Rumları daha şimdiden korkutmaya başlamış olan Ercan Havaalanımızın, özelleştirme eleştirilerinden öteye bir de öbür yüzü var. Görülmeyen, elle tutulmayan bir yüz bu ama illaki görülmesi gerekiyor bir şekilde.
Hamaseti bilirsiniz….
Temeli olmayan sözleri ve fikirleri, birbiri ardına sözle sıralama sanatına deniyor hamaset. Hamaset yapanlar desteksiz atarlar ama işin gerçek yüzünden de haberleri olmaz hiçbir zaman. Araştırmaya bile gerek duymazlar, kulağa hoş gelen ama hiç bir sonucu olmayacak sözleri söylemek daha çok işlerine gelir.
Ercan havaalanının geçmişi çok iyi biliyorum. Gün be gün yaşadım da diyebilirim.
İlk hali, düz bir ovanın içinde kısa pisti sıkıştırılmış çakıl taşından oluşmuş pervaneli uçakların kullanımına uygun bir havaalanıydı. 1974 Mutlu Barış Harekatından hemen sonra Türkiye’den gelen pervaneli uçaklar hem Kırnı’daki piste hem de Ercan’a inmekteydi. Pist 7 ay gibi kısa bir zaman dilimi içinde ıslah edilerek jet motorlu uçakların iniş ve kalkışına uçuşlara uygun hale getirildi. Şimdiki terminal binasının karşı sol tarafına da tek katlı üç-beş odadan oluşan bir de terminal binası inşa edildi ve uçuşlar 65 kişilik F28 tipi jet uçakları ile başladı.
1975 yılının sonunda kurallara uygun olarak bugün adına “kısa pist” denilen pistin, 1976 Haziranında da ana pistin inşası bitti ve DC9, Boeing 707 gibi uçaklar Ercan havaalanına inip kalkmaya başladı.
Başladı ama, gece uçuşu için gerekli olan pist aydınlatması ve gerekli kuleler olmadığı için sadece gündüzleri uçuş yapılabilmekteydi.1977 ilkbaharında Trabzon havaalanı için Türkiye’ye yurt dışından getirtilen pist ve apron ışıklandırma sistemi, koliler açılmadan o dönemde adı Kıbrıs Türk Federe Devleti olan ülkemize gönderildi ve Ercan havaalanına gece uçuşları başladı. O dönem milletvekiliydim ve yaşananları çok iyi biliyorum.
Mevcut terminal binası yetersiz kalınca 1976 yılında yeni terminal binası, kule, kargo, itfaiye ve ikram binaları yapımına karar verildi ve pistin kuzey tarafına yapılan bu yeni tesisler 1997 yılında hizmete açıldı.
Aradan geçen 27 yıl içinde bu bina hem bakımsızlıktan hem de küçük oluşundan dolayı yetersiz kalınca, şimdiki mevcut Ercan havaalanı terminal binası Mayıs 2004 tarihinde inşa edildi, pist de bakımdan geçirildi. Bütün bu yeniden yapılanmanın parası Türkiye’den alınmış ve Türkiye’nin (sonsuz) katkıları ile de uluslararası uçuşlara ve standartlara uygun bir havaalanı yapılmıştı. Gurur duyduğumuz ve övündüğümüz bir havaalanımız olmuştu.
Böylesine güzel bir havaalanımız olmuştu ama sonradan üzerine bir tek çivi çıkılmadığı, bir tek ciddi bakım yapılmadığı için de kısa süre içinde yıprandı ve çağ dışı kaldı. Tuvaletleri bozuldu, lambaları yanmaz oldu. Akıllıca ve deneyimlerden kaynaklanmayan düzenlemeler yapıldığı için de yolcular, güvenlik kontrolü, check-in ve muhaceret işlemlerinde sıkıntılar çekmeye başladılar.
Bakımın yapılamamasını ana nedeni gelirin az, giderin çok olmasıydı. Kıbrıs Türk Hava Yolları, Lefkoşa Belediyesi, Elektrik Kurumu ve benzeri kuruluşlarda olduğu gibi çalışan sayısının gereğinden fazla, normal mesai saatlerinin az ve maaşların da çok yüksek olmasından dolayı Ercan Havaalanının yıllık zararı 20 milyon TL’ye ulaşınca ister istemez özelleştirme kapıya dayandı. Ve sonunda Ercan Havaalanı özelleşti.
Özelleştiğinde ne oldu?
Ercan’a yolunuz düştüğünde bu kez etrafa alıcı gözlerle bakın lütfen.
Değişen floresans lamba sayısı 1500. Bunlar 2004 yılından beri hiç değişmemiş. Yanan, yandığı yerde kalmış, havaalanı gelirinin tümü maaşlara gitmiş. Kanalizasyon boruları tıkanınca, tamir etmek yerine tuvaletler yerlerinden sökülmüş veya da kapıları kilitlenmiş.
En önemlisi ise piste hiç bakım yapılmamış. Pistin üstü boydan boya, uçakların tam iniş anınca lastik tekerleklerin beton piste vuruş anında piste yapışan kauçuk parçaları ile kaplı. Yağmur yağınca suyla kucaklaşan bu parçacıklar aynen bir kızak görevi yapmaya başlıyor ve tehlike yaratıyorlar. Maaş ödemekten bakıma para kalmamış ki, bunlar temizlensin. Pistteki çukurlar ise hiç tamir edilmemiş bu güne değin.
Havaalanının bölgesinin güney kısmında tel duvar yok. Birkaç yıl evvel bir Rum adadaşımız otomobili ile sınırı geçmiş ve terminal binasının önüne kadar gelmiş sualsizce.
İmzaların atılmasından sonra geçen şu kısacık süre içinde pistin profesyonelce tamiri, bakımı ve bölgenin tellemesi başlatılırken, kanalizasyon sorunu ise kökten çözülmüş.
Şimdi havaalanlarına pistler yapmış, terminal binaları inşa etmiş ve yaptıklarını da uluslararası standartlara göre işletmekte olan kişiler Ercan Havaalanını büyütmek ve mevcudu da çağdaşlaştırmak için uğraşıyorlar. Onlar uğraşıyor ancak bizde acımasızca onları eleştiriyoruz.
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
29 Mart 2013
Bir yanıt yazın