AÇIK CEVAP – DUYURU: SUKRU SERVER AYA
‘Ermenilerden özür dilensin, sınır yeniden açılsın’ 16.03.2013 10:43:42
TUSİAD yönetim kurulu üyesi Volkan Vural, ‘2015’te Ermenilerden özür dilenmeli’ dedi
TÜSİAD yönetim kurulu üyesi eski büyükelçi Volkan Vural, ‘Ermeni soykırımı’nın 100’üncü yılı olan 2015’te özür dilenmesini ve sınırın yeniden açılmasını önerdi.
Sayın Vural’ın büyükelçilik kariyeri ve TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi oluşu, geçerli yasal belgelere dayanmayan ve dedi-kod’dan öteye bir geçerliği olmayan kulaktan dolma bilgileri, SOYKIRIM mevcudiyetini kanıtlayamaz; ancak, bazı mevki sahiplerinin oturdukları sandalyelerden kendilerine şarj edilen duyumları “doğru kabullenme” zaaflarını kanıtlar. Özellikle gerek Diplomat, gerekse İŞADAMI olarak, itibar edilmesi deliller, öncelikle resmi belgelerdir. Bu güne dek, Soykırım iddiasında bulunanlar, sahteliği kanıtlanmayan bir tek belge ibraz edememişlerdir. Buna karşılık, esas hunharlıkların Ermeni gönüllüler tarafından işlendiğine dair, onlarla Ermeni-Amerikan belgeleri mevcuttur ve bir kısmı kitaplarımda aynen gösterilmiştir. Sayın Vural ve bu konudaki diğer TÜSİAD danışmanı Bay Özel’in, ancak kendilerine verilen seçmece kaynaklara dayanarak, tek yanlı yorumları veya mevkilerinden menkul otoriteleri, biraz okuyanlar ve araştıranlar için, hayret edilecek bir bilgi fukaralığının verdiği cesaretin arzından başka bir şey değildir.
Emekli Büyükelçi Volkan Vural, bir iş insanı olmamasına rağmen tam 5 yıldır Patronlar Kulübü olarak bilinen Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) yönetim kurulunda ‘değişmez üye’ olarak yer alıyor.
Büyük patronlar, ona danışmadan iş yapmıyorlar. Bugün Gazetesi’nden Perihan Çakıroğlu’na konuşan Vural, her ne kadar “Parayla pulla ilgim yok. Ben profesyonel üyeyim” dese de dernekteki arkadaşları paralarını iyi değerlendirmek için Vural’ın diplomasi gücünden fayda sağlıyorlar.
Bu ölçütler Sayın Vural’ı “bilgili değil ancak yetkili” yapabilir. Tahakkukuna sebep-zaman-imkân-yer-araç-mezar-belge ve bitaraf şahit olmayan bir suçu her hangi bir kimseye tahmil etmesine yetmez. Ancak, bilgi kara deliğini ifade eder.
Siz TÜSİAD’da epeydir değişmez yönetim kurulu üyesisiniz. Bu değişmezliği neye borçluyuz?
Aslında ben TÜSİAD yönetim kurulu üyesi olacak konumda değilim tabii ki. Profesyonel bir insanım. Derneğin birçok profesyonel üyesi var. Artık TÜSİAD da değişti, uzmanlarla çalışıyor. Benim de Dışişleri Bakanlığı’ndaki kariyerimden dolayı, aynı zamanda da Doğan Holding’deki danışmanlık görevimi temsilden dolayı TÜSİAD’da yer almam ve yönetimde de bulunmam talebi geldi. O şekilde ilk kez 2009’da girdim. 5 yıldan bu yana da yönetimde yer alıyorum.
Ermenistan’la büyük sorunlarımız hala devam ediyor. Bir röportajınızda diyorsunuz ki, “Ermenistan’la ilişkilerimiz başlasın. Soykırımı kabul etmeyelim ama özür dileyelim”. Yine aynı görüşte misiniz?
Evet aynı görüşteyim. Bu topraklarda milyonu aşkın Ermeni yaşamış. Onlar, bu toprakların çocukları. Birtakım hadiseler olmuş. Kimisi buna soykırım diyor. Bir kısmı da büyük trajedi diyor. Bana kalırsa da bu tehcir olayı, trajik bir olaydır. Tıpkı Balkanlar’da böyle durumlara maruz kalan ve buraya göç eden Türkler gibi bu da bir tarihin yarattığı bir trajedidir. Elbette o zamanki Osmanlı Devleti’nin sorumluluğu vardır. Bu sorumluluktan dolayı özür dilemek mümkündür. Tabii ki Ermenilerin de sorumluluğu vardır. Herkes tarihi kendisine göre yorumluyor.
Sayın Vural’ın yorumu objektif değil sübjektiftir. Uluslar arası bir suçun tartışıldığı ortamda, yorumların kahvehane sohbeti ve iyi niyet temennileri ile değil, tamamen müspet belge ve resmi yazışmalara dayanması zorunludur.
Tarihçiler çözemiyor, siyasetçiler meseleyi çözebilir mi?
Bence bu siyasi bir sorundur ve siyasiler çözer. Burada özür de dilenebilir. Ölen ve tehcire uğrayan insanların torunlarını bir çağrı da yapılabilir. “Burası sizin de topraklarınız, gelirseniz size de yer var” denilebilir. Gelen gelir, gelmeyen gelmez. Gelenlere vatandaşlık da verilebilir.
Kronik bir konuya, hayret edilecek basit bir yaklaşım ve çözüm.
Peki, milyonlarca insan gelirse ne yaparız?
O kadar çok değil. En fazla 500 bin filandır. Belki çocuk ve torunlarıyla en 600 bini bulur.
Buyurmasına buyursunlar da, bu ülkeyi kendi seçimleri ile terk eden muhacirlere üç defa, dönme ve mülkiyetlerini alma teklif edilmiş, büyük bir kısmı bu imkânları kullanmak istememiştir. (1) Batum Sulhu, 2-8 Haziran 1918; (2) Mondros Ateşkesi (30.10.1918)- Kapitülasyonlar bile ihya edilmiştir. (3) 1923 Lozan Sulhu ve ülkeden ayrılanlara iki yıl içinde dönme, tekrar vatandaşlık ve mülklerini edinme imkânı!
TÜSİAD’ın sözde Ermeni soykırımının 100’üncü yılı dolayısıyla 2015’te bazı hazırlıkları söz konusu değil mi?
Dünyada ne gibi faaliyetler var, onlara bakıyoruz. Türkiye’de de epeydir yapılan bir tartışma var. Tehciri gerçek olarak anlamak. Ermeni meselesini anlama konusunda son yıllarda bir ciddi bir uyanış var. Biz dernek olarak gerçekleri tam olarak anlamak için kapalı açık toplantılar, seminerler yapmayı düşünüyoruz. Bu konuları incelemiş insanları getirmeyi planlıyoruz.
30.3.2013 Kitap (Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau) tanıtımı için (RM Koc Muzesi) TÜSİAD Merkezine de açık duyuru iletilmişti. Sayın Vural ve arzulayanlar şeref verirlerse ve iddialarını toplantıya misafir olarak katılacak meslektaşlarının huzurunda ifade ederlerse, kamuoyu aydınlanmış olur. Ancak SOYKIRIM iddiasında bulunanların emin olmadıkları davetlere katılmadıkları, kendi toplantılarına da (mason locası misali), yabancıları görmek istemedikleri bilinmektedir.
1915’te açar mıyız sınırları?
Bence açmalıyız. İnşallah olur. Kars bölgesinin gelişmesi açısından da bu çok önemli. Doğrudan ticaretimizin olmayışı bundan kazanan 3’üncü ülkelere yarıyor.
Bütün Türkiye sınırların açılmasını arzular. Mesele, komşu Azerbaycan toprağını Rusların himayesinde çalan hırsızlara TC’nin resmen taviz vererek, dünyaya ve milletimize karşı büyük bir onursuzluk ve samimiyetsizliği sergilemesidir. Ermenistan’ın topyekûn ticari hacmi, İstanbul’un bir kazasının yarısı kadar bile olamaz.
SONUÇ: Soykırım iddiası, 1890’lardan beri öncelikle kendi millet fertlerini haraca bağlayarak, “mukaddes dava” için tulumba sistemiyle para dolandıranların 1960’lardan sonra ve Nazi Ordusundaki yaklaşık 20.000 Ermeni asker, muhacir olarak ABD’ye kabul edildikten sonra “bir milli şuur ve teberru sebebi” yaratmak için ortaya atılmıştır. , Toplanan paraların önemli bir kısmı, bilinmeyen zengin liderlerin cebine inmiştir! Türkiye’deki büyük çoğunluk Ermeniler dışarıdan gelen bu tahriklere (tekrar) kapılmamışlardır ve Dürüstler ile Şarlatanları “şimdilik” ayırt edebilmektedirler.
Bu konularda yüz binlerle sayfa yazı, yüzlerce video ve dört yüzden fazla E-kitap belgeye erişmek isteyenler “armenians-1915.blogspot.com” tıkladıkları takdirde, 2005 ten beri toplanan orijinal belgelere, tartışmalara, makalelere, yorumlara erişebilirler.
Sitede üst menüde adımı tıklayanlar, 350’yi aşkın (belki 6.000 sayfa) makalelerime, ilk kitabıma (The Genocide of Truth) erişebilirler ve Türkiye’den gitme dürüst Ermeni gençlerin (Lara-Seda-Murat) dünya çapında doğrular-sevgi-mantık için ortaya koydukları bilimsel ve yalın mücadeleyi gözleri ile görebilirler.
Sayın Vural’ın kaç hangi ve kaç sayfa okuduğunu bilemem. Benim kitaplarımdaki bibliyografyaya göz atacaklar ne tür ve sayıda yabancı kitap ve belgelere dayandığımı görebilirler.
Saygılar, Şükrü Server Aya, İstanbul , 17.3.2013
Bir yanıt yazın