Haftanın Kitabı 04: Küresel Eğilimler 2030 raporu
Değerli okuyucular,
Bu yazımda üç ay önce 2012 yılı biterken yayınlanan Küresel Eğilimler 2030 raporuna değinmek istiyorum.
1. Haber iletisi: Küresel Eğilimler 2030 Yayın tarihi: Salı, 11 Aralık 2012 20:25
Amerikan hükümeti dahilindeki istihbarat kuruluşlarını aynı çatı altında toplayan Ulusal İstihbarat Konseyi dün Washington’da Küresel Eğilimler 2030 raporunu yayınladı. Raporda Türkiye ilgili olarak altı farklı senaryoya yer verildi. Bu senaryolardan birine göre de bölgesel bir Kürt devletinin kurulması durumunda Türkiye’nin toprak bütünlüğü bundan etkilenilebilir. Ulusal İstihbarat Dairesi’nin raporunda yer alan senaryolarda Türkiye uluslararası alanda gücü giderek artan bir ülke olarak da gösteriliyor. Raporda Avrupa ülkelerine de Türkiye’nin üyelik müzakerelerini sürdürme ve üyelik kapısını açık tutma tavsiyesinde bulunuldu. Ulusal İstihbarat Dairesi, Türkiye’nin Kolombiya, Mısır, Endonezya, Meksika ve Güney Afrika gibi ekonomik açıdan güçlü bir kalkınmaya da sahne olacağı kaydediliyor. Öte yandan Rusya, Japonya ve Avrupa’nın ekonomik açıdan inişe geçeceği öngörülüyor. Raporda ayrıca, Amerika’nın da süper gücünü yitireceği ve çok kutuplu bir dünyada ilk kez diğer ülkelerle aynı düzeyde algılanacağı üzerinde duruluyor. 2030 raporunda lider olarak ortaya çıkan ülke ise Çin. Ulusal İstihbarat Konseyi küresel eğilimlerle ilgili son raporunu 2008 yılında açıklamıştı. Konsey, Amerikan hükümetine stratejik düşünce konusunda fikirler sunmakla görevli.
Rapor için:
Voa
2. Raporun özetinin özeti: Dünya tek kutuplu dünyadan, tekraren çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerliyor. Kırk yıldır “uyuyan dev” olan ve 10 yıldır yüzde 8 ile kalkınan Çin, önümüzdeki kırk yılda uyanıyor ve yeni on yılların yükselen süper gücü oluyor.
3. Anahtar ülke Türkiye?: 2008 yılında yayınlanan bir önceki Küresel Eğilimler raporu, Küresel Eğilimler 2025: Dönüşmüş bir Dünya, Türkiye’yi orta boy ve anahtar ülke olarak niteliyordu.
4. Bölgesel güç Türkiye?: Yeni raporun bir çok yerinde Türkiye anılıyor. Raporda Türkiye’nin geçtiği bölümleri alıntılıyorum.
“Giriş/Mega Trendler/Gücün Yayınımı (Sayfa iv):
2030 itibariyle ülkeler arasındaki güç yayınımının (difüzyon) dramatik bir etkisi olacak. GDP, nüfus büyüklüğü, askeri harcama ve teknolojik yatırımına dayanan küresel güç terimleriyle Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’nın toplamını geçmiş olacak. Çin, 2030’dan birkaç yıl önce Birleşik Devletler’i geçerek muhtemel en büyük ekonomi olacak. Tektonik bir kaymaya, küresel ekonominin sıhhati, geleneksel Batı’dan daha ziyade gelişen dünyanın durumunun ne kadar iyi olduğuyla ilintili olacak. Çin, Hindistan ve Brezilya’ya ek olarak Kolombiya, Endonezya, Nijerya, Güney Afrika ve Türkiye gibi bölgesel oyuncular, özellikle küresel ekonomi için çok önemli hale gelecek. Bu arada muhtemelen Avrupa, Japonya ve Rusya, ekonomilerinin göreceli yavaş düşüşlerini sürdürecekler.
Giriş/Oyun Değiştiriciler/Artan Çatışma Potansiyel (Sayfa vii):
Devlet içi çatışmalar, siyaseten uyumsuz genç etnik azınlık barındıran erişkin genel nüfusun olduğu ülkelerde tedricen artmış olacak. Türkiye’deki etnik Kürtler, Lübnan’daki Şiiler ve güney Tayland’daki Pattani Müslümanları içeren ihtilaflar, bu türden durumlara örnek verilebilir.
Mega Trendler 2/ Güç Yayınımı (Sayfa 16):
Aynı ölçüde önemli olarak Kolombiya, Mısır, Endonezya, İran, Güney Afrika, Meksika ve Türkiye gibi diğer Batılı-olmayan ülke ekonomileri ile bugün orta katmanda yer alan diğerleri, 2030 itibariyle yükselebilir. Çin ve Hindistan çok büyük olduğu için tek başlarına bu ülkeler ikinci-seviye oyuncular olarak kalacaklardır. Ancak kolektif grup olarak, küresel güç bakımından Avrupa, Japonya ve Rusya’yı bastırmaya başlayacaktır. Modellememiz bu hızla gelişen orta katman ülkeleri (Goldman Sachs’ın “Sonraki 11’i”-Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Meksika, Nijerya, Pakistan, Filipinler, Güney Kore, Türkiye ve Vietnam) 2030’da toplu halde AB-27’i geçeceklerdir. Bu ikinci katman Batılı-olmayan Çin ve Hindistan devlerine eklendiğinde gücün Batı’dan yükselen ya da Batılı-olmayan dünyaya kayması daha çok telaffuz edilecektir. Ulusal güçteki bu kaymanın büyüklüğü, 2030’da süren bölgesel güç geçişlerinin sayısına yansıyacaktır. Çin ve Hindistan’ın halihazırda bölgesel konumlarını konsolide ettiği Asya dışında kalan bunlardan bazıları daha dinamik olacaktır. Örneğin 2030’da Çin’in GDP’si Japonya’nınkinin 1,4 katı olabilecektir.
Mega Trendler 3/Demografik Desenler/Genç Ülkelerin Daralması (Sayfa 23):
Güneydoğu Türkiye’deki Kürt doğurganlığı kadın başına 4 ile duracak gibi görünmektedir. İsrail’de farklı Ultra-Ortodoks Yahudi azınlığın doğurganlığı kadın başına 6 çocuğun üzerinde olacaktır. Uyumsuz azınlıklar içindeki yüksek doğurganlık oranının devamlığı ve nüfus artışı, özellikle bu nüfuslar daha büyük hala geldikçe siyasi düzeni kaygılandıracağı kesin gibidir. Yine de tek başına demografi, bu ülkelerin nüfus kaymalarına nasıl uyacağına dair bir ipucu vermemektedir.
Mega Trendler 3/Demografik Desenler/Yeni Göç Çağı/Küresel İşçi Akışları (Sayfa 25):
Yeni gelişmiş ülkeler sayısız fırsatlar sunacaktır. Gelişen dünyadaki hızlı şehirleşme sayesinde, önümüzdeki 40 yıl içerisinde –yoğun olarak Asya ve Afrika’da– şehirlerdeki ev, iş yeri ve ulaşım hizmetleri inşası, bugüne kadar dünya tarihinde bu türden inşaatın toplam hacmine neredeyse eşit olacaktır. Bu da hem vasıflı hem de vasıfsız işçiler için muazzam fırsatlar yaratacaktır. Genç nüfusu düşen Brezilya, Çin ve Türkiye gibi birçok gelişen ülke, Sahra-Afrika’sı ve Güneydoğu Asya gibi genç nüfuslu az gelirli ülkelerden göçmenleri kendilerine çekecektir. Brezilya, Çin ve Türkiye halihazırda doğurganlıkta keskin düşüşler yaşamaktadır. Brezilya’nın genç nüfusunun 2030’da 5 milyon düşmesi beklenmektedir. Çin’de bu düşüş 75 milyondur. Türkiye’de 2030 itibariyle çok az bir düşüş olacaktır.
Oyun-Değiştiriciler 1/ Kriz-Eğilimli Küresel Ekonomi (Sayfa 44):
Gelişen Güçler: Önümüzdeki 10 yıllarda, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi büyük gelişen güçler göreceli ekonomik kazanımlar yapmakla kalmayacak aynı zamanda Meksika, Kolombiya, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve potansiyel olarak Nijerya da adlarını duyuracaktır. (Tablo)
Oyun Değiştiriciler 1/ Kriz Eğilimli Küresel Ekonomi /Gelişen Güçler İçin de Çatırdama Zamanı (Sayfa 46):
Gelişen ekonomilerin çoğu 2008 mali krizini iyi atlattı. Önümüzdeki 10 yıl içinde, sadece Çin, Hindistan ve Brezilya’nın göreceli ekonomik kazanımlarına değil aynı zamanda muhtemelen Kolombiya, Endonezya, Nijerya, Güney Afrika, Meksika ve Türkiye gibi gelişen bölgesel oyuncuların artan önemine de şahit olacağız. Ancak gelişen ülkeler, hızlı gelişmelerinin ardındaki momenti sürdürmede kendi zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalacaklardır.
Oyun Değiştiriciler 3/ Artan Çatışma Potansiyeli/Devlet İçi Çatışma: Azalma Sürüyor (Sayfa 64):
Devlet-içi çatışmaların sayısı ve yoğunluğuna dair öngörülerde dikkatli olmalıyız. Öncelikle böylesi bir sonuç, muhtemelen pahalı BDO’lara (Barış Destek Operasyonları) süren küresel desteğe bağlı olacaktır. İkinci olarak devlet-içi çatışmalardaki tedrici artı, siyaseten uyumsuz genç etnik azınlığı barındıran ülke-düzeyinde daha erişkin nüfusa sahip ülkelerde meydana gelecektir. Türkiye’deki etnik Kürtler, Lübnan’daki Şiiler ve güney Tayland’daki Pattani Müslümanlar, ortalama yaş yapısı (25-35 yaş) gösteren devletlerde sürekli devlet-içi çatışma örnekleridir. Bu çatışmalardan çok azı ülke-seviyesinde yaş yapısı erişkin (35-45) olduktan sonra devam etmiştir. Güney Rusya’daki Çeçen çatışması ve Kuzey İrlanda Sıkıntıları buna örnektir. Daha ileriye bakarsak Sahra Afrika’sındaki devlet-içi çatışma potansiyelinin, bölge ülkeleri daha orta yaş yapısına eriştikten sonra da farklı ülkelerin genel nüfuslarından çok daha genç kalacak etnik ve kabilesel azınlıkların sayısı nedeniyle yüksek olması muhtemeldir.
Oyun Değiştiriciler 3/ Artan Çatışma Potansiyeli/Devletler-Arası Çatışma: Artan Şanslar (Sayfa 67):
İsrail/Filistin’deki Ürdün nehri, Urallardaki Kura nehri ve (Dicle ve Fırat’ın yanında bulunan çoğunluğu Türkiye’deki) Kızılırmak, (Bir zamanlar Aral Denizi’ni besleyen önemli nehirler) Seyhun ve Ceyhun, Orta Asya’daki Balkaş Gölü ve Tarım nehri gibi daha küçük (ve birçok durumda) daha az bilinen su yatakları, büyük ölçüde stres altındadır. Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası ve İran boyunca büyük alanlarda ciddi su yatakları mevcut değildir. Bu nedenle büyük ölçüde yeraltı ve ithal suya bağımlıdır. Buna üretimi için yüksek miktarda suya ihtiyaç duyan sebze, meyve ve et gibi tarımsal ürünleri içeren “sanal su” ithalatları da dahildir.
Oyun Değiştiriciler 4/ Bölgesel İstikrarın Daha Geniş Kapsamı/Dönüşü Olmayan Noktadaki Orta Doğu (Sayfa 73):
1- Siyasi İslam iktidara geldiğinde ılımlı olacak mı? Yirmi yıl önce Cezayir’deki seçimde İslami Kurtuluş Cephesi’nin kötü başlangıcının ardından Siyasi İslam, Sünni dünyada güçlü hale geldi. Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP), Mısır’daki Özgürlük ve Adalet Partisi’ne (FJP), Tunus’taki Ennahda’ya ve Gazze’deki Hamas’a ve Libya ile Suriye’deki potansiyel İslami zaferlere kadar Orta Doğu manzarası temel şekillerde değişmektedir. Mısır’daki gibi İslamcı partiler, düşük orta sınıf için emniyet ağını genişletme çağrılarıyla cevap verdiler; özel sektöre binlerce istihdam eklediler ve enerji ile gıdaya yardımları desteklediler. Bu politikalar sürdürülebilir değildir. Gelecekte iktidar olacak İslamcı partiler daha pazar-merkezli olacaktır, genç girişimci Müslüman Kardeşler “yeni bekçileri” ile ekonomiyi büyütecek diğerlerini güçlendireceklerdir.
Oyun Değiştiriciler 4/ Bölgesel İstikrarın Daha Geniş Kapsamı/Dönüşü Olmayan Noktadaki Orta Doğu (Sayfa 74):
2- Geçişteki hükümetler iç çatışmayı önleyecek mi? Zaman içerisinde süregelen şiddet demokratik yönetim desteğinin altını oyabilir ve bu ülkeleri liberal demokrasiden uzaklaştıracak güçlü diktatörlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bölgesel olarak dahili şiddete ve iç çatışmaya batmış zayıf hükümetlerin güçlü bir rol oynaması mümkün değildir. Bu başta Türkiye, İran ve İsrail gibi Arap-olmayan güçleri ana oyuncular yapacaktır.
Oyun Değiştiriciler 4/ Bölgesel İstikrarın Daha Geniş Kapsamı/Dönüşü Olmayan Noktadaki Orta Doğu (Sayfa 75):
4- İran bölgesel gücünü nasıl yansıtacak? İran’ın etkisi nükleer hırslarıyla ilintilidir. Muhataplarımızdan bir kısmı İran’ın nükleer silah geliştirmekten vazgeçeceğine ancak böylesi bir silah geliştirme yeteneğini sürdüreceğine inanıyor. Bu senaryoda Suudi Arabistan’ın Pakistan’dan nükleer silah ya da yeteneğini elde etmesiyle yayılmanın önlenmesi sisteminin bozulması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye, nükleer bir İran’a kendi nükleer yeteneğini geliştirmek ya da savunma kalkanı olarak NATO’ya güvenmek şeklinde tepki verebilir. BAE, Mısır ve muhtemelen Ürdün de neredeyse kesin olarak eğer İran, Suudi Arabistan ve bölgedeki diğerleri alenen nükleer güç haline gelirlerse kendilerinin de sahip olması için bir önlem olarak enerji sahasında nükleer programlarına başlayacaktır. Eğer bu olursa bölge sürekli bir kriz içinde olacaktır. Sünni-Şia ve Arap-Acem düşmanlığı artacaktır ve bölge dışına taşabilecek geniş kapsamlı istikrarsızlık yaratabilecektir.
Alternatif Dünya 2/ Füzyon/ Dr. Arthur E Kent’in Açılış Konuşması Metni (Sayfa 122):
Asli sorunlara teknolojik çözümler geliştirmenin başta genç nesiller olmak üzere heyecanlandırıcı bir etkisi vardır. 2010’lar “karamsar ve kötümser” iken 2020’ler aniden teknoloji için altın bir çağa dönüştü. Küresel inovasyon paylaşımı mekanizmaları, Çin ve Birleşik Devletler tarafından tesis edildi. Küresel eğitim daha önce hiç olmadığı kadar büyüdü. Örneğin Türkiye, Rusya ve İsrail, çapraz-kültür aşılanması için yaratıcı merkezler haline geldi. Bilgi endüstrileri Afrika ve Latin Amerika’ya yayıldı.
Alternatif Dünya 3/ Şişeden Çıkan Cin (Sayfa 131)
Brezilya’nın eşitsizlikle savaş çabaları, diğer birçok devlet karşılaştırıldığında daha az dahili istikrarsızlıkla dönecektir. Kürdistan’ın yükselişi Türkiye’nin bütünlüğüne bir darbe olacak ve etrafındaki bölge için büyük bir çatışma riskini artıracaktır.”
K:
5. Rıdvan Karluk, On Yıl Sonra Türkiye’de Eksen Kayması Olur mu?:
Küresel Eğilimler 2030 raporu üzerine birkaç okuma bağlantısı:
6. Ergin Yıldızoğlu, 2030 Yılında Nasıl Bir Dünya?:
7. Murat Saraçlı, Küresel Eğilimler 2030 Raporu ve TDP:
8. Mehmet Ali Güller, Kürdistan Türkiye’yi Böler:
9. Soli Özel, 2030’da dünya:
10. Erkin Ekrem, 2030: ABD Hegemonyasının Çöküşü ve Çin:
11. Küresel Eğilimler 2030 raporu bağlamında, Antalya Literary Express e-dergisinin izleyen bir sayısında bir “Türkiye’nin Geleceği: Engeller ve Tehlikeler” özel sayısı yayınlamayı planlıyorum. Görüş, yazı ve düşüncelerinizi, öykü, şiir ve resim formunda kültürel/sanatsal katkılarınızı bekliyorum.
Küresel Eğilimler raporları 2015-2030:
https://www.turkishnews.com/tr/content/wp-content/uploads/2013/03/global-trends_2015-report.pdf
https://www.turkishnews.com/tr/content/wp-content/uploads/2013/03/global-trends_2020-project.pdf
https://www.turkishnews.com/tr/content/wp-content/uploads/2013/03/global-trends_2025-global-governance.pdf
https://www.turkishnews.com/tr/content/wp-content/uploads/2013/03/global-trends_2025-report_opt.pdf
https://www.turkishnews.com/tr/content/wp-content/uploads/2013/03/global-trends-2030-report_opt.pdf
yazışmak üzere, neşeli okumalar dilerim.
20 Mart 2013 Çarşamba, Antalya, Türkiye
Harun Taner <[email protected]>
Bir yanıt yazın