Bir süredir Türkiye’nin bağımsızlıkçı, antiemperyalist ve çağdaş güzide yurtsever insanları rencide edilmiştir.
Dün Silivri’de bir tepenin yamacında kurulu adaletin tükendiği mahkemenin önünde ülkenin her yerinden, her yaşta kadın-erkek en yetişmiş onbinlerce yurtsever insan yorgunluğa, yağmura, ayaza, çamura, polisin gazla müdahalesine aldırmadan şimşek, yıldırım,bora, yağmur ve sel oldular.
Ergenekon duruşmalarına protestolar yükseldi, yükseldi, yükseldi ve aydınlık Türkiye hasretini fakat imanını, gücünü ve and’ını pekiştirdi.
*
Yurtseverler infiallerini neoliberal güçlerin bir yanda cemaatin tüccar, öte yanda Erdoğan’ın imam-hatipçi güçlerle işbirliği yaparak giriştiği -yetmezmiş gibi,Müslüman Kardeşler Örgütü ve benzerleriyle Arap ülkelerinde sınırların Osmanlı’ya çekildiği pan-islam masal siyasetinin uygulayıcılarına sundukları öfkelerle bilendiler,sonuçları lanetlediler ve karara çıktılar…
*
Bir sonuç; neoliberallerin pan-İslamcı yeni Osmanlı konsepti karşılığında Türkiye ve diğer ülkelerle siyasi ve ekonomik usullerle kurduğu net bağımlılıklar ve ortaklaşa denetim süreçlerine rağmen güvenlik,istikrar ve büyümenin sağlanamayışıdır.
Aksine, neoliberal güçlerin Türkiye ve Arap ülkelerinden maksimum kâr çıkardığı, itikâdi-siyasi,askeri güvenliklerini de bu masal siyasetin uygulayıcıları vasıtasıyla sağladıklarını -artık,biliniyor.
İşte Tunus’ta,Libya,Mısır’da, Irak, Suriye’de halklar istikrar,gelişme ve güvenlikten yoksundur, ülkeler gün be gün birer yıkıntı halini alıyor.
Siyasi iktidarın Türkiye’yide aynı hizaya getirme azgınlığı ve -bir ölçüde, başarısı Silivri’de şaşmaz iradesiyle yüce Türk Halkı tarafından reddediliyor.
Onbinlerce yurtseverin attığı “Atatürk’te birleştik,tam bağımsız Türkiye” sloganı bunu söylüyor.
*
Başka bir sonuç, işbirlikçi cemaat ve siyasi iktidarın yıllarca insanların eğitim,sağlık gibi alanlarda kalitelerini oluşturmayla insan sermayesi yatırımı,
Aşağılık bir çıkar algısına bulanmış din-iman yoluyla kişiler arası ilişkilerin,güvenin,duyarlılıkların sağlanması ve hedefe yönelişlerinden sağlanan sosyal sermaye yatırımından,
Giderek devletin icra-yürütme-yargı kuvvetlerinin tüm kurumları ve silahlı kuvvetleri üzerinden Türkiye Cumhuriyetine hakim olunmasıdır.
Onbinlerce insan bunu – asla affedilemez, ulusal ahlaksızlık olarak kabul ediyor -o yüzden, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla dikkat çekiyor.
*
Diğer sonuç, cemaatin ve siyasi iktidarın “Tek Millet,Tek Bayrak,Tek Vatan” sloganının ardında uzun vadede -işte,Osmanlı Devletinin yıkılması ve halifeliğin kaldırılmasıyla başsız ve karmakarışık kaldığını düşündüğü İslam ülkelerini dini bir çekirdek etrafında toplanmış ümmet anlayışında bir devletler konfederasyonu kurgusudur.
Bu düşün yakın vadede öngörüsü “bölgeyi kazanırsak petrolü ve Misak’ı Milli topraklarını da kazanırız ” hesabıdır.
Farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil Ortadoğu Konfederal Sistemi içinde bir arada nasıl yaşayabilecekleri kurgulanıyor.
Siyasi iktidarın bölgeyi kazanmak rüyasıyla, ideolojisi Kürdistan üzerindeki Türkiye egemenliğe son vermek, bağımsız ve birleşik bir Kürdistan’da demokratik bir halk yönetimi kurmak olan PKK terör örgütünü,
Türkiye Devletinin bir kez daha-asla, “Türk” gibi bir üst kimlik tasarlama girişiminde bulunmayacağı vaadi -yerine,eşit yurttaşlık garantisi ile dağdan indirip silahlarını bırakmaları ve siyaset zeminine çekilmeleri süreci işletiliyor.
Silivri’de Türk’lük ve onun değerlerine reva görülen ahlaksızlık,”Ne mutlu Türk’üm diyene” sloganıyla karşılık buluyor.
*
Başka bir sonuç ise siyasi iktidarın sorumlularının -birincisi, kapıldıkları İslam Birliği Konfederasyonu masalı -ikincisi, yalnızca kendi ikballerini garantilemek üzere gelecek yaklaşık 2.5 siyaset yılına sıkışan belediye,cumhurbaşkanı, anayasa,meclis seçimleri olmak üzere gidilecek 4 sandıkta da sağlayacakları uygun sonuçlarla kalıcı siyasi yapı oluşturma hedefidir.
Güçlü ve istikrarlı yürütme arayışında geçmişteki parti sisteminin parçalanmışlığı sonucunda ortaya çıkan istikrarsız koalisyon örneklerinden hareket ediliyor.
“Partili Cumhurbaşkanı” ile güçlü bir Başkanlık sisteminin Ortadoğu Konfederal Sistemi için -mesela, PKK terör örgütüne vaad edilenleri vermesinin yolunun açılması,
Ve olası anayasa referandumundan sonra Belediye,Cumhurbaşkanlığı seçimleri ardından milletvekili seçimlerine “İleri Demokrasi-Eksiksiz Temsiliyet” mavrasıyla Türkiye siyasi yaşamının 2 buçuk partiden oluşacağı bir süreç dizayn edilmeye çalışılıyor.
O yüzden CHP- MHP’ye saldırılıyor -o yüzden, CHP-MHP’ye, MHP- CHP’ye kırdırılmak isteniyor.
Bu gidişi engellemek üzere Silivri’den “Birleşe birleşe kazanacağız ” sloganı yükseliyor.
*
Dün onbinlerce yurtsever her yaşta kadın-erkek Ergenekon duruşmaları protestolarından,
Atatürk’ün “Mazinin kararsız, çürümüş zihniyeti çökmüştür. Bütün dünya bilmelidir ki,Türk milleti hakkını, haysiyetini, şerefini tanıtmaya kadirdir. Türk, vatanının bir karış toprağı için ayağa kalkar. Türk milletinin haysiyetinin bir zerresine, vatanın bir avuç toprağına vuku bulacak tecavüzün bütün mevcudiyetine vurulmuş darbe olacağını farketmeyeceğini sanmak hatadır” ifadesine yükselmiş ruhta idiler.
“Silivri zindanı yıkılacak” sloganlarıyla siyasi iktidarın Türkiye’yi çuvala sokma gayretine mükemmel bir ihtar verdiler.
*
Silivri ulusal benliğin ayağa kalkmasıdır,ayran kabarmayı-görsün…
10.4.2013