NECDET BULUZ
PKK’ya silah bıraktırmak ve “analar ağlamasın” adı altında PKK’nın eli kanlı lideri İmralı canisi Öcalan ile yapılan görüşmelerin medyaya yansıması üzerine kamuoyundan gelen tepkiler görüşmelerin boyutunun tehlikeli olduğunu göstermiştir. Konu ile ilgili Başbakan’ın da, BDP milletvekillerinin de bir yalanlamaya gitmemiş olması, kafaları daha da karıştırıyor. Ortada açıklığa kavuşmayan konular çoğaldıkça da, bilgi ve haber kirliliği yaşanıyor.
Biz, konuya ve görüşlerimize bir kez daha açıklık getirelim:
Barışın, PKK’nın silah bırakmasının, anaların ağlamamasının kesinlikle karşısında değiliz. Bizim karşısında olduğumuz, üniter yapımızın bozulmaya doğru gitmesi, Türk’lüğün ayaklar altına alınmaya çalışılması, kanlı terör örgütü ile pazarlık masalarına oturulmasıdır. Başlatılan bu sürecin de kirli pazarlıklara alet edilmesidir. Medyanın, insanlarımızın sindirilmeye, korkutulmaya çalışılması ve tehdit edilmesinedir.
KAMUOYUNDAN NE SAKLANIYOR?
Şimdi asıl konumuza gelelim:
İmralı görüşmelerinin medyaya sızdırılmasına Başbakan da, BDP’liler de büyük tepki yağdırıyor. Neden? Ortada gerçekler varsa, pazarlıklar yapılıyorsa, bunları kamuoyunun bilmesi kadar doğal ne olabilir? Neyi, kimden saklamaya çalışıyorsunuz? Başbakan “Üniter yapımızı bozdurmayız, topraklarımız üzerinde ameliyat yaptırmayız, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayız” diyor. O zaman, neden korkuyor, endişe ediyor? Demek ki, ortada daha bilinmeyen konular var. Başka pazarlıklar var. Bunlar niye açıklanmıyor, milletten ne saklanıyor?
Şu gelişmelere dikkat ediniz:
İmralı görüşmelerinin tutanaklarında Öcalan ne diyor: “ Hiç kimse tutuklu kalmayacak, merak etmeyin, hepimiz özgür kalacağız.” Bunun anlamı, kendisine özgür kalacağı sözünün verilmiş olması değil midir? Eğer böyle bir şey yoksa neden Başbakan çıkıp ortaya “Bunlar hayal mahsulü şeyler, kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir” demiyor.
Konuyu yakından takip eden Cengiz Candar da geçenlerde köşesinde yazdı ve “Türkiye en sonunda Öcalan’ı hapisten çıkaracak ve siyasi aktör yapacak. “diyor. Bugünkü Hükümetin söyleyemediklerini yazsında sıralıyor.
KİM NE KAZANACAK?
Başkanlık sistemi konusunda Başbakan Erdoğan’ı destekleyecekleri sözünün de Öcalan tarafından verildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Kısacası, kafa kafaya vermişler, yeni Anayasayı hazırlıyorlar. Başkanlığı Erdoğan’a verecekler, neler alacaklar ona da bakalım:
Geniş özerklik, görev ve yetkilerin anayasa ile belirlenmesi, bu yetkilerin merkezi idare tarafından zayıflatılmaması, iç örgütlenmenin oluşturulması, gerekli mali kaynaklara sahip olunması, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartı ile Adem-i Merkeziyetçilik anlayışının sağlanması PKK’nın istekleri arasında yer alıyor.
Bu isteklerin yerine getirilmesi demek, Türkiye’de de Irak’da olduğu gibi bir Kuzey Irak olgusunun yaratılması anlamına gelmektedir. Buna dikkat etmek gerekiyor. Güneydoğu, bu şekilde Türkiye’den koparılmış olacak, Kuzey Irak’taki gibi bir sistem uygulanacak. Zaten daha sonraki hedefte de bunların birleşmesi ve BOP çerçevesinde çizilen haritalardaki Bağımsız Kürdistan’ın kurulması sağlanmış olacaktır. İmralı görüşmelerindeki oyun, Türkiye üzerinde oynanıyor. BDP’lilerin yüzlerine iyi bakın, gülücükler dağıtıyorlar, bayram ediyorlar, meydan okuyorlar, tehdit savuruyorlar.
PAZARLIKLARIN İÇERİĞİ
Geçenlerde MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de bu konuyu gündeme taşımış “ Tutanakların tamamı açıklanmadı, kalan bölüm vahim. Kürtler 20 ya da 30 yıl sonra nüfus olarak Türkleri geçecektir. O zaman her şey tamamlanmış olacaktır” dedi. Yeniçeri, açıklamasında şu konulara da değindi, kendisini dinleyelim:
“ Bu tutanaklar İmralı’daki cani ile yapılan görüşmelerin Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi yalnızca teröristlerin silah bırakması ve sınır dışına çekilmesiyle olmadığını ortaya çıkarmıştır. İmralı’daki cani ile yapılan görüşmelerin, Başkanlık sistemi dahil olmak üzere Anayasa, Türkiye’nin idari sistemi, genel af, anayasadan Türk kavramının çıkarılması, yerel yönetimler, Öcalan’ın AKP’ye verdiği destek gibi unsurlar da vardır.”
e.mail: necdetes@mynet.com