İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu (İTDF), 1973-1985 döneminde Ermeni teröristler tarafından katledilen Türk diplomatları anısına bir konferans düzenledi.
Bu yıl altıncısı gerçekleşen ‘Türk –Ermeni İlişkileri’ başlıklı etkinlik 15 Mart 2013, Cuma akşamı LSE (London School of Economics)’de gerçekleşti. Oturum başkanlığını Dr Andrew Mango’nun yaptığı konferansın konuk konuşmacıları Profesör Tadeusz Swietochowski, Dr Patrick Walsh ve Maxime Gauin Ermeni sorununun dünü ve bugününü irdeledi.
İkiyüzün üzerinde katılımcının izlediği konferansa başta Türk, İngiliz, Azeri ve Ermeni toplumu olmak üzere çeşitli kesimler ilgi gösterdi. Konferansı izleyenlerin arasında Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Kazakistan ve Gürcistan’ın Londra Büyükelçiliklerinden diplomatlar, dernek başkanları, öğrenciler ve Gomidas Enstitüsü Başkanı Ermeni tarihçi Ara Sarafyan vardı.
Dr Mango: Ermeni sorunu Türkiye’de rahatça tartışılıyor
Oturumun başkanlığını yürüten Dr Andrew Mango açılış konuşmasında Zürih Protokolu sonrasında gelinen nokta, Türk- Ermeni ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. 10 Ekim 2009 tarihinde iki ülke arasında imzalanan Zürih Protokolu’nun Türkiye’de yarattığı olumlu havaya karşın Ermenistan’da aynı karşılığı görmediğini vurgulayan Dr Mango, protokolün imzalanmasını takiben konunun Türkiye’de rahatça tartışılabildiğini ancak bunun Ermenistan’da henüz mümkün olmadığını söyledi. Dr Mango’nun Atatürk, Türkiye ve Türkler üzerine önemli eserleri bulunuyor.
Prof Swietochowski: Ruslar Kafkaslarda “Böl ve Yönet” Politikası Uyguladı
Azerbeycan ve Kafkaslar konusunda uzman Polonyalı Amerikan tarihçi Profesör Swietochowski Ermenilerin 1905- 1907 yılları arasında Kafkaslarda uygulamış olduğu etnik temizlik politikalarını irdeleyerek bunun Güney Kafkaslar’da yaşayan Müslüman/Azeri ve Gürcü toplumları üzerinde yarattığı politik uyanış ve sonuçlarını inceledi.
Prof Swietochowksi Rus İmparatorluğu’nun kendi çıkarları gereği uyguladığı “Böl ve Yönet” taktiğinin yüzyıllardır barış içinde Kafkaslarda yaşayan etnik gruplar arasına nifak soktuğunu ancak tarihte Azeri ve Ermeni cemaatinin ortak çıkarları için bir araya gelebildikleri dönemlerin de olduğunu söyledi. İsyan ve katliamlar neticesinde Gayret ve Difai adlı organizasyonlar altında bir araya gelen Azeri grupların Genç Türkler ve Ermeni Taşnak Partisi ile temas halinde olduğunu, Genç Türkler Hareketi‘nin Osmanlı İmparatorluğu’nda iktidarı ele geçirmesinin bu gruplar tarafından tarafından memnuniyetle karşılanmasına rağmen bu olumlu havanın uzun sürmediğini ve Taşnak Partisi‘nin Kafkaslarda terörizm konusunda edindiği tecrübenin Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaşadığı en önemli sorunlardan biri haline geldiğini söyledi.
Ermenilerin Azerbeycan’da yükselen politik bilinçlenme ve örgütlenmeye karşı kullanılırken büyük ölçüde, Doğu Anadolu’da kurdukları silahlı direniş örgütlerinden destek aldıklarını kaydeden Swietochowski, 1915 öncesinde I.Dünya Savaşı şartlarında Rus ordusu askeri olarak Doğu Anadolu’ya giren Ermenilerin Osmanlı topraklarında onlarca isyan başlatarak etnik çatışmaları körüklediklerini vurguladı.
Dr Walsh: 1915 olaylarının asıl sorumlusu Rusya ve İngiltere
‘Unutulan Yönleriyle İrlanda’nın Türkiye’ye Karşı Büyük Savaşı: 1914–1924’ adlı kitabın yazarı İrlandalı tarihçi Dr Walsh konuşmasında İngiltere Hükümeti’nin I. Dünya Savaşı döneminde yürüttüğü politikaların 1915 olayları üzerindeki etkilerini irdeledi. Dr Walsh 1915 olaylarında Türklerin ve Ermenilerin belirleyici rolü olmadığını ve kendilerinin kontrolü dışında gelişen olayların kurbanı olduğunu soyledi.
Rus, İngiliz ve daha düşük derecede Fransızların yükselen Almanya’yı çökertmek ve Osmanlı topraklarına sahip olmak amacıyla uygulamış oldukları politikaların o zamana kadar barış içinde yaşamış olan Ermeni toplumunun Osmanlı topraklarında yaşamasını bir kaç ay içinde imkansız hale getirdiğini, bugün eğer bir ‘Ermeni soykırımı’ndan söz edilecekse bunun sorumlusunun Osmanlı ya da İttihat Terakki değil bu ülkeler olduğunu iddia eden Dr Walsh, İngiltere’nin Osmanlı’yı dize getirmek amacıyla uygulamış olduğu deniz ablukasının neden olduğu kıtlık nedeniyle Anadolu’da yaşayan her etnik gruptan onbinlerce insanın açlıktan hayatını kaybettiğini söyledi.
Dr. Walsh, 1915 yılında Osmanlı Hükümeti tarafından uygulanan tehcir hareketinin Doğu Anadolu Ermenilerinin Rus ordusuyla birlikte hareket etmesi nedeniyle zorunluluktan kaynaklandığını ve zamanın olumsuz şartları nedeniyle açlık ve hastalıktan ağır can kayıplarının ortaya çıktığını belirtti. I. Dünya Savaşı’nda başta İrlanda olmak üzere İngiltere’nin taraf olduğu bir çok çatışmada benzer sonuçlar ortaya çıktığını söyleyen Dr. Walsh, ‘1915 Ermeni olayları, milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği I. Dünya Savaşı koşulları içinde değerlendirilmeden doğru olarak anlaşılamaz’ dedi
İngiliz-Fransız ve Rusların Osmanlı topraklarını işgal etmesi, çeşitli dini/ etnik grupların huzur içinde bir arada yaşamasını mümkün kılan Osmanlı politikalarının aksine Avrupa’dan ithal edilen ve homojen bir etnik yapıyı savunan Sosyal Darwinist politikaların ve ‘milliyetçilik’ rüzgarının 1915 trajik olaylarının yaşanmasında en önemli faktörler olduğunu vurguladı.
Gauin: Etik dışı suçlamalara karşı dava açılmalı
Panelin son konuşmacısı Fransız tarihçi Maxime Gauin 1972’den günümüze Ermeni terörizmi ve propaganda faaliyetlerini irdeledi . Ermeni terör hareketlerinin tarihsel olarak aslında çok geriye gittiğini söyleyen Gauin, 1890 yılında kurulan ARF (Ermeni Devrimci Federasyonu- Ermeni Taşnak Partisi)‘in terörist faaliyetlerine bu tarihlerde başladığını söyledi. 1905’te Sultan II. Abdülhamit’e yönelik suikast girişimi, 1912’de Van valisi Bedros Kapamacıyan’ın katli gibi Ermeni terörist hareketlerinden çeşitli örnekler veren Gauin, 1919- 1920 arasında aktif olan Nemesis adlı organizasyonun ölüm listesinde Türk- Azeri ve Ermenilerden oluşan 200’ün üzerinde isim olduğunu ve bunların bazılarını katlettiklerini hatırlattı.
1973- 1987 arasında gerçekleşen Ermeni terörist saldırılarında 30’u Türk diplomat olmak üzere çeşitli milletlerden 70 kişinin hayatını kaybettiğini 500’den fazla kişinin ise yaralandığını ifade eden Gauin, konu ile ilgili araştırmalar yapan tarihçilerin de bu saldırılardan nasibini aldığını söyledi. 1915 olaylarının ‘soykırım‘ olduğu görüşünü paylaşmayan Amerikalı tarihçi Prof Stanford Shaw’un ailesi ile birlikte bombalı saldırıya uğradığını, Prof Justin McCarthy’nin hala polis korumasında yaşadığını, ABD’de 1985 yılında düzenlenen imza kampanyasına imza koyan tarihçilerin kendi ya da aileleri üzerinden tehditler aldığını vurguladı. Gauin, Ermeni terör faaliyetlerinin bugün başta PKK olmak üzere başka terörist organizasyonların çatısı altında devam ettiğini kaydetti.
Maxime Gauin Ermeni terörist hareketinin Diaspora’da hala kabul gördüğünü, maddi ve manevi olarak desteklendiklerini ve Ermenistan’da kahraman ilan edildiklerini söylerek bu şartlar altında Türk – Ermeni ilişkilerinde olumlu bir gelişmeden ümitli olmadığını ifade etti. Ermenilerin bir yandan terör ve baskı, diğer yandan da sahte belgelere ve fotoğraflara, tarihçi olmayan kişilerin iddialarına dayanarak sözde ‘soykırım’ kampanyası yürüttüğüne dikkat çeken Maxime Gauin, bu kampanyaların kendi ülkesi olan Fransa’da ve bazı Avrupa ülkelerinde başarılı olduğunu kaydetti. Gauin, bu belgelerin ve iddiaların akademik ortamlarda çürütülmesinin yanısıra bu tarz etik dışı suçlamaların ancak açılacak davalarla durdurulabileceğini vurguladı. Maxime Gauin 2010 yılında kendisine hakaret eden Fransa Devrimci Ermeni Federasyonu üyesi Movses Nişanyan’a karşı kazandığı davayla Türk kamuoyunun gündemine girmişti.
Dr Mango: Durumdan Ermenistan daha fazla zarar görüyor
Konferansın kapanış konuşmasını gerçekleştiren Dr Mango bir soru üzerine Hrant Dink anma törenlerine bugün Türkiye’de binlerce insanın katılarak “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz“ şeklinde slogan atabildiklerini ancak bunun bir benzerinin katledilen Türk diplomatlar için Ermenistan’da gerçekleşemeyeceğini söyledi. Dr Mango Türk – Ermeni ilişkilerinde içinde bulunulan durumdan en çok Ermenistan’ın zarar gördüğünü ve ikili ilişkilerin gelişmesinden yoğun sosyo – ekonomik problemlerle mücadele eden Ermeni halkının büyük yarar göreceğini vurgulayarak konferansı kapattı.
İTDF Yönetim Kurulu adına Başkan Timur Doğruyol tarafından yapılan açıklamada konferansın amacı hakkında şöyle denildi;
“ 1915 dönemi hem Ermeni hem de Türk toplumunun büyük acılar çektiği bir dönemdir. Ermeni terorist saldırılarında hayatını kaybeden ve yaralanan masum sivilleri saygıyla anıyoruz. Konferansları düzenlemekteki amacımız geçmişten ders alarak Türk- Ermeni ilişkilerine olumlu katkıda bulunmaktır.”
Londra, 19 Mart 2013
Bir yanıt yazın