralarına döndü.
Müslümanlar, Bu açılım ne kadar güzelmiş demeye başladı. Açılımın ikinci aşaması: Jandarma yeniden düzenlendi.
Osmanlı 1878'de Ruslara yenilince, Girit'te ayaklanma oldu. Olan, köylerine dönen açılım kurbanı Türklere oldu;
Evleri, tarlaları yakıldı; canlarından oldular.
Osmanlı ordusu yine isyancıların peşine düştü. Ve devreye yine Avrupalılar girdi. Girite özel imtiyazlar tanındı;
Yani yeni bir sözleşme / açılım yapıldı. 25.10.1878'deki bu Halepa Sözleşmesi / Açılımı şöyle olacaktı:
Girit Valisi sadece Müslümanlardan seçilmeyecekti,
Hristiyan da olacaktı. Vilayet genel meclisinde Rumlar (49/31) çoğunlukta olacaktı.
Hristiyan kaymakamlar Müslüman kaymakamlardan sayıca fazla olacaktı. Vilayet Meclisi ve mahkeme dili Rumca olacak;
Ancak resmi zabıtlar ve dilekçeler Rumca ve Türkçe olabilecekti. Ve en önemlisi asayişi sağlayan jandarma, yerli halktan seçilecekti. Osmanlı bu açılıma da Evet dedi.
Yeter ki kardeş kanı dursun diyordu.
Diyeceksiniz ki Durdu mu? Hayır... Açılımın üçüncü aşaması: Avrupa’ya müdahale hakkı
En büyük isyan 1896'da oldu. Girit yanıyordu.
İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Rusya asayiş amacıyla
Savaş gemilerini Girit'e gönderdiler. Ve Osmanlıya yine, yeni bir sözleşme / açılım dayattılar.
Girit valisi kesinlikle Hristiyan olacaktı. Vali, adada karışıklık çıkması halinde Batıdan silah ve asker yardımı isteyebilecekti. Hemen genel af ilan edilecekti.
Memurların üçte biri Hıristiyan olacaktı.
Avrupalı hukukçular adli bir ıslahat reformu hazırlayacaktı.
Osmanlı bu açılıma da boyun eğdi. İstanbul’un Girit'te açılım yapmaktan başı dönmüştü.
Elleri silahlı Rumlar artık şehir merkezlerinde bile
Türkleri öldürmeye başladı. Girit'te oluk oluk Türk kanı akıyordu. Toplu katliamlar başladı. Türk köyleri yakılıp yıkıldı;
Türkler adadan kaçış yolu arıyordu artık.
Hanya ve Resmoda altmış bin Müslüman sığınmacı kurtarılmayı bekliyordu. Sonunda Osmanlı, 18.4.1897'de Yunanistan'a savaş açtı.
Beklendiği gibi bir ay gibi kısa sürede Yunan ordusunu perişan etti. Türk ordusu Atina’ya girecekken,
Rus Çarı II. Nikolay’ın isteği ve İngiltere'nin baskısıyla
II. Abdülhamit Türk ordusunu durdurdu.
Osmanlı, bırakın bir avuç toprağı,
Savaş tazminatı bile alamadı.
Aksine Girit’teki nüfuzunu kaybetti... Açılımın dördüncü aşaması: Otonomi ilan edildi.
Diyeceksiniz ki, bu yenilgiden Girit'teki Rumlar korkup sinmişlerdir. Ne gezer! En acıklısı Girit’te yaşandı. Türkler, Rumları kesecek iddiasıyla Avrupalılar adaya asker çıkardı. Asayişi artık onların askeri sağlayacaktı! Türk askerine gerek yoktu. Osmanlı askeri gidince Rumlar bir daha ayaklanmazdı! Gülmeyiniz, aynı gerekçeler günümüzde Kıbrıs için de söyleniyor... Türk askeri 1898'de Girit’ten çekildi.Ada otonom ilan edildi. Avrupalılar, Rumların ve Türklerin can ve mal güvenliklerini garanti altına aldıktan sonra adadan ayrılacaklardı. Girit'e böylece barış gelecekti. Harika!
Girit valisini seçme hakkı, büyük devletlerin onaylaması şartıyla Osmanlı padişahına bırakıldı. Sonunda Prens Otto Girit Valisi yapıldı. - 7593

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir