Euler Hermes Başekonomisti Ludovic Subran’a göre Türkiye, Avrupa’nın yeşil adası. Uzman, kendi büyüme modelini oluşturan Türkiye’nin Avrupa’nın yeni Almanya’sı olabileceğine dikkat çekiyor.
DW.DE
Fırsatlar ülkesi Türkiye
Avrupa’nın küçüldüğü 2012 yılında ekonomisini büyüten Türkiye, Batılıların gözünde tam bir fırsatlar ülkesi oldu. (19.03.2013)
Türk şirketleri şans arıyor
‘Dünyanın 12’nci büyük ekonomisi olacak’
Kredi sigortası alanında 100 yıldan fazla deneyimi olan Türkiye’de iki yıl önce bir ofis açan alacak sigortası şirketi Euler Hermes, 2013’e ilişkin ekonomi senaryoları ve ihracatta stratejik önem taşıyan sektörlerin dünya ölçeğindeki değerlendirmelerini açıkladı. Euler Hermes’in Başekonomisti ve Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ludovic Subran, Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne yaptığı açıklamada, Avrupa’daki krizde henüz en kötünün geride kalmadığını ifade ederek, olası risk ve çözüm senaryolarını sıraladı.
Avrupa Birliği’nde ekonomik birliğin yalnızca para birliği anlamına gelmediğini ifade eden Subran, “Ekonomik birlik, aynı zamanda vergi, maliye, ihracat politikası birliği anlamına da geliyor. Avrupa para birliğinde o kadar çok eksik parça var ki, tüm bu eksikleri yönetmek gerçekten zorlaşıyor ve karmaşıklaşıyor” sözleriyle bölgenin sorunlarını yorumladı.
Sanayi politikası da planlanmalı
İhracatının yüzde 40’ını gerçekleştirdiği Euro Bölgesi’nde 2012’de görülen türbülanslardan Almanya’nın da etkilendiğini hatırlatan Subran, “Bu nedenle Almanlar, Yunanlar, İtalyanlar arasında geçen yıl daha az sorun gördük. Çünkü nihayet herkes hep birlikte hareket etmek gerektiğini anladı. Belki gelecekte Almanlar, Yunanistan’ı sübvanse etmeye devam etmek zorunda kalacak. Verimlilik uzmanlaşması söz konusu olabilir. Yani ülkelerin daha iyi oldukları, verimli oldukları konularda uzmanlaşması ve her ülkenin, her şeyi üretmemesi düşünülebilir. Her ülkenin karşılaştırmalı üstünlüğü olduğu konular var. Mali konuların yanı sıra orta vadeli sanayi politikasını da planlamalılar” diyor.
Bunun yanı sıra Avrupa’ya ilişkin ise büyümeye ve aynı zamanda büyüme ve refahın eşit dağılımına odaklanılması gerektiğine dikkat çeken Subran, “Ancak hızlı tasarrufla bunu başarmanız zor. Almanya, bütçe açığının yüzdesini 3 puan düşürmeyi, 2002’den 2007’ye kadar, yani tam 5 yılda başarabildi. Birçok reform yapıldı. Ancak şu an ülkelerden bunu sadece bir yılda yapmalarını bekliyorlar. Fransa’da bir yılda 1,5 puan düşürüldü. Bunu yaparken, üretim açığını kesiyor, risk algısını değiştiriyorsunuz, krediye ulaşımı zorlaştırıyorsunuz. Tasarruf politikaları çok hızlı gidiyor, sorun burada. Dengelenmeli ve seçici olunmalı. Ayrıca her ülkenin aynı hız ve yapıda bu politikaları benimsemesi uygun değil. Bazı ülkelerin daha çok zamana ihtiyacı var” sözleriyle orta vadeli reformların önemine dikkat çekiyor.
“Türkiye, yeni Almanya olabilir”
Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerinde ise Subran, Türkiye’nin ihracatta daralmaları dengeleme yoluyla kendi büyüme modelini oluşturduğunu belirterek, “Türkiye Avrupa’nın yeni Almanya’sı olabilir” diyor. Subran, ayrıca krizin Türkiye’nin dayanıklı olduğunu gösterdiğini ve şimdi “Avrupa’nın yeşil adası” olarak görüldüğüne dikkat çekiyor.
Subran’a göre, küresel ekonomide bölgesel blok oluşturarak öne çıkmak önemli. Bu anlamda Türkiye’nin yöneliminin AB’den yana olmaya devam etmesi gerektiğini ifade eden Subran, “Türkiye kesişim yollarının ortasında. Avrupa için sınır ülkelerden olacağı kesin, Avrupa için üretiyor ve tüketiyor. Bu anlamda Avrupa’nın yeni Almanya’sı olabilir. Ya da büyüklüğüyle Ortadoğu’nun tüketim pazarı olabilir. Ancak Asya’ya yoğunlaşması ihtimalini daha düşük görüyorum. Çünkü Asya ülkelerinin iç tüketimleri de yüksek. Bence Türkiye yönünü Avrupa’ya çevirmeye devam etmeli” diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Kıvanç Özvardar / İSTANBUL
Editör: Hülya Schenk
Bir yanıt yazın