İsrail`in Özrü ve ABD`ye Yansımaları
İsrail, Mavi Marmara gemisine yaptığı ve 9 Türk vatandaşının ölümüyle sonuçlanan saldırıdan dolayı Türkiye`den özür diledi. Türkiye; sabırlı, dirençli ve kararlı duruşunun neticesini almış oldu. Sürecin gelişiminden de anlaşılacağı üzere Obama yönetiminin bu sonucun elde edilmesinde etkisi büyük. Çünkü Türkiye ve İsrail, Amerika`nın Ortadoğu`daki en kilit iki müttefiki. Bu iki ülke arasındaki bir sorun sadece kendilerini değil; hem bütün Ortadoğu`yu hem de bütün çevresini rahatsız edecek derecede etkili sonuçlar doğruyor. Bunu en başından beri farkeden Beyaz Saray, bu sorunu en kısa sürede halledebilmek için büyük caba harcadı.
Peki Obama, bu konuya neden bu kadar kafa yordu?
Aslında ortalama bir ABD vatandaşı için Türkiye, Ortadoğu ya da İsrail çok fazla bir anlam ifade etmiyor. New York caddelerinde elinde kahvesiyle dolaşan bir orta sınıf Amerikalı için `Ortadoğu` sadece El Kaide ya da 11 Eylül`ü anımsatıyor. Irak, Afganistan, kanlı savaşlar, ölümler… Akla gelenler bunlar… İsrail-Filistin ilişkileri için ise durum çok farklı değil. Ancak İsrail biraz daha avantajlı. Çünkü etkin İsrail lobisi, gerek Hollywood filmleri gerekse diğer faaliyetleriyle meselenin daha çok İsrail perspektifinden algılanıp değerlendirilmesinde çok başarılı. Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik gerilimde de durum aynı. Bu konuyla az çok ilgili olanlar, bu konuda İsrail`in haklı olduğunu, kendini koruduğunu savundu. Amerikan kamuoyunun önemli bir bölümü için ise bu konu kapsama alanı dışında kaldı.
ABD`nin yaklaşımı
Zaten Türkiye`nin Amerika için ne kadar önemli olduğu ya da Türkiye-İsrail ilişkilerinin Amerika için stratejik değeri, sadece Beyaz Saray, Dışişleri uzmanları ve Pentagon`un ilgi alanında… Sıradan bir Amerikalı için bu konu ne kadar anlamsızsa bir Beyaz Saray ya da Pentagon`un ortadoğu uzmanları için o kadar hayati bir konu. Dolayısıyla İsrail`in özür dilemesi ve sorunun aşılma eşiğine gelmesi ABD`nin elini rahatlattı. Herkes rahat bir nefes aldı. New York Times, Wall Street Journal ve Washington Post gibi ciddi gazeteler bu konuya geniş yer ayırdı. New York Times, `Geç Kalmış Barışma` başlığıyla, sürecin çok daha önce tamamlanması gerektiğine vurgu yaparken, Washington Post ise Suriye`deki karmaşık durumunun bu süreci hızlandırdığını öne sürdü. Beyaz Saray ve Dışişleri yetkilileri de durumdan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Bundan sonra ne olacak?
İsrail`in özrü ABD için beklenmedik bir durum değil. Zaten Obama ve ekibi uzun zamandan beri bunun için çalışıyordu. O nenle bundan sonraki yol haritası zatene ellerinde. Hangi adımları atacakları çok önceden planlanmş durumda. Ancak atacakları ilk adımın, hem Suriye`deki iç savaş hem de İran`ın nükleer planlarına karşı Türkiye-İsrail işbirliğinin oluşturacağı sinerjiyi hareket geçirmek olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. İsrail, bölgede kendisini hedef alan birçok gelişmeye karşı diplomatik yanlızlık içindeydi. Türkiye`yle barışmasının elini rahatlatacak, hareket alanını genişletecek. Ortaya çıkan bu yeni durumun politik ve stratejik uygulamalarından bazılarını görebileceğiz, bazıları ise diplomasi koridorlarında ve şifreli kriptolarda saklı kalacak…
Türkiye`nin bu aşamada yapması gereken ilk şey ise özür şartlarının(tazminat ve Gazze ambargosunun kaldırılması)yerine getirilmesini takip etmek olacak…
ABD`nin diplomatik aklı vızır vızır işlemeye devam ediyor. Hem Ortadoğu hem de Türkiye yeni gelişmelere gebe…
Kaynak: haberkonseyi.com