MUHTEŞEM ZAMANLAMA (2)
HÜSEYİN MÜMTAZ
Zamanlama gerçekten öyle müthiş ki olayların hızına yetişmek mümkün olmuyor.
Freni patlamış bir otobüsün içinde dağdan aşağı iniyoruz.
Bu toz duman içinde malı kimin götüreceği de ancak “kazadan sonra” sonra belli olacak.
Tabii ortada hasar tespiti yapabilecek kimse kalırsa..
Obama’nın bölgede “tarihdaşlığı ve coğrafyadaşlığı” bayağı değiştiren ziyaretinden sonra;
1.Netanyahu, resmi Facebook sayfasında yayınladığı mesajda özrü, “Suriye krizinin derinleşmesine” bağladı. “Bizim için en büyük tehlike Suriye’deki kimyasal silahların terörist grupların eline geçmesidir” diye belirten İsrail Başbakanı, Türkiye ile İsrail’in “iletişim kurarak bölgesel sorunlara karşı koyabileceğini” belirtti.
2.Suriye Ulusal Koalisyonu lideri Mouaz el-Katip yine kendi Facebook‘unda yayınladığı bir mesajla istifa etti. Katip geçen hafta, koalisyonun İstanbul’da düzenlenen toplantıda Amerikan vatandaşı Kürt asıllı Hasan Gitto’yu geçici başbakan olarak atamasına karşı çıkmıştı.
Bu arada Özgür Suriye Ordusu da Gitto’yu başbakan olarak tanımadığını açıkladı.
3.Suriye muhalefeti Katar’da yapılan Arap Birliği zirvesinde Türkiye’deki Patriot savunma sistemlerinin kendilerini de korumasını istedi.
4.Amerikalı ünlü düşünür Noam Chomsky, “özürden sonra” Türkiye’nin doğusunda bulunan askeri üslerin İsrail tarafından, muhtemel bir İran operasyonunda kullanılmasının kendini şaşırtmayacağını belirtti.
5. İsrail’in ordu radyosuna konuşan ulusal güvenlik danışmanı Yaakov Amidror Gazze’ye tüm malların gireceği yönünde bir söz vermediklerini belirtirken Gazze’den roket fırlatılması halinde ambargonun yumuşama sürecinin de sekteye uğrayacağını hatta durabileceğini belirtti.
Amidror “Özür, Gazze’den gelecek saldırılara cevap hakkımızı kısıtlamayacak” diye konuştu.
Ayrıca Reuters’a konuşan iki İsrailli yetkili 2008-2009 Gazze savaşı sonrası konulan deniz ambargosunun gözden geçirilmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmadığını söyledi.
6. Amerikan Dışişleri bakanı Kerry, Irak Başbakanı Maliki ile görüşmesinde İran’ın Irak hava sahasından Suriye’ye silah sevkiyatı ile ilgili endişelerini aktardığını ifade etti. Kerry, bu uçuşları “problem oluşturan” olarak nitelendirdi. Kerry daha önce de yaptığı açıklamada, Suriye’ye Irak hava sahasından silah götüren İran uçuşlarının her gün yapıldığını söylemişti.
7. İRAN Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Mesud Cezayiri , Tel Aviv’in Ankara’dan özür dilemesini değerlendirirken, bu adımın, “ABD, İsrail ve Türkiye tarafından bölgedeki Siyonist rejim (İsrail) karşıtı direnişe zarar vermeyi amaçlayan yeni bir oyun” olduğunu öne sürdü.
8. Amerikan Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi, CIA’in Türkiye uzmanlarından Henri Barkey, Hürriyet’ten Tolga Tanış’a; “İş silahsızlanma aşamasına gelince, artık 3-4 yıl mı sürer bilmem, PKK’lılar silahlarını ne Türkiye’ye ne peşmergeye verecek. Sembolik olarak Amerikalılara vermeye çalışacak” dedi. Nedenini de “Savaştığın kimseye değil, silahını dünyanın süper gücüne veriyorsun. İzzetinefis meselesi” diye açıkladı.
Doğan Güreş değil miydi; PKK’lılara Amerikan Helikopterleriyle silah-cephane ikmali yapıldığını açıklayan?
Şimdi yâni; a)Silahlı teröristler silahlarıyla beraber ellerini kollarını sallaya sallaya sınırı aşacaklar; b)Sınır ötesinde zaten halen kalmakta oldukları kamplara dönecekler; c)Sınır geçerken numaratörden aldıkları fişlerle turnikeden geçecekler; d)Geçerken kendi örgütlerinden aldıkları “temiz kâğıtlarını” ibraz edecekler; e)Mevcut listesini ve yurt içindeki kamp yerlerini bize net olarak açıkladıkları için hangi kamptan, hangi yolla, kaç kişinin yurt dışına intikal ettiğine “inanacağız”; f) Bir kısım personelinin geride kaldığı, bir kısım silah ve cephanenin ileride kullanılmak üzere saklandığı/depolandığı dedikodularına kesinlikle itibar etmeyeceğiz.
Karakol basıp asker/polis şehit edenler “tebahhur edecek”.. Buharlaştıkları için hesap filan sorulmayacak.
Konu ile ilgili bir önceki yazımızda şöyle demiştik;
“Fazla iddialı gelecek ama ben dünden itibaren Netanyahu-Esat-Barzani arasındaki safların sıklaştığını..İran için de zamanın daraldığını düşünüyorum”.
Bazı okurlara “Esat” bölümü aykırı gelmiş.. Açalım;
İsrail, Esat’ı ister.. Halen bile Esat’ın yaralı askerleri İsrail’de tedavi görmektedir. Çünkü Esat, babasının vasiyeti gereği Golan’ın İsrail’de kalmasına göz yummaktadır. Golan; Esat’ın İsrail ve Amerika ile ilişkilerinde kilit noktadır.
O halde Esat, toplumuna Golan’ın İsrail’de olmasını kabul ettirebilecek güçte olduğu sürece ve kalabildiği kadar, son raddeye kadar başta kalır.
Bu kilit noktayı muhalifler de bilmektedir ki şimdi onlar da aynen “Siyonist” olmuşlar, Golan’ı İsrail’e teklif etmişlerdir.
Bakın 3 Ağustos 2011 tarihinde, yâni neredeyse iki yıl önce “HER ŞEY GİZLİ KALSIN” başlıklı yazımızda ne yazmışız;
“AB’nin Kıbrıs-Türkiye’nin üyeliği konusundaki gönülsüzlüğü ancak konjonktürdeki radikal ve zorlama bir değişiklikle giderilebilir.
Bu da, Amerika’nın İran üzerindeki emellerinin zamanlamasına bağlıdır..
Amerika’nın, muhtemel bir İran (belki daha önce bonus olarak Suriye) müdahalesi bağlamında Türkiye’nin katkısına duyduğu ihtiyaç hayatî önemde olduğu için; a)İsrail’e özür bile diletebilir; b)AB’ye-Rum tarafına baskı yaparak ‘anlaşın’ diyebilir”..
Bu da “stratejiyi” bilgisayar oyunu zannedenlere kapak olsun.
Geçen yazıyı “Sir Mark Sykes ve Auguste Picot’nun toprağı bol olsun…..” diye bitirmiştik.
Gönül koymasınlar, bu yazının sonunda da Rice/Ralph Peters’in kulaklarını çınlatalım..
9. Ha bu arada süreçle hiç ilgisi olmayan çok çok önemsiz, küçücük bir ayrıntı; Batman Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk anıtından “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözü kaldırılmış, Vali’nin de Belediye Başkanı’nın da haberi yokmuş.. 27 Mart 2013
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın