BRAVO BANA
RAFAEL SADİ
Evet İsrail Türkiye’den özür diledi ve Tazminat ödemeyi de kabul etti.
Evvelce yazdığım üzere bu iş için aracılara ve diplomatlara ihtiyaç olmadığını Başbakan Natanyahu’nun Başbakan Erdoğan’a yapacağı 10 -15 dakikalık bir telefon görüşmesi ile halledilebileceği konusundaki haklılığım nedeni ile kendimi tebrik ediyorum.
Eh aslında kazın ayağı pek te öyle değil.
Barak Hüseyin Obama hadi arkadaşlar barışın demeseydi bu iş daha çok zaman alabilirdi.
Şimdi neler olacak , her kafadan bir ses çıkacak , bu benim başarım diyecek, İsrail diplomasisinin zaferi diyenler olduğu gibi Erdoğan ile Davutoğlu’nun başarısı diyen bir gazete başlığı gördüm bile.
Aslına bakacak olursanız ibranice bir atasözünü tercüme etmeyi denersek
Akıllı ile Uyanık arasındaki fark’ı şöyle ifade ediyor:
Uyanık en zor durumun içinden çıkabilendir.
Akıllı ise zor durumlara girmeyendir.
Bu atasözünden hareket ile galiba ne Türk diplomasisi ne de İsrail diplomasisinin bir zaferi mevcut değildir.
Defalarca izah ettim İsrail ile Türkiye bir arada olmazsa , hiç Turist gidip gelmezse , kimse kimseden mal alıp vermezse iki ülkeme de bir şeycikler olmaz. Dargın kalsalar üzülen ben ve benim gibi 150 bn kadar Dünya geneline dağılnış Türk Yahudileri üzülür gerisinin çok fazla umurunda olmaz bile. Ama bir arada olmamızın iki ülke stratejik menfaatleri hatta düşmanlarımıza verilecek mesaj açısından da etkisi çok önemlidir.
Obama özellikle gündemde NÜKLEER İRAN ve KANLI SURİYE meseleleri ışığında iki müttefikini bir araya getirip yettinizx artık başlarım sizin Marmaranıza diyerek Natanyahu gibi bir lideri Özür dilemeye Erdoğan gibi bir karizmaya da 10 dakikalık bir telefon görüşmesi le özürü kabul ettirmeye gücü yetebildiyse. Anlayın ki bunun ardında gerek İRAN gerekse SURİYE hatta RUSYA’ya verilmiş bir mesaj vardır ve bunu çok iyi okumak lazımdır.
Ya hazır oluun size selam vermeye geliyoruz denmektedir veya bakın artık İsrail Türkiye ve ABD bir aradadır kimse yamuk yapmaya kalkmasın demekle eşdeğerdedir. Bana kalırsa kimse savaşmak istemiyor, Savaş çok tehlikeli ve pahalı bir olaydır. Şayet bu birlik ile muhtemel düşman caydırılabilecekse ne ala.
Herkesi sağduyuları nedeni ile tebrik etmek gerekir. Yok işe yaramayacaksa ve düşman hepimizi ateşin içine atmak zorunda bırakacaksa bir arada ve güçlü olmamız sanırım yeğdir.
Kimse bundan siyasi prim yapmaya ve sermaye diye kullanmaya kalkmasın , açıktır ki Obama yani ABD bu bölgede yaşamasa da patrondur ve yanında çalışanlar sözünü dinlemekle mükelleftirler. Tabii ki sözünün ardında hem mantık hemde menfaatler mevcuttur.
Kabul etmeselerdi ne olurdu. Bu ihtimal mevcutmuydu bilmiyorum ama kabul etmeyen ABD tarafından kara listeye alınır destekten mahrum kalırdı. Bu kara günlerde ne Natanyahu ne de Erdoğan’ın bu oyunu bu şekilde oynamaya hakkı olmadığı açıktır ve nitekim sonuç yapılanın doğru olduğunu gösteriyor.
Zamanlama da doğrudur. Natanyahu seçimden çıkmış ve hükümet kurmuştur. Yani bir seçim kaybetme endişesi mevcut değildir. Erdoğan bunu zafer olarak gösterecek ve muhtemel bir Kürt barışı ile pekiştirise belki de başkanlığı da garantilemiş olacaktır.
Natanyahu özürünün Erdoğan’ın oylarını arttırıcı nitelikte olacağından sanırım kimsenin kuşkusu yoktur. Anlaşılan Natanyahu da böylesi bir kuşku ile hareket etmemiştir. Eh doğrudur tabii Türkiye İsrail’in iç meselesi değil ki J))
Bu özür akabinde kimlerin Büyükelçi makamına oturacağı beklenen soru işareti olacaktır. Ne diyebiliriz ki hayırlı olsun…
Sağolasın Hüseyin bey….
Yazıları posta kutunda oku